Grunge tarihinin efsane gruplarından Alice in Chains’in adeta altın çağını yaşadığı o döneme doğru unutulmaz şarkılarıyla birlikte bir yolculuğa çıkıyoruz.
Zeynep SİPAHİ / [email protected]
Saat sabaha karşı 5 civarı, hava hafif hafif aydınlanmaya başlıyor, eve giriyorum, ışıkları yakmadan televizyonun karşısına geçiyor, son bir bira açıyorum kendime ve önce ‘Nutshell’ ardından da ‘Would?”u dinliyorum. Özellikle hafta sonları dışarıya çıkıp da eve döndükten sonra kendi kendime yarattığım bu küçük ritüeli bazen hala o nostalji hissiyle tekrarlıyorum. İşte Alice in Chains böyle bir grup benim için.
Dile kolay kuruldukları günden bu yana tam 35 yıl geçti. Solist ve gitarist Jerry Cantrell ve baterist Sean Kinney tarafından 1987 yılında kurulan Alice in Chains, gruba basçı Mike Starr ve vokalist Layne Staley‘nin dahil olmasıyla son halini almıştı. 90’lı yılların başında, Nirvana, Pearl Jam ve Soundgarden gibi diğer Seattle çıkışlı gruplarla birlikte grunge hareketinin önemli bir parçasını oluşturdular. 90’lı yılların ilk yarısında öyle bir üretim sürecine girdiler ki hala dinlediğimizde tüylerimizi diken diken eden birçok parçaya imza attılar.
1990 yılında “Facelift” adlı ilk albümlerini çıkaran grup, 1992’de 4 şarkılık EP’leri “Sap”ı, ardından aynı yıl “Dirt” albümünü, 1994’te “Jar of Flies” EP’sini ve 1995’te de grubun kendi adını taşıyan albümlerini yayınladılar. Buraya kadar her şey muhteşem gidiyordu ve adeta Alice in Chains altın çağını yaşıyordu. Ne var ki 2002 yılında hayatını kaybeden grubun vokallerinden Layne Staley‘nin madde bağımlılığıyla ilgili yaşadığı sorunlardan ötürü grup 10 yıl sürecek derin bir sessizliğe gömülecekti. Ardından da bildiğiniz üzere gruba Staley yerine William DuVall‘ın katımasıyla yeniden üretim süreçlerine devam ettiler. Ancak hiçbir şey 90’ların ilk yarısında yaşadıkları o altın çağ gibi olmadı.
Bugün Layne Staley yaşasaydı, 55 yaşındaydı. Biz de onun anısına Alice in Chains’in hafızalarımıza kazınan, aradan 30 yıldan fazla geçmiş olsa da hala içimizi titreten şarkılarını yeniden hatırlayarak Staley‘i anmak istedik. İşte grunge akımını sonuna kadar hissettiren, grunge tarihine geçmiş o efsane şarkılar!
Man in the Box
Layne Staley‘nin geniş ses aralığını en iyi duyduğumuz, vokal ve gitarın ağırlıkta olup davul ve basın sakince onlara eşlik ettiği ‘Man in the Box’, Alice in Chains dendiği anda herkesin hep bir ağızdan söylediği ve grubun ilk albümleri “Facelift”te yer alan “the” şarkı!
Would?
Bu şarkıyı dinlerken deyim yerindeyse bilek kesmemek imkansız. Depresif sound’u, grunge ruhunu sonuna kadar iliklerinizde hissettiren ‘Would?’, grubun 1992’de çıkardığı “Dirt” albümünün hit parçalarından sadece biri.
Rooster
“Dirt” öyle bir albümdü ki içinde yer alan her bir şarkı ayrı güzeldi. Bunlardan biri de, grubun gitaristi ve söz yazarlarından Jerry Cantrell’in babasından ilham alarak yazdığı ‘Rooster’. Vietnam Savaşı’nda Rooster lakabı takılan babasının hikayesini anlatan bu parça, meşhur gitar solosuyla aklımızda yer edenlerden.
Down in a Hole
Yine “Dirt” albümünde yer alan şarkılardan biri olan ‘Down in a Hole’, sakin başlangıcı ve güçlü sözleriyle grubun unutulmazlarından bir diğeri. Her ne kadar orijinal halini sizinle burada paylaşsam da MTV Unplugged versiyonunu da mutlaka izleyip dinlemenizi öneririm.
Nutshell
Ve ‘Nutshell’. Bu şarkıyı Layne Staley öyle bir yorumluyor ki bütün hüznü adeta damarlarınızdan içeri zerk ediyor. Melankolinin dibine vurmaya zaman zaman en az benim kadar meraklıysanız, MTV Unplugged’taki bu performansı mutlaka izlemelisiniz.