Enfes akışlarıyla bizi içine çeken 7 uzun yerli şarkıya bugün beraber kulak verelim istiyorum. Uzun bir müzik saatine hazırsanız başlayalım!
Batıkan BAKSI / [email protected]
Tüketim çağının en büyük handikaplarından biri kuşkusuz hızlı tüketme gerekliliği. Yediklerimiz, izlediklerimiz, dinlediklerimiz, okuduklarımız artık çok hızlı bir şekilde gerçekleşiyor. Bu durumdan hiç hoşlanmasam da mecburen ayak uydurmak zorunda kalıyorum. Çünkü hızlı tüketim çağı ve popülizm içine girdiği her şeyi aynı adı gibi hızlıca tüketiyor. Haliyle ortaya çıkan sanat ürünleri de bu durumdan nasibini alıp asıl derdini anlatamadan uzay boşluğunda salınmaya başlıyor. Bu yazıda bizi ilgilendiren kısım müzik olduğu için müziğin hızlı tüketiminin hem gruplara hem de müzikseverlere ne kadar olumsuz bir geri dönüşü olduğuna girmek istemiyorum, ancak maalesef günümüz müziği çok kısa sürede çok fazla mesaj vermek zorunda bırakılıyor. Şarkı sürelerinin ortalama 2.30 dakika dolaylarında gezindiği günümüzde ne kadar bir sanatsal kaygıdan bahsedilebilir, bundan emin değilim.
Heyecanla jelatinlerini söktüğümüz albümler azalmaya başladı, neyse ki plak gibi bir gerçek var ve elimizde fiziksel olarak bir albüm tutabiliyor, insert’ler sayesinde içeriğini öğrenebiliyor, çalan şarkının içeriğini dijitale kurban vermeden hakkıyla dinleyebiliyoruz. Ancak bu, tam bir albüm çıktığı sürece mümkün oluyor zira artık üretimler tekli denilen ancak benim hiç ısınamadığım bir türde yapılıyor. Lafı çok uzatmak istemiyorum, bu kanayan yaramızı deşmeden Türkiye’den seçtiğim 7 tane uzun şarkıyı anlatmaya başlayayım diyorum. Çoğunluğu 2000’ler başında (ikisi hariç) kaydedilmiş bu şarkılar bana göre deneysel özellikler de taşıyor. Vakit kaybetmeden şarkıları dinlemeye başlayalım zira zaten uzun bir yolculuk bizi bekliyor!
Cem Karaca & Edirdahan – ‘Safinaz’ (1978)
70’lerin sonlarına doğru Türkiye’de bir rock opera yapıldı desem ne dersiniz? Üstelik bu, Türkiye’de ilkti ve üzerine de bu ayarda bir çalışma yapılamadı. Cem Karaca’nın Almanya sürgünü öncesinde beraber çalıştığı son grup olan Edirdahan (Edirne’den Ardahan’a) ile birlikte yaptığı bir albüm, döneme damgasını vurmuştu. Cem Karaca ve Edirdahan, çıkardıkları “Safinaz” albümüyle o yılların yozlaşan müziğine tepki niteliğinde bir çalışma yapmış, ayrıca albümün arka kapağında benim de müzikal mottom olarak belirlediğim “Kahrolsun Yoz Müzik” yazan bir duvarın önünde çektirdikleri fotoğrafla tepkilerini göstermişlerdi. Albüme adını veren ‘Safinaz’ parçası, yukarıda da belirttiğim gibi bir rock operasıydı ve apartman görevlisi Kasım’ın kızı Safinaz’ın çocukluğundan büyümesine kadarki serüvenini anlatıyordu. Türkiye’nin o dönemki şartlarına da perspektif bir bakış açısıyla bakan şarkı, 18:09’luk süresiyle uzun şarkı dinleme ihtiyacımızı gideren başarılı parçalardan.
