Yeni nesil müziğin en yetenekli prodüktörlerinden Buğra Atmaca’yı Dergy sayfalarına konuk ettik, merak ettiklerimizi sorduk.
Sebla KOÇAN / [email protected]
Elektronik sahnede son dönemde adını sık sık duyduğumuz yetenekli bir prodüktör, Buğra Atmaca. Genç yaşlarda rap müzik alt yapıları ile müzik kariyerine başladı. Kendini geliştirdi, çeşitli yarışmalardan ödüller aldı. Elektronik ve rap müzikte altyapılar yapmaya devam ederken, nihayet kendi müzik şirketi Malbec Records’u faaliyete geçirme kararı aldı. Bu çatının altına bir de MalbecTR adında bir rap üretimleri yapan sub-label daha kurdu. Atmaca, her iki janrayı da birbirine o kadar yakıştırıyor ki, yakında rap sanatçısı Muşta (Anıl Kasarcı) ile Türkiye’de denenmemiş elektronik müzik türleri üzerine rap müziği harmanladıkları yeni şarkılar da yayınlayacaklar. Buğra Atmaca’yla sohbet ettik.
Uzun zamandır müzik dünyasının içindesiniz. Sizce bir şarkının gerçekten de iyi olması için izlenmesi gereken belirli yollar var mı? Bir bütün olarak düşündüğünüzde, çok iyi bir beste mi yoksa sözler mi, altyapı mı, ne gibi dinamikler en çok önem taşıyan etkenler?
Öncelikle ruhu yansıtabilmek çok önemli. Yaşanılan olaylardan ve durumlardan beslenebilmek ve bunu sanatına yansıtabilmek çok önemli. İyi bir şarkı yoktur, paylaşılabilen güçlü hisler vardır.
Yeni bir label girişiminde olduğunuzu öğrendik. Anlatır mısınız biraz nasıl bir şey, neler yapacaksınız?
Ortağım Mert Harmankaya ile uzun süredir bu konu üzerine çalışıyorduk ve artık 2022 ile birlikte harekete geçmenin tam zamanı diye düşünüp kolları sıvadık. Hedefimiz gerçekten insanlara keyifli parçalar sunabilen bir label olmak. Slap House, Deep House, Tech House, Future House ve Melodic Techno türlerinde parçalar yayınlamayı hedefliyoruz. Label ismini Malbec Records olarak düşündük. Özellikle yurt dışındaki yetenekli prodüktörlerle çalışmayı hedefliyoruz. Ayrıca MalbecTR isimli bir sub-label projemiz daha var ve bu label ile full Rap Müzik türüne odaklanmayı planlıyoruz. A&R olarak Dogu Dylan ile çalışıyoruz ama sürpriz bir isim daha var ama onu açıklamıyoruz hiç kimseye 🙂
Elektronik müzik ülkemizde aslında çok alıcısı olan, üstelik global sahnede de adını duyurmuş ve duyurmakta olan DJ ve prodüktörlerle gelişen bir alan. Siz bu konuda ülkemizdeki çalışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu ülkede elektronik müzikte kendini kanıtlamış nice güzel isimin haricinde, çok yetenekli genç isimler ile tanışıyorum. Hepsi kendine has bir sound üretmenin ve küresel pazarda kendi imzasını taşıyan parçalar sunmanın peşinde. Bu genç isimlerin ellerinden tutulur ise gerçekten Türkiye’nin dünya elektronik müzik piyasasında ilk 5’e gireceğinden eminim.
Elektronik müzikte olayın tamamen teknolojide bittiği gibi bir algı söz konusu. Oysa “insan dokunuşu” dediğimiz bir şey de var, yani müziğin ruhunu sadece robotlaşmış bir aletten çıktığını düşünemeyiz. Bu konuda neler söylemek istersiniz?
Bana bazı eski toprak ağabeylerim ”Ya sen de 1-2 tuşa basıyorsun, müzik yapıyorsun. Hissedilebilen bişey yok” diyorlar. Aslında durum böyle değil. Ben duyguları elektronik müzikle harmanlamayı çok seviyorum özellikle. Ve bu noktada duygu, teknikten daha önemli oluyor. Dijital bir çağdayız ve müzik yapmak yazılımlar aracılığı ile çok kolaylaştı. Özgün melodi üreten yazılımlar sayesinde aslında herkes müzikal bilgisi olmadan müzik üretebilir hale geldi. Bu duruma ben de karşıyım. Bir apartmanın temeli ne kadar sağlam ise o apartman o kadar zor yıkılır.
“GHOST PRODÜKTÖRLÜK EN BÜYÜK HATALARIMDAN BİRİYDİ”
Bugüne kadar bir parçası olduğunuz ya da tamamını kendiniz ürettiğiniz en özel şarkınız hangisi?
Aslında ürettiğim bütün şarkılar benim için çok özel. Lost çok özel dersem Almond’un hatrı kalır 🙂
“Ghost prodüktörlük” konusunda da oldukça sağlam bir geçmişiniz olduğunuzu okuduk, bize biraz açar mısınız, nedir “ghost prodüktörlük”, nasıl yapılır?
En büyük hatalarımdan birisi. Kendi kariyerime yoğunlaşmam gereken onca zamanı müzik yapmayı bilmeyen insanlara hizmet ederek geçirmek zorunda kaldım. Neden? Geçindirmem gereken bir ev sorumluluğum olduğu için. Bunu bir fırsata çevirip bana karşı eline kırbacı almaya çalışanlar da oldu. Artık ben ghost prodüktörlük yapmıyorum ve tamamen kendi kariyerime odaklandım. Herkes kendi bildiği işi yapsın.
Dubstep, electro, chillout gibi pek çok türde çalışmalarınız var. Ayrıca müziğe de rap altyapılarıyla başladınız. Bugüne kadar yaptıklarınızla tamamen ters köşe sayılabilecek müzik türlerinde de eserler ortaya koymayı düşünüyor musunuz?
Var, öz ağabeyim olarak gördüğüm rap sanatçısı Muşta (Anıl Kaşarcı) ile Türkiye’de denenmemiş elektronik müzik türleri üzerine rap müziği harmanlıyoruz 🙂 Sanıyorum bu şarkıların çoğu Sony Music etiketi ile yayınlanacak. Onun dışında bazı sinema filmi scoring çalışmaları yapıyorum. Orkestral işlere bayılıyorum, belki bir gün hiç beklenmedik bir vakitte çalışmalarımı bir orkestral albüm olarak sunabilirim.
Son olarak, sizinle benzer şekilde bu işlere ilgi duyan, prodüktörlüğü öğrenmek isteyen genç kuşak müzisyen adaylarına nasıl bir tavsiyede bulunmak istersiniz?
Araştırmaktan, öğrenmekten üşenmesinler. Ellerinin altında mükemmel buluşlar var: ”Google” ve ”Youtube”… Eğer onlara doğru soruyu sorabilirseniz bir bilgi deryasında boğulabilirsiniz. Ben öğrendiğim herşeyi internet üzerinden araştırarak ve kurslar izleyerek öğrendim. Hedeflerine ulaşmaları için motivasyonlarının yüksek olması lazım.
KISA KISA
- En son izlediğim ve çok etkilendiğim film; Kaykaycı Kız.
- Hayatta en çok para harcadığım şey: Sokak hayvanlarının ihtiyaçları ve abur-cubur.
- Son dönemde dinlemeden duramadığım şarkı: Nu Aspect – Run Deep
- Bana göre yolculuk yaparken dinlenecek en iyi albüm Loreena McKennitt – The Journey so Far.
- Sahnede izlerken hayranlıktan küçük dilimi yuttuğum o isim Melis Sökmen.
- Yurtdışında kesinlikle yaşamak istediğim şehir Amsterdam.