Son dönemin en yetenekli seslerinden Turgut Çıngı’yı yeni şarkısı “Gidemem” ile Dergy sayfalarına konuk ettik.
Sebla KOÇAN / [email protected]
Fikri Karayel’in şarkısı “Trenler”i öyle bir yorumladı ki, Türkçe rock müzikte uzun zamandır aranan taze kan ta kendisiydi, anladık. Turgut Çıngı’yı aslında öncesinde katıldığı O Ses Türkiye’den biliyorduk. “Adını Sen Koy”ları, “Gemiler”i seslendirmiş ve bizi kendisine zaten hayran etmişti, Çıngı. Universal Müzik Türkiye ile çıktığı profesyonel müzik yolculuğunda geçtiğimiz haftalarda “Gidemem” şarkısını da yayınladı genç müzisyen. Artık “arayı çok da açmayacağının” sözünü verdi. Bu kadar zor dönemlerde bile müzik yapma dirayetini nasıl koruyor, diye sorduk. “Müziğe umutla bağlıyım ve hala umutluyum. Her şey güzel olacak biliyorum ve müziksiz yaşayamam. Bu dönemlerin geçeceğini biliyoruz, hepimiz biraz daha sabretmeliyiz. Müziğe asla küsmememiz lazım. Bu sevgi ve umut bizi ayakta tutuyor” cevabını verdi. Turgut Çıngı’yla sohbet ettik.
Biz “Trenler”in etkisinden çıkamamışken, yeni şarkınız “Gidemem”i yayınladınız. Dijital müzik listeleri her hafta yenileniyor ama siz hızlı hareket etmiyorsunuz. Daha çok şarkı yayınlamayı düşünüyor musunuz ya da ufukta bir albüm var mı?
Trenleri çıkardığımızda pandeminin daha nerdeyse başıydı ve dışarı bile zor çıkıyorduk. Kısıtlamalar çoğalınca da İstanbul’a gelip gitmem daha zorlaştı ve riskli hale geldi. Bu yüzden ikinci şarkıyla aramız bu kadar açıldı ama artık arayı bu kadar açmayacağız. Yeni şarkılar ufukta ve az kaldı. Genelde planımız single single gitmekti ama ona daha tam karar veremedik. En iyi iş için acele etmeden doğru zamanı bekliyoruz. Bakalım zaman ne gösterecek, her şey güzel gidiyor.
“Gidemem” bir Can Kazaz şarkısı. Kazaz son dönemin en yetenekli isimlerinden biri, yollarınız nasıl kesişti? Bu şarkının sizin için doğru olduğunu nasıl anladınız, nasıl karar verdiniz?
O dönem şarkı arayışındaydık. Kendi şarkılarım da var ama en doğru şarkıyı aradık, önemli bir virajdı çünkü bu benim için. Gidemem, ilk olarak Kazaz’dan sadece nakarat şeklinde geldi ve direkt o an “Tamam!” dedim. Ardından diğer sözleri yazılıp geldi hemen başladık çalışmalara. Bir şarkıyı ilk duyduğunda hemen seversen karar verme aşaması pek de zor olmuyor.
1994, Antalya doğumlusunuz ve eğitiminizi de orada tamamladınız. Doğup büyüdüğünüz mahalle nasıl bir mahalleydi, nasıl sokaklarda oynadınız? Geldiğiniz yer müzikal anlamda size neler kattı?
Antalya’da Şarampol’de büyüdüm. Şarampol’ü bilen biler biraz tehlikelidir ama bir o kadar da güzeldir, samimidir, özlersin… Şarampol’ü hiçbir zaman unutamam. Biraz deli doluyumdur; eğlenmeyi, özgürlüğü, zevk almayı severim. Şarkı söylerken de bu böyle. Belki de doğup büyüdüğüm yer bunu bana katmıştır.
Bir ara kuaförlük tecrübesi edinmişsiniz ama siz müzik yolunu seçtiniz. Türkiye’de müzik yapmanın zorlukları aşikar, pek çok müzisyen için pandemi dönemi daha da büyük sıkıntılar doğurdu. Buna rağmen, müzik yapmak için dirayetinizi nasıl koruyorsunuz?
Evet kuaförlük yaptım, futbol da oynadım ama koşarken şarkı söylüyordum kafam hep oradaydı olmuyordu 🙂 Müziğe umutla bağlıyım ve hala umutluyum. Her şey güzel olacak biliyorum ve müziksiz yaşayamam. Bu her müzisyen için böyle. Bu dönemlerin geçeceğini biliyoruz, hepimiz biraz daha sabretmeliyiz. Müziğe asla küsmememiz lazım. Bu sevgi ve umut bizi ayakta tutuyor diyebilirim.
Antalya’da birçok mekanda çaldınız ve aslında biz sizi yeni yeni tanırken, sizin 10 yıllık bir sahne deneyiminiz var. O zaman merak ediyoruz; ilk sahne deneyiminiz nasıl bir şeydi? Size neler hissettirmişti, kötü müydü, iyi miydi, hatırlıyor musunuz?
İlk sahne deneyimim ortaokul sene sonu gösterisindeydi. Hatta “Kara tren gecikir” türküsüydü 🙂 Çok heyecanlıydı ayaklarım titriyordu ama şimdi de olduğu gibi sahneye çıktığımda her şeyi unutup türküde kayboldum. Hala o döneme gidip hissedebiliyorum o hissi, harikaydı…
Vokalistliğinizin yanı sıra elektro gitar, davul ve bas gitar da çalıyorsunuz. Tek başına bir rock grubu gibisiniz! Bir şarkı kaydederken, her şeye karışır mısınız, tam olarak neye odaklanırsınız?
Çalışırken ekipçe çalışmayı sever, herkesin içine sinmesini isterim. Kayıt yapmak çok güzel, zor ve bir o kadar da heyecanlı bir şey. Herkes benim kadar heyecanlandığında daha da zevk alıyorum. Bu yüzden herkes fikrini söyleyebilir bence.
Tabii, O Ses Türkiye yarışmasının sizin hayatınızda özel bir yeri olduğunu tahmin edebiliyoruz. Murat Boz’un takımındaydınız, yarışma sonrasında diyaloğunuz devam etti mi? Bu yarışma size neler kattı, neler deneyimlediniz, biraz anlatır mısınız?
Murat Abi’yle hala konuşuyoruz görüşüyoruz. Desteğini hiç esirgemiyor, karşılıklı sevgimiz var. Tecrübesi ve bilgisiyle şarkılarımda da yardımcı oluyor. İyi ki hayatımda, hep de olacak inşallah. O Ses’e gelirsek, önceden çok ön yargılıydım. “Ne işim var benim orada?” diyordum. Fakat orası ön yargımın olmaması gerektiğini öğretti bana. Ekibiyle, orkestrasıyla, sesiyle, ışığıyla, seyircisiyle kendini göstermek için harika ve hayatında asla unutamayacağın güzel bir anı gerçekten.
Size bakınca pek çok dinleyiciniz “sadelik ve kalite yan yana” yorumunda bulunuyor ve neredeyse hakkınızda çıkmış tek bir kötü eleştiri yok. Dinleyicilerinizden gelen yorumları takip eder misiniz, dikkate alır mısınız, nasıl aranız?
Dinleyicilerin yorumları benim için en önemli şeylerden biri. Hepsini okuyorum bana iyi geliyor. Hayatımda ilk defa fan sayfam falan oldu ve hepsiyle her fırsatta konuşuyoruz. Hatta Instagram‘da sohbet grubumuz bile var 🙂
Çok seviyorum hepsini öpüyorum buradan…
KISA KISA
● Ne zaman ekran karşısına geçsem, her seferinde izlemekten keyif aldığım dizi
net Avrupa yakası 🙂
● Son dönemde Yüzyüzeyken Konuşuruz – Kazılıyı Kuyum sound’una bayılıyorum.
● Araba kullanırken / yolculuk yaparken dinlemeye bayıldığım şarkı İbrahim Tatlıses – Ne Sevdalar Yaşadım, çok iyi gidiyor 🙂
● İzleyicisi olarak gittiğim ve asla unutamadığım konser 2019 yılında İstanbul Jolly Joker’deki Yıldız Tilbe konseriydi.
● Dünyada en çok görmek istediğim ülke Yunanistan. Hep Mikonos’a gitmek istemişimdir.
● Şarkı yapmak için ilham perilerimin ne zaman geleceği hiç belli olmuyor anlık gelen bir şey. Rahat olabileceğim bir saat ve yer olması yeterli.