Hayko Cepkin – ‘Bonus’ (2007)
Türkiye’nin en iyi rock albümü hangisidir diye sorulsa, vereceğim ilk cevaplardan birisi kuşkusuz “Tanışma Bitti” olur. Hayko Cepkin bu albümün adını her ne kadar tanışmanın bittiğine işaret ederek vermiş olsa da, o dönem kendisi ve biz dinleyiciler açısından daha yeni başlıyordu. Senfonik ve gotik altyapılı bugün bile dillerden düşmeyen kült şarkılar Cepkin’in bu özel albümünde yer alıyordu. Aslında onu geniş kitlelere tanıtan bir albüm olması açısından da kendi tarihinde çok önemli bir rol oynuyor. Hiç fire vermeyen bu albümün içinde bu yazıya konu olacak bir şarkı da var. Albümün kapanış şarkısı olan yüksek tempolu ancak bir yerden sonra adeta bir terapi hissi veren ‘Bonus’, Hayko Cepkin’in şimdiye kadar yaptığı en uzun şarkı olabilir. O dönem verdiği konserlerde de baştan sona hiç kesintiye uğramadan çalınan şarkı, 10:21’lik süresiyle nasıl başlayıp nasıl bittiğini pek de anlamadığımız şarkılardan.
Zeki Müren – ‘Kahır Mektubu’ (1980)
Listenin gerçekten en uzun şarkısı şu an anlatacağım, Türk müziğinin “sanat güneşi” unvanını sonuna kadar hak eden bir sanatçının şarkısı. Neredeyse yarım saatlik süresiyle bir plağın bir yüzünü komple dolduran bir şarkı ‘Kahır Mektubu’. Zeki Müren’in 1980 yılında çıkardığı aynı ismi taşıyan albümü karanlık ve depresif müzikal altyapısının dışında, dinleyenin çok da kopamadığı şarkılardan. Müren, bu şarkı için sanat dünyasında her zaman ilkleri gerçekleştirdiğini söylerken, Türkiye’nin ilk en uzun şarkısını yaptığı için de mutluluk duyduğunu belirtmektedir. İçindeki yedi şarkıyla beraber destansı bir müzikal değer taşıyan ‘Kahır Mektubu’ listemde üçüncü sıradan yerini alıyor.
Kenan Doğulu – ‘Tutamıyorum Zamanı’ – Akustik (2002)
2000’ler Kenan Doğulu’nun müziğinde değişimlerle başladı. 90’ların o hızlı pop müziği yavaş yavaş yerini daha alternatif bir popa çevirirken Kenan Doğulu da alışık olduğumuz tarzını değiştirmeye başlamış, 2001 yılında çıkardığı “Ex Aşkım” albümüyle milenyuma merhaba demişti. İçinde yer alan iddialı şarkılarla birlikte oldukça büyük ses getiren albüm, en büyük hiti ‘Tutamıyorum Zamanı’ ile müzik piyasasını kasıp kavurmuştu. Öyle ki Müslüm Gürses’in alternatif tarzlara yönelmesinin ardından 2009 yılında “Sandık” albümünde cover’ını yaptığı şarkı kendisinin yorumuyla da başka bir hal almıştı. Normalde şarkı 2001 yılında çıksa da ben akustik versiyonundan bahsedeceğim için 2002 yılındaki “5.5” adlı albümü baz aldım. Çünkü 11:47’lik süresiyle hazırlanan bu yeni akustik versiyon, akustikten ziyade caz dinliyormuş hissini doruklarda yaşatıyordu. ‘Tutamıyorum Zamanı’nın akustik versiyonu; orkestranın uyumu, adeta bir konser performansı gibi hissettiren sound’u ve şarkıdaki caz yürüyüşleriyle, ne zaman sakinleşmeye ihtiyaç duysam ilk tercih ettiğim alternatif parçalardan biri.
mor ve ötesi – ‘Uyan’ (2004)
Şurada anlaşalım: “Dünya Yalan Söylüyor”, Türkiye’nin rock müziğinin başına gelmiş en iyi şeylerden biri! Bunu tartışmaya baştan kapatıyorum ve bilmeyenlerin var olduğunu düşünerek mor ve ötesi’nin bu kült albümünde yer alan gizli ve uzun parçayı burada anlatıyorum. Bugün bile konserlerde büyük bir heyecanla dinlediğimiz ‘Uyan’ aslında 5:06’dan daha uzun bir çalım süresine sahip. Çünkü sabredip devamını bekleyenleri gizli ve bir o kadar da etkileyici bir performans bekliyor. Şarkının bitiminden yaklaşık 9. dakikaya kadar derin bir sessizlik duyduğumuz parçada bu dakikadan itibaren deneysel bir stüdyo çalışması başlıyor. Bunu albümün ‘bis’ performansı gibi düşünebilirsiniz. Ben her rastladığımda böyle hissediyorum. Peki bu performans rastgele bir performans mı? Tabii ki hayır! Grup bizi şaşırtarak albümün sonuna ‘Bir Derdim Var’ın alternatif bir versiyonunu eklemiş. Bunu da son şarkıyla birleştirerek bize adeta bir sürpriz yumurta hazırlamış. 27:26’lık süresiyle bize uzun bir müzik ziyafeti sunan parça listemizin en uzun parçalarından.
Bulutsuzluk Özlemi – ‘Beynim Zonkluyor’ (2004)
Geldik kutsal şarkılarımdan birine. Benim için Bulutsuzluk Özlemi’nin yeri zaten ayrıyken, 1989 yılında yaptıkları öyle bir şarkı var ki ne zaman dinlesem yerin ayağımın altından kaydığını hissediyor, zamanı öylece durduruyorum. ‘Beynim Zonkluyor’, her versiyonuyla kabul ettiğim, dinlemekten hiç sıkılmadığım bir şarkı olsa da grubun 2004 yılında verdiği Bulutsuzluk Senfoni konserindeki versiyonu bana bambaşka bir haz veriyor. Bu yüzden de bu yazıya “Bulutsuzluk Senfoni” albümündeki düzenlemeyi eklemeyi uygun gördüm, zira uzunluk olarak da neredeyse 8 dakikalık bir süreyle bu listenin olmazsa olmazlarından biriydi. Soloları, grubun senfoniyle uyumu, şarkının başladığı modern insanın en büyük motivasyonu olan “üretmeliyim” sözü ve zamanı hiç geçmeyen melodisiyle her zaman favorim olarak kalacak şarkılardan biri ‘Beynim Zonkluyor’.
Gevende – ‘Esinti’ (2011)
1996’dan beri gerçekleşen Roxy Müzik Günleri, 2005 yılında hayatımıza çok özel ve önemli bir grup sokmuştu. 2000 yılından beri müzik yapan Gevende, deneysel ve özgün müziğiyle hayatımızda farklı bir yere sahip. Devinimini her daim sürdüren ve karşımıza daima farklı müziklerle çıkan grup, 2011’de yayınladıkları “Sen Balık Değilsin Ki” albümünde ‘Esinti’ adını verdikleri uzun mu uzun bir parçayı bizle buluşturmuştu. Şarkının içindeki yüksek perdeden çalınan yaylı solosuyla aklıma kazınan parça,Gevende deyince de aklımda çalan ilk şarkılardan. Oldukça karamsar bir tona sahip olan şarkı, 8:10’luk süresiyle nasıl geçtiğini anlamadığımız deneysel ve sağlam işlerden.
Şarkılar uzun olunca, yazı da uzun oluyor. (Sanki uzun yazı yazmayı sevmiyormuş gibi konuştum hehe!) Ancak şarkıları dinlerken eşlik edecek birkaç satır okumanız hoşuma gider diye düşündüm. Giriş yazımda belirttiğim gibi artık müzikler kısalmaya başlasa da neyse ki hala günümüzde uzun şarkılar yapan grup ve sanatçılar var. Ben deneysellik ve yaratıcılık var oldukça uzun çalışmalardan yanayım, tarafımı da böyle belli edeyim.