Geçen hafta ‘Gülmeni İsterim’ adlı teklisini yayınlayan Şekersiz ile hem üretim süreçleri hem de bizlerle yakın zamanda buluşturacakları yeni şarkıları üstüne bir söyleşi gerçekleştirdik.
‘İmkansız Bir Aşk Denir’, ‘En Güzel Yaşımdı’ ve ‘Uzak Tuttum Kendimi’ gibi şarkılarıyla hatırı sayılır bir dinleyici kitlesine ulaşan Şekersiz, genelde hüzünlü şarkılarıyla tanınsa da bu sefer karşımıza mutlu ve umutlu bir bakış açısı sunan ‘Gülmeni İsterim’ ile çıkıyor. Hüzün dışında hayattaki farklı duyguları da şarkılarında göstermek isteyen Şekersiz, önümüzdeki aylarda bugüne kadar denemedikleri türde ritmik bir şarkı yayınlayacaklarının da müjdesini verdi.
Zeynep SİPAHİ / [email protected]
Son tekliniz “Gülmeni İsterim”i kısa bir süre önce yayınladınız ve bu sefer Şekersiz’in alışkın olduğumuz hüzünlü bestelerinden oldukça farklı bir sound’u var. Sizi değişime iten neydi?
Nisan’da yayınladığımız ilk albümümüz “Peki Yasemin”, duygusal olarak oldukça ağır bir albümdü. Bu albümden sonra yenilenmek için böyle bir parça açıkcası yayınlarımız arasına çok yakışırdı ve öyle oldu. Hayattaki farklı duyguları da bazen göstermek istiyoruz. Bir sonraki parça mesela daha ritmik bir parça olacak.
Pandemi süreci hepimizde farklı açılımlara neden oldu. Son iki yıldır yaşadığımız bu süreç sizin yaratım sürecinize nasıl yansıdı?
Şekersiz kendini pandemi ile büyüten bir grup oldu. Dijital platformlarda artan dinleme sayıları bize oldukça yaradı. Konser verme olarak bu süreç bizi engellese de genel yarar/zarar tablosuna bakarsak, bize faydalı olduğunu söyleyebiliriz. Eve kapanıp şarkıların üretim süreçlerini hızlandırabilmek de bunda etkiliydi.
Bazıları için hüzün yaratım sürecinin olmazsa olmazıdır. Şarkılarınıza ağırlıklı olarak bu duygunun eşlik ettiğini düşünürsek, yaratım sürecinizde bundan beslendiğinizi söyleyebilir miyiz?
Yunus Emre: Bu soruya şarkı yazarı olarak cevap verirsem, en mutlu anımda bile çok dip bir şarkı yazabilirim. Benim için böyle bir mod ayrımı bulunmuyor. Kendimi daha çok bir hikaye anlatıcısı olarak görmüşümdür hep.
Parçalarınız arasında 12 milyon dinlenmeye sahip olanlar dahi var. Bu başarının sırrı sizce neyde saklı?
Şekersiz’i tek bir kelime ile anlatmaya çalışırsak bu “samimiyet” olur. Bu özellik şarkılara, konserlere, sosyal medya paylaşımlarına kadar her şeye yansıyor. Dinleyicilerimizi böyle büyütüyoruz ve bu doğal özelliğimiz ile daha çok insana ulaşacağımızı biliyoruz.
Alternatif sahnede oldukça dişli bir rekabet ortamı söz konusu. Sizce sizi rakiplerinizden ayıran özellikler neler? Zaman zaman bu durumun sizi strese soktuğu oluyor mu?
Yunus Emre: Bu zamana kadar ne müziği bir rekabet ortamı olarak gördüm ne de diğer müzisyenleri bir rakip. Zaten hayatım boyunca çok sevdiğim şeylerde bir rekabet, bir yarış ortamı varsa kendimi hep geri çekmişimdir. Bizi dinleyen biri, kendi oluşturduğu playlist içinde başka bir sürü şarkıcı da dinleyebiliyor sonuçta. Bu işin en sevdiğim yanlarından biri de budur. Rekabet yok. Herkes tek. En azından benim için.
Grup olarak yola devam etmek pek de kolay bir iş değil. İçinizdeki görüş ayrılıklarını ve üretime dair süreçleri nasıl dengeliyorsunuz?
Yıllardır bir aradayız. Grup olmak kolay değil evet ama aramızda da yılların getirdiği doğal bir denge var. Şekersiz, besteci-söz yazarı şeklinde çalışan bir grup olduğundan üretim kısmında da bir sıkıntı yaşamıyoruz pek.
Yeni tekliniz ‘Gülmeni İsterim’in ardından yakın zamanlı planlarınız neler?
Yaz aylarında, daha önce yayınlamadığımız tarzda ritmik bir parçayı insanlarla buluşturmayı düşünüyoruz. Sözleri acıtan, müziği kıpırdatan tarzda bir şey. Açıkçası bizim için heyecan verici. Umarız dinleyicilerimiz de çok sever…