Fırat Ağacık ve Abkountry’den kurulu Surf Arabesk’i “Daha Kaç Çeşit Hoşçakal” ve devamında yayınlayacakları yeni single’lar vesilesiyle Dergy’e konuk ettik. 

Sebla KOÇAN / [email protected]

Onların ismini pek çok projeden, pek çok işbirliğinden biliyoruz. Nadas’ın solisti olarak bildiğimiz, hatta “Ufak Tefek Cinayetler” dizisinin ünlü şarkısı “Yaralı Ruhlar Bahçesi” ile geniş kitlelerce tanınan Fırat Ağacık ve Abkountry mahlasıyla tanıdığımız Ali Balkan Kırkpınar; bu kez Surf Arabesk adını verdikleri yeni bir proje için güçlerini birleştirdi. İlk şarkıları “Daha Kaç Çeşit Hoşçakal” geçtiğimiz haftalarda dinleyiciyle buluştu. İkili, başlarına gelen talihsiz durumlar karşısında en çok “İşime gelir” ve “Afiyet olsun” demeyi seviyor. Salgın döneminin sanatı etkilemesi konusunda da çok gerçekçi bir bakış açısı geliştiriyorlar haliyle: “Sosyal yaşamdan ziyade dijital tecrübelere ve iç dünyalarımızda gezinerek bulabileceğimiz hazinelere yöneldik. Fakat sağlığımız el verdiği sürece dünyada olup biten her şey sanatçının işine gelir…” Surf Arabesk’i Dergy sayfalarına konuk ettik.

Surf Arabesk projesinin ilk şarkısı “Daha Kaç Çeşit Hoşçakal”ın dumanı üzerinde. Bu projeyi saykodelik ve arabesk tınıların bir birleşimi olarak mı tanımlamalıyız? Siz nasıl anlatırsınız, hem bu fikrin gelişimini hem de nasıl bir seri olacağını merak ediyoruz…

Abkountry: Arabesk ve Türk Sanat müziği motiflerini, Psychedelic ve Surf Rock taban çizgileri ile birleştiren bir Ankara projesi diyebilirim Surf Arabesk için. Üretim sürecinde kendi karakteristiklerimizi geçersiz kılıp daha büyük yaşanmışlıkların hakikati için bir iletim aracı olduğumuzu hissettik. Kendimizce mükemmelleştirmek için pek çok kez ameliyat ettiğimiz, sonucunda ilmek ilmek ördüğümüz bir dünya oldu “Surf Arabesk”. Kimselerce benimsenecek, pek çok hikayenin ortak noktada birleştiği bir sentez.

Fırat Ağacık: Surf Arabesk, hem içinde bulunduğumuz, hem de dışında kaldığımız kültürleri, yaşadığımız topraklara adapte etmeye çalıştığımız bir mikstir. Surf Arabesk bir müzik grubu değil, teknoloji ve sinemayı da işin içine dahil ederek ilerlediğimiz, birçok sanatçının ve bilim insanının da dahil olabileceği kolektif bir projedir bu.

surf arabesk yigit balkan

Abkountry: Fikrin gelişim süreci ise Fırat’la yıllardır devam eden dostluğumuz ve yaratım sürecimiz var. Bir konuşmamız sırasında ortak bir proje yapmak isteğimizi somutlaştırmak istediğimize karar verdik. Surf Rock türünde şarkılar yapmak uygun gelmişti bana, Fırat da hep içimizde var olan Arabesk tarafı eklemenin güzel olabileceğini söyledi. Böylelikle Surf Arabesk fikri çıkmış oldu.

Fırat Ağacık: Bu fikrin gelişimini en başta şarkıları kişiselleştirmeden önce tüm insanlığın hissettiği  ortak duygulara odaklanarak sağladık. Sonra bu fikri güçlendirebilmek adına, şarkıları kendimiz gibi değil, “biz” gibi söylemeye karar verdik ve tek bir ağızdan söylemeye başladık. Duyduğunuz ses ne Balkan’ın ne de benim. Bizim.

Dünyada saykedelik müziğin özellikle de 70’lerdeki müziğimizin büyük bir tırmanışta olduğunu söyleyebiliriz. Sizin ilham kaynaklarınız kimler oldu? Küçükken evde neler dinlenirdi, duvarlarınızda kimlerin posteri olurdu?

Fırat Ağacık: Benim odamda çok poster olmazdı ama çok sayıda kasetim vardı. Saykedelik, Blues Rock diyebileceğim Jimi Hendrix dinlerdim. Rolling Stones da delirtirdi beni. Elektronik müziğe de ilgi duymaya başladığımda Infected Mushrooms konserine gitmek beni çok etkilemişti. Erkin Koray da çocukluğumdan beri hep ayrı bir yerde durdu.

Abkountry: Odam da genellikle abimin etkisinden dolayı basketbol oyuncularının posterleri vardı. Evde babamın müzisyen olması sebebiyle pek çok türde müzik dinlenirdi, e tabii Türk Müziği’nin önemli isimleri de etime kemiğime işlemiş babam sağ olsun… O zamanlar psikedelik müziğe ilgim şimdiki kadar yoktu ama babamın çok sık Santana, Hendrix ve Emerson-Lake-Palmer dinlettiğini hatırlıyorum. İlköğretim hayatım daha çok Metallica, Foo Fighters, Nirvana, Jamiraquai, Oasis, Limp Bizkit, The Offspring vb. grupları dinleyerek geçti.

“Daha Kaç Çeşit Hoşçakal” ilginç klibiyle de dikkat çekiyor. Bu proje kapsamında kaç şarkı dinleyeceğiz? Bunları bir EP ya da albümde toplama niyetiniz olacak mı? 

Abkountry: Projeye üçleme olarak başladık, Daha Kaç Çeşit Hoşçakal bu üçlemenin ilk şarkısı. Bunları bir EP olarak toplama niyetindeyiz. Bundan sonrakileri de üçleme şeklinde yapmayı planlıyoruz.

Fırat Ağacık: Bu üçleme serisinin ikinci ve üçüncü şarkısını hazır bir şekil bekletiyoruz. “Daha Kaç Çeşit Hoşçakal” da dahil olmak üzere üç klibi de görüntü yönetmeni Emrah Karakurum olmak üzere, Tunahan Emre Bilgin’nin yönetmenliğinde kayda aldık. Ama çıkış için net bir şey söylemek şimdilik doğru olmaz.

Salgın dönemi hepimizi büyük ölçüde etkiledi. Müzisyenler olarak çok zor zamanlardan geçiyorsunuz. Bireysel olarak nasıl etkisi oldu sizde bu dönemin? Eve kapanma, izole olma, sosyal yaşamın bitmesi gibi durumlarla nasıl başa çıkıyorsunuz?

Fırat Ağacık: Sosyal yaşantımızda çok büyük değişimler oldu. Fiziksel gözlem ve tecrübeler yaşayarak ilham bulduğumuz etkileşim dönemi şimdilik bitti. Daha çok dijital tecrübelere ve iç dünyalarımızda gezinerek bulabileceğimiz hazinelere yöneldik. Fakat sağlığımız el verdiği sürece dünyada olup biten her şey sanatçının işine gelir.

Abkountry: 2020’nin Haziran ayında radikal bir kararla işimi bıraktım. Aynı zamanda da dünyada da radikal bir pandemi dönemi başladı dolayısıyla etkisi “çarpı iki” oldu benim için. Üretim sürecine de etkisi oldu tabii bu durumun. Temel ihtiyaçları düşünmekten üretim sürecine çok odaklanamıyordum. Bu süreç içerisinde insanlara söylemek istediğim bir şey var; Bi’ çoğumuzun varoluşsal sancılara bu dönemde girmesi fazlaca normal. Anormal olan bu sancıları çektiğinizi şimdi fark etmeniz.

abkountry
Abkountry

Bu dönemde zorlanan pek çok müzisyen ikinci bir meslekle gelir elde etmeye çalışıyor. Sizde de benzer bir durum oldu mu? Müzik dışında başka bir ilgi alanınız veya kazanç kapınız var mı? Müzik yapma motivasyonunu nasıl sağlıyorsunuz? Müzik yapabiliyor olmanın anlamı ne sizin için?

Fırat Ağacık: Başka bir işte çalışmadım bu süreçte. Müzik yapma motivasyonuna gelince de; motive eden şey değişken. Gözlemci bulabilmemiz, bir şeylere dokunabiliyor, izleyebiliyor olmamız lazım. Bence motivasyonun en büyük kaynağı da ilham. İlham gelince zaten motive ediyor. Huzur ve mutluluk kafa rahatlığı yaratıyor ve böylece üretim daha iyi oluyor bu beni motive ediyor.

Müzik yapabiliyor olmayla ilgili de şunu söyleyebilirim: Müzik yapabilmek çok basit bir eyleme dönüştü zaman içerisinde. İnternetten video izleyerek beat yapabilir ya da kendimi geliştirebilirim. Yaptığın müziği sanat olarak görmek ise bambaşka bir boyut. İşte bu noktada müzik yapabiliyor olmanın anlamını pek tarif edemem.

Abkountry: Ben de daha önce bahsettiğim gibi işimden ayrıldım ve bu süreçte başka bir işte de çalışmadım. Motivasyon ile ilgili olarak ise; son 1 senedir motivasyon kaynağım en çok Fırat oldu. İlham aldığım pek çok olay da yaşadım, somut bir ürüne dönüşmek için daha çok fikir ve düşünce boyutundalar.

Müzik yapabiliyor olmak artık çok da zor değil Fırat’ın da dediği gibi. “Bedroom production” dediğimiz sistemle evinde yapabiliyor herkes, endüstrinin geldiği nokta şu an böyle. Dolayısıyla müzik yapabilmenin anlamı da değişti, bireysel işler kitlesel tepkiler alabilirken ekipçe yapılan işler ekibin etrafı kadar tepkiler alabiliyor. Bana soracak olursanız her zaman ekip işi güzel.

Moraliniz bozuk olduğunda, kötü bir dönem geçirdiğinizde yeniden ayağa kalkabilmek için kendinize söylediğiniz altın bir öğüt var mıdır? Nasıl geçirirsiniz bu ağır zamanları?

Fırat Ağacık: Son birkaç yıldır birden fazla motto ürettim. Aralarında “Benim işime gelir” en sevdiğim ayağa kaldırıcı mottodur.  Ama son zamanlarda favorim “Afiyet olsun”.

Abkountry: Kendimize bilindik motivasyon konuşmaları yapan insanlar değiliz. Her durumun farklı oluşu, nedenselliği ve dış etkenleri var. Bazı zamanlarda da durumun dramasını seviyorum mesela, o da bir motivasyon. Özellikle son dönemde “Afiyet olsun” çok geçerli bir motto gibi geliyor bana da.

firat agacik
Fırat Ağacık

Geldiğimiz yer, büyüdüğümüz mahalle, sokakta oynadığımız arkadaşlarımız, hatta komşularımız bile bakış açımızı etkiler ve bizi bugünkü halimize getirir. Sizin için Ankara ne ifade ediyor? Geldiğiniz yer müzikal olarak kariyerinizi nasıl şekillendirdi, Ankaralı olmak sizi nasıl dönüştürdü?

Abkountry: Fırat ile birbirimize çocukluk hikayelerimizi çok anlatırız. İkimizin de çılgın çocuklukları var. Mahallelerin mahalle olduğu, sokakta top oynanan dönemde mahallenin eve girmeyen çocuklarıydık.

Fırat Ağacık: Çocukken Metallica’dan tut Radiohead’e agresif ve duygusal ne varsa iliklerimize kadar işleyip, kendimizi dışarı atardık. Bu şekilde sokağa çıkmak ergenlik dönemlerinde oldukça dışa vurumcu bir hal almana sebep olur. Bu duygusal enerjiyle de Ankara’nın sakin sokaklarına çıkarsan illa ki yaramazlıklar yaparsın. Büyüdükçe daha olgun yaramazlıklar da yaparsın. Ankara sanırım masum zararsız yaramazlıklar için çok müsait bir yer. Ortamın getirdikleri ve yaşadıklarımın doğal yansıması beni rock yapmaya yöneltti. Bu ortamın adı Ankara.

Abkountry: “Ankara’da deniz yoktu biz de birbirimize baktık” diye bir muhabbet vardır. İnsanlar paylaşır, beraber edinilir pek çok tecrübe, beraber öğrenilir. Çok kuvvetli bir kültür mozaiği olan bir yer Ankara. Hala Ankaralı arkadaşlar bir araya geldiğimizde Ankara’nın eski dönemlerini konuşuyoruz.

Fırat Ağacık: Ankara’da daha sakin semtlerde yaşıyor olsaydım belki de klasik müzikle uğraşıyor olurdum. Tabi sakin dönemlerim de oldu, klasik müzik bestelediğim de oldu. Fakat bu çevrede ve bu kültürde, bu mekanlarla yaşadığımız olaylar beni sert müzik yapmaya sürükledi sanırım. Ankara’da olmam ise nerden bildiğimi bilmediğim bir arabesk damarı da kattı. Surf Arabesk’in arabesk tarafında Ankara’nın çok büyük payı var.

KISA KISA

FIRAT AĞACIK 

  • Pandemi döneminde evdeyken uğraşmayı en sevdiğim şey resim yapmak, eş dost bir araya gelip müzik yapmak.
  • Bana göre gelmiş geçmiş en iyi film müziği, “Only Lovers Left Alive” şu an hatırladığım en orjinal soundtracklere sahip filmlerden biridir.
  • En son izlediğim ve beni çok etkileyen film 2019 yapımı Joker diyebilirim.
  • Ne zaman TV karşısına geçsem izlemeden duramadığım dizi çok uzun zamandır TV izlemesem de çocukluğumda TV karşısına geçip karşı koyamadığım dizi the “X Files”dı.

  • Bence en iyi araba kullanma / yolculuk yapma şarkısı Audioslave “Show Me How To Live“ veya The Rolling Stones “Jumpin’ Jack Flash” iyi gaz verir.

  • Son zamanlarda dinlemeye doyamadığım bir kaç albüm var; The Arks Yours – Dreamily albümü ve Skinshape – Oracolo albümü öne çıkıyor.

ABKOUNTRY

  • Pandemi döneminde evdeyken uğraşmayı en sevdiğim şey araştırmak, Diablo oynamak.
  • Bana göre gelmiş geçmiş en iyi film müziği, The Crow OST, Romeo & Juliet OST, Spawn OST.
  • En son izlediğim ve beni çok etkileyen film Mother!, The Ninth Gate
  • Ne zaman TV karşısına geçsem izlemeden duramadığım dizi Seinfeld, South Park, Rocko’s Modern Life, Real Monsters

  • Bence en iyi araba kullanma / yolculuk yapma şarkısı, en iyiyi söylemesi çok zor ama iki tane örnek olarak RATM – Renegades of funk (gündüz) ve Black Sabbath – Planet Caravan (Gece) diyebilirim.

  • Son zamanlarda dinlemeye doyamadığım Ağaçkakan – Kendiliğinden, Oren Lavie – Bedroom Crimes, Shahmen – Bad Dream Catcher.