Yeni bir isim keşfetmenin en değerli tarafı duyduğunuz şarkıdaki heyecana ortak olmaktır. Birazdan sayacağımız isimleri belki siz çoktan duymuş ve keşfetmişsinizdir. Belki de ilk kez karşılaşacaksınız. Her iki durumda da müziğin gücüne ve etki alanına giriş yapacaksınız…
Bekir Özgür AYBAR / [email protected]
2020 daha ne kadar kötü başlayabilirdi? Bu soruya verecek bir yanıtımız yok belki de. Haftalardır tüm dünya kendini karantinaya almış durumda. COVID-19 salgını nedeniyle on binlerce insan canından oldu. Tüm organizasyonlar, spor müsabakaları ve festivaller iptal edildi. Konserler tamamen durdu. Üstelik salgın hala tüm hızıyla yayılımını sürdürüyor. Bir başka deyişle tünelin ucundaki ışığa henüz yakın değiliz.
Karanlık bir giriş yaptım yazıya. Bunu ben de istemezdim. Ancak karşı karşıya olduğumuz gerçeklik tam da bu. Biz ister görelim ister görmek istemeyelim gerçek değişmiyor. Yapmamız gereken bu süreçten sağ çıkmak, sağlığımıza dikkat etmek ve tekrar dış dünyayla korkusuzca kucaklaşabileceğimiz o gün için, tünelin ucundaki ışığa ulaşabilmek için sabırla beklemek.
Klişe ama “İyi ki müzik var” dediğim günleri yaşıyorum kendi adıma. Sevdiğim şarkılara sarılıyorum, hayranı olduğum ekip / müzisyenlerin tarihe not ettiği albümlere sığınıyorum. Bir de yeni duyduğum, yeni keşfettiğim isimlerin heyecanında kayboluyorum. Yeni bir isim keşfetmenin en değerli tarafı duyduğunuz şarkıdaki heyecana ortak olmaktır. Burada 8 yeni isimden bahsedeceğim. Belki siz çoktan duymuş ve keşfetmişsinizdir. Belki de ilk kez karşılaşacaksınız. Her iki durumda da müziğin gücüne ve etki alanına giriş yapacaksınız demektir. Hadi başlayalım.
Nilgün Özer
Çalışmalarını Ankara’da sürdürüyor Nilgün Özer. 2017’de ilk EP çalışmasını yayımladı. Aradan üç yıl geçmiş. Uzun bir süre olduğunu kabul ediyorum. Ancak müzikal kariyerinde ilerleyişini yeni yeni perçinliyor o. Şarkılarında sıradan, pencere dışına baktığımızda tanık olabileceğimiz hayatın olağan döngüsüne tanık ediyor bizleri. Kendi dünyasını aktarıyor. Makyajsız. Süslemeden. Tüm sadeliğiyle. Kısa süre önce “Lights of the Sun” isimli yeni bir şarkı yayımladı. Kulak verin derim.
Öznil
1996 doğumlu genç şarkıcı bir yandan Bahçeşehir Üniversitesi Sosyoloji Bölümü’nü tamamlamak üzere. Diğer yandan üniversite radyosunda düzenli olarak program yapıyor. Geride kalan haftalarda profesyonel müzik kariyerine de ilk adımını attı ve debut single çalışmasını paylaştı. Adı “Biri Giderken”. Merkez pop tarzını seven bunu da sever.
March
Bağımsız alt. electronic tavrında bu ülke için umutlanmak adına March şarkılarına yer açmalıyız. Sürükleyici, net ve olabildiğince yeni. Evet yeni bir ton var buradaki üretim sürecinde. Sizi yakalıyor ve kolay kolay da etkisinden çıkarmıyor. Aytun & Can Menek ikilisinin geride kalan yıl paylaşıma açtığı Watching Soul kısaçaları ışıl ışıl parlıyor.
Softa
Onları bu yazıda özellikle anmak istedim. Esasen birkaç yıl içerisinde yola çıkmış değiller. 2013’teki o meşhur son Rock’n Coke’ta sahne almışlıkları da var. Ancak upuzun bir ara dönemden henüz çıktılar. Geride kalan yılın final günlerinde 11 adlı bir EP çıkardılar. Bazı ekiplerin yeniden doğuşuna inanırım. Softa ile tanışmak için hala vaktiniz var. Hayır kesinlikle geç kalmadınız. Biri süzgeçsiz rock & roll mu dedi?
Vincent Baykal Ada
Sapan grubunun vokalist üyesi olan Ada, söz konusu ekiple birlikte ülke sahnesinde etki gücü yüksek birçok mekanda, festivalde performans sergiledi ve bir uzunçalar çıkardı. Sapan 2017 yılında kariyerini noktalayınca onun için farklı bir kariyer çizgisi ortaya çıktı. Vincent Baykal Ada şimdi ise solo olarak yeni bir kariyer başlangıcına imza atıyor. Müzisyen üç yıllık ara dönemde baba olmanın mutluluğunu yaşadığını ve birçok beste kaydettiğini belirtiyor. Fransızca bestesi “Il Etait Une Fois” yoldaki paylaşımları için meraklandırıyor.
Light Motiv
Çalışmalarını İzmir’de sürdüren ekibin merkez sound hattını dream pop etkileşimleri oluşturuyor. Elektrik gitarın ön cephede olduğu, vokalin birkaç adım arkadan enstrüman çizgisini takip ettiği flu ama büyülü bir şarkı hayal edin. İşte o şarkıya benziyor Light Motiv. New Yorklu majör ekip Real Estate’in erken dönemini hatırlatıyorlar bana. Sakin ve kendinden emin bir şekilde ilerliyorlar.
Non Square
Prodüktör ve ses tasarımcısı Korhan Oraydın’a ait sahne projesi Non Square sound yapısını intricate electronic music olarak tanımlıyor. Apparat’tan almış olduğu ilhamı muazzam bir şekilde yorumlayıp, özgün kalmak için gayret göstererek kendi kimliğini var ediyor. Bu hiç de kolay bir iş değil. Dinlenme rakamlarına, takipçi sayılarına kafayı takmadan kendi gerçekliğinde ve kendi doğrularında ilerlemek bir müzisyen için belki de en zor patika. Non Square’in bunu başardığını düşünüyorum. Geçen yıl gelen ilk LP Reflections of Us muazzam. Bu albüme sadece plak formatında ulaşmak mümkün. Soundcloud sayfasından ise diğer çalışmalarını bulabilirsiniz.
Cihan Bilgin
Onun şarkılarında şehir yaşamının, modern hayatın birey üzerindeki baskılarına tanık oluyoruz. Aynı anda umuda dair, saf sevgilere dair sözler işitiyoruz. Bir nevi kaçış isteği uyandırıyor Cihan Bilgin. Çalışmalarını İstanbul’da sürdüren müzisyen indie pop / folk acoustic merkezindeki sound tavrını olabildiğince sade ama bir o kadar da güçlü sözlerle birleştiriyor. Hemen aşağıdaki Televizyon şarkısıyla keşfetmiştim onu. Sizin için de iyi bir başlangıç olacağını düşünüyorum.