Hedonutopia yedi yıllık serüveninin son durağı olan “7” albümünü yayınlayarak yepyