Elektronik sahnenin dikkat çeken isimlerinden Penny Darko’yu Dergy sayfalarında ağırladık. 

Penny Darko mahlasıyla müzik yapan Birce Kirkova, müziğin yanı sıra resimle ve modellikle de ilgileniyor. O kadar çok şey yapıyor ki, takip etmeye çalışırken kaçırdığımız bir şeyler var mı diye düşünüyorsunuz. Kirkova’nın yeni projesi, psy-trance ağırlıklı bir tekno diyebileceğimiz elektronik projesi Penny Darko. Devamını ondan dinleyelim…

Penny Darko projesiyle ilgili başlayalım, Psy-trance etkili bir techno diyebiliriz bu proje için. The Room adını verdiğiniz EP’niz bu yıl yayınlandı. Bize biraz arkasındaki ana fikri anlatabilir misiniz The Room’un?

“The Room” öncelikli olarak benim duvarlarımı temsil ediyor. İçinde hapis kaldığım duyguları 4 duvar olarak düşündüm, ve oradaki sesleri aktarmak istedim dinleyiciye. Kendimi yeni ifade ediş biçimlerinden biri müzik hayatımda. Yeni bir aracım var artık beni oldukça tatmin ediyor mutluyum baya.

Hem modellik, hem klip ve reklamlarda oyunculuk yapıyorsunuz. Peki müzikle olan temasınız nerede, ne zaman başladı? Müzik yapma motivasyonunu nasıl sağladınız?

Müzik yapmayı her zaman çok istiyordum. Zaten yıllardır içindeydim çünkü çevremde çok fazla DJ, producer (prodüktör) oldu zaten güzel sanatlar lisesi mevzunuyum okulun müzik bölümüne hep kıskanarak bakardım “Keşke aynı anda hem müzik hem resim okuyabilsem” diye düşündüğüm çok oldu. Aslında hayalimde hep bir punk grubum olması vardı ama enstrüman öğrenecek vaktim açıkcası olmadı. Penny Darko ise Ableton öğrenme sürecimle hızlı bir şekilde başlamış oldu. Pandemi süresince çok fazla vaktim oldu ve yetenekli producer Agency666 (Arda Genç) mentorluğunda sıkı bir çalışma ile ilk EP’İm The Room çıkmış oldu. Motivasyonum tamamen üretmekti hiç bir üretimimden bu kadar zevk aldığımı hatırlamıyorum. Çok disiplin ve araştırma gerekiyor. Benim serüvenim bu şekildeydi. Sürekli müzik dinledim YouTube’dan tutorial çok fazla izledim. Sonsuz denemeler sonucunda 4 tane parça çıkarmış oldum. 1 sene boyunca aralıksız çalışma sonucu oldu. Gunde 8 saat ableton başında oturduğum oluyordu tüm pandemi boyunca.

Tüm bu multidisipliner çalışmalarınızın oldukça zaman alıcı, yorucu olduğunu düşünürsek, hepsine birden vakit yaratmayı nasıl başarıyor olduğunuzu da merak ediyoruz. Sıradan bir gününüz nasıl geçiyor?

Kendimi bu konuda sıkmıyorum. Ne zaman içimden gelirse kendimi ona göre programlayıp çalışmalarıma odaklanıyorum. Şu an “Occleus” adında bir kadın giyim markasının kreatif direktörlüğünü yapıyorum, boş vakitlerimde ise müzik ve resimle ilgilenip çokça arkadaşlarımla takılıyorum. Kendiliğinden yıllar içinde bir akışa oturdu.

Canlı DJ seti yapma ya da düzenli performans yapma gibi bir planınız var mı, olacak mı?

Kesinlikle çok istiyorum. Şu anda buna yönelik çalışmalarım da başladı. Temmuz’ da ilk performansımı yapma ihtimalim var cevap bekliyorum kesin değil. Bol bol şarkı dinleyip set yapmaya yönelik bu aralar motivasyonum.

penny darko roportaj2

Üretemiyor, yaratamıyor olduğunuz, tıkanmış olduğunuzu düşündüğünüz dönemler oluyor mu? Bu gibi karanlık dönemlerden çıkmak için neler yaparsınız?

Oluyor tabii ki. EP’yi yaparken de çok fazla oldu. Bazen ümitsizliğe kapılıyorum ben bunu yapamayacağım diye. Bişeyler yapmak istiyorum, kafamda duyuyorum ama hayata geçiremiyorum gibi durumlar yaşıyordum. Çok şanslıyım ki arkadaşlarım özellikle Arda beni sürekli motive ediyordu. Bu resimde de bu şekilde. Bazı zamanlar özellikle yapmam gereken bir iş var ise, ve ilham yoksa çok çok zorlanıyorum. Bu nedenle bir çok üretimim son ana kalıyor. Eğer yapabilecek gibi hissetmiyorsam zorlamamayı tercih ediyorum. Benim moralimi daha çok düşürecek sonuçlar doğabiliyor yaptığım şeyi bir de beğenmeyince.

Pandemi süreci pek çok sanatçının içe dönüşü ve tahmin ettiğimizden de fazla eserin ortaya çıkmasına sebep verdi. Sizin için nasıl geçti, geçiyor? Uzun zaman evden çıkmadan asosyal bir hayat yaşamak nasıl sonuçlandı?

Benim için pandemi bu anlamda mükemmel geçti. Agency666 (Arda Genç) ile tanıştım. Ve ona Garageband’de yapmış olduğum müzikleri dinlettim ve Ableton öğrenmek istediğimi söyledim. Sağolsun her şeyimle çok fazla özveri ve sevgi ile ilgilendi. Ben tüm pandemiyi evde müzik ve resim yaparak arada gelen işler ile ilgilenerek geçirdim. Tüm negatiflikleri pozitif bir şeye çevirip bir üretim haline getirdim. Kolektifimi kurdum, Sürü Kolektif, sonbaharda New York’da sergisi olacak. Hiç asosyal hissetmedim, oldukça sosyal bi süreçti benim için. Hala etkileri sürüyor, ve bazen keşke ara sıra senede bir kere 1 aylık her şey dursa diye düşündüğüm çok oluyor. Herkes hem kendine hem de üretimlerine, düşüncelerine zaman ayırabilir. Bireyselliği gerçek anlamda tecrübe etmek için iyi bir fırsat oldu bende. Çok fazla duygu ile yüzleştim.

 

Bu gönderiyi Instagram’da gör

 

PENNY DARKO (@bircekirkova)’in paylaştığı bir gönderi

Sizin için başarının ölçütü nedir? Tam olarak ne yaparsanız kendinizi başarılı olarak sayarsınız?

Üretebildiğimde, topluma, çevreme, çevremdeki insanlara onların sorunlarına, dikkat edip empati yapıp hayallerimi gerçekleştirebildiğim zaman bu benim için başarı demek. Topluma ve sorunlarına göz kapadığımız müddetçe eksik kaldığımızı düşünüyorum. Çevreme faydalı olmak arkadaşlarıma destek olmak benim için en önemlisi. Bu saydıklarımı yapabiliyorsam kendimi huzurlu hissedip daha çok üretim yapıp bence hayallerime daha hızlı ulaşabilirim. Bunlara dikkat ederek ulaştım zaten şu ana kadarki süreçte. Birlikten kuvvet doğar.

KISA KISA

● 2021 içindeki hayallerim; hayalimdeki üç label’dan single çıkarmak. Sürü Collective’in 2 ülke gezmesi.
● Son dönemde en çok dinlediğim albüm Agency666 “Cold New World”
● Gardrobumda en sevdiğim parça  dickies pantalonum
● Yemek yapmakla aram çooook iyi. En iyi yaptığım yemek tüm sebze yemekleri.
● Yürüyüş yaparken kulaklıkla dinlemeyi en sevdiğim şarkı Bjarki – Psyhestur (BRX)2
● Dünya üzerinde en çok görmek istediğim ülke Tokyo
● Müzik listelerimdeki en “dirty pleasure” şarkı Tarkan’nın tüm parçaları