Türkçe rock müziğin köklü isimlerinden Demirhan Baylan’la son şarkısı “Yaratan”dan müzik insanı olmanın inceliklerine, rock müziğin geleceğinden baba olmaya uzanan bir sohbette buluştuk. 

Sebla KOÇAN / [email protected]

Besteci, multi-enstrümanist ve ses mühendisi Demirhan Baylan rock müzikte köklü bir isim. Bulutsuzluk Özlemi, Kesmeşeker, Yavuz Çetin, Mehmet Güreli, Serdar Öztop gibi isimlerle birlikte çalıştı, sahnede bas gitarda yer aldı. Kesmeşeker, Zardanadam, Selen Gülün, Feridun Düzağaç gibi isimlerin albümlerinde prodüktörlü yaptı. Solo olarak da çok üretken olan müzisyen, 10’un üzerinde solo albüm kaydetti. 1999 yılında dünyanın en prestijli müzik okullarından Berklee College of Music’i bitirdi. 12 Mayıs’ta yayınlanan en son single’ı “Yaratan”ı duyunca, duayen müzisyenin kapısını çaldık.

Son single’ınız “Yaratan”la başlayalım. Çok katmanlı, çok renkli bir rüya gibi bu şarkı, inişli çıkışlı, yer yer ağır, kalp çarpıntılı bir şarkı. Bu şarkıyı “Anlamlandırdıklarımızın karışması ve altından kalkması zor bir işkence” olarak tanımlamıştınız, biraz daha açar mısınız hikâyesini?

Çok genel olarak sanatsal yaratı sürecini anlatıyor diyebilirim. Çok uzun yıllardan beri bir şeyler üretmeye çalışıyorum. Üzerinde çalıştığım bir çok konu bu şarkıda bir şekilde kendine yer etti. Bunun içine sözler, müzikal temalar, kullandığım enstrümanlar vs. hemen her şey dahil. Bir duygunun, bir bütünlük oluşturmanın peşinde koşup “Hah bitti” dedikten sonra tabloya uzaktan bakınca “Bunun ne kadarını ben yaptım?” demekten kendimi alamıyorum. İşte burada “yaratı” ikilemi ortaya çıkıyor. Ben mi üretiyorum, vesile mi oluyorum? Altından kalkılması çok zor, çok ağır bir soru bu. Buna benzer başka ikilemler de var; “Özgür iradem var mı, yok mu?” mesela. Bu tip kavramlar üstünde düşünmekten kendimi alamadığım, cevaplayamadığım ve işin kötüsü hiçbir zaman da cevaplayamayacağımı düşündüğüm hayatımın azapları.

En son albümünüz Anarko Romans’ı 2019’da yayınladınız. Sonrasında hep single’lar geldi. 2021 için bir albüm planınız var mı? Neler planlıyorsunuz bu yıl dinleyebileceğimiz?

Albüm için daha büyük skalada bir kavram bütünlüğü daha güzel oluyor gibime geliyor. Anarko Romans’ta bu vardı. Şu aralar böyle bir çerçevem, tuvalim yok. Ama belli de olmuyor elbette. Hiç beklenmedik bir yerden bir rüzgar esiyor bazen. Gerisi de olayın içinde savruluş. Bir süre daha şarkılar devam edecek sanırım.

Besteci, söz yazarı, multi-enstrümanist kimliğinizin yanı sıra ses mühendisisiniz. Berklee College of Music’te eğitim aldınız. Sesi, müziği bu kadar iyi tanımanın avantajları neler? Sizce iyi bir şarkı yazmanın matematiği var mıdır?

Müziği oluşturan bütün unsurlar bir şekilde benim için araç. Ses ve kayıt teknolojisi konularını çok sevmem elbette ki araç çantamda kullanabileceğim bir çok alet olmasına yarıyor. Doğrudur, bir dengeleme durumu var. Tam olarak nasıl yaptığımı bilmiyorum ama herhalde buna tecrübe deniyor. 30 seneye yakındır aynı disiplinle çalışıyorum. Deneme yanılmayla bir noktaya geldim sanırım. İyi bir şarkı yazmanın genel geçer kuralları, artimetiği, geleneği elbette ki var. Ama gerçekten iyi bir şarkı yazmak bu genel kabullerin üzerine yeni, ilginç ve kapı açan buluşlarla oluyor. Bunun da elbette ki bir matematiği yok. O noktada insanın yaratıcılığı devreye giriyor işte. Dev bir bilgi, kültür, gelenek birikiminin üstüne küçücük de olsa yeni bir fikir koyabiliyor ve bu fikir de karşılık buluyorsa bu benim için iyi şarkı yazarlığı demektir.

demirhan baylan dergy2

90’lardan bu yana Türkçe rock müzikte pek çok ekiple birlikte de çaldınız, 10’un üzerinde solo albüme imza attınız. Şimdiki zamanın dinamiklerine baktığınızda, rock müzikteki dalgalanmalar konusunda ne düşünüyorsunuz?

Dünyadan bağımsız değiliz. Kayıtlı müzik endüstri uzun süreden beri yeni teknolojik, sosyal ve ekonomik gelişmelerle bocalama içinde. Pek de iyi bir sınav verdiği söylenemez. Müzisyenler açısından baktığımda ciddi bir özveri, çaba ve ilerleme var. Ancak profesyonel dünya buna uyum sağlayamadı. Belki işin ekonomisini çözemedi. Bu sebeple majör müzikal güç acınacak durumda. Oysa ağacın kökleri hiç de o kadar kötü değil. Belki ağacı budamamız lazım. Belki bunu bizzat biz değil de sistem yapraklarını dökerek yapacak. Kim bilir?

“GENÇ YAŞTA BERBAT BİR BABA OLURDUM”

“Şarkı yazma işi düşünsel olarak anarşik, kaotik bir süreç” diyorsunuz. Ve bunu bilimsel veya felsefi olarak açıklayamadığınızı söylüyorsunuz. Peki şarkı yazmanın şiir yazmakla arasında nasıl bir fark var? Şarkının şiir olmaktan çıktığı ana nasıl karar veriyorsunuz?

Ben bir şair değilim. Bu sebeple tam olarak şiirin dinamiklerine vakıf olamam. Ama yine de şarkı sözü yazıyor olmam sebebiyle nispeten doğru kabul edilebilecek tahminler yürütebilirim sanırım. Öncelikle arada zaman kavramıyla ilgili ciddi bir fark var. Müzik (en azından çoğunlukla) bir zaman skalasının bölümlenmesiyle, zamanın subjektif kontrolüyle ilgili bir etkinlik. Müzikte zamandan daha önemli bir kavram olmayabilir. Bu sebeple kelime seçimleri, renkler, fikirlerin dizilimi ve bıraktıkları hisler hep zamana bağımlıdır. Notalar bile zaman içindeki titreşimler olduklarından çok küçük zaman dilimlerinin ifadeleridir. Müzik zamandır. Peki zaman nedir? İşte orası karışık. Elbette ki şiirin de kendine göre bir zaman algısı var. Ama müziğe nazaran daha açık sanırım. Daha bağımsız. Müzikte daha çok “pattern” oluşturma ve doğal olarak “tekrar” ağır basıyor. En temel farklar bunlar olsa gerek.   

YouTube’da geçtiğimiz sene şarkılarınızın hikâyelerini anlattığınız birkaç videoluk bir seri yapmıştınız. Bu videolarda son derece ilginç bilgiler de paylaşıyor ve şarkıların çıkış noktalarıyla da dinleyiciye pek çok şey katıyorsunuz. Devam etmeyi düşünüyor musunuz bu videolara?

Açıkçası o videolar insanlara kendimi anlatmaktan ziyade kendi kendimi incelemek işini gördü. Yoksa normalde oturup da eski müziklerimi pek dinlemem. Hep yeni bir şeyler vardır elimde uğraştığım. Ama o sıralar büyük ihtimalle bu pandemi dönemimin de verdiği sıkışıklıkla kendimi inceleme ihtiyacı hissetmiş olmalıyım. İşini gördü ve şu aralar yeni şeyler yazma peşindeyim. Ama elbette ki sürekli üretken olmam beklenemez. O zaman yeniden yapabilirim.

Biyografinizdeki en ilginç detaylardan biri “Her şeyden önemlisi ikiz babası” olduğunuzu söylediğiniz kısım. Baba olmak müzikal anlamdaki perspektifinizi ne yönde etkiliyor? 

Teknik olarak geç bir yaşta baba oldum. Doğrusu ya, genç bir yaşta berbat bir baba olurdum. Aklımda çok fazla kendimle ilgili aşmam gereken şey vardı. Şimdi nispeten az vakti kalmış biri olarak bu dertlerimin çoğunu çöpe atmış olmanın verdiği rahatlıkla babalığa vakit ayırabiliyorum. Benim için harika bir tecrübe. Umarım çocuklarım için de öyledir. Bunu zaman gösterecek. Müzikal olarak kesinlikle bir etkisi olmalı ama bunu içeriden analiz etmem pek mümkün değil. Ya dışarıdan biri analiz edebilir veya seneler sonra dönüp bakınca göreceğim. İyisini umuyorum 🙂

demirhan baylan dergy3

KISA KISA

  • Son dönemde izlediğim ve beni çok etkileyen film; Vivarium.
  • Her gün dinlemeden duramadığım albüm ; yok öyle bir şey ama en yakın Frank Zappa Apostrophe olabilir.
  • İzleyicisi olarak gittiğim ve aklımı başımdan alan o konser; 90’ların başında Köln’de seyrettiğim INXS ve 90’ların sonlarında Boston’da seyrettiğim Robert Plant konserleri.
  • Benim için başucu eseri sayılabilecek kitap; bilemedim… başucumda Sanatın Öyküsü (E.H. Gombrich) dursa işe yarar.
  • Müzik dışında tutkum diyebileceğim şey; tutku zor bir kelime. Sanırım yok.
  • Günün en sevdiğim, en ilham veren saati; gece yarısı, yalnız ve yorgun.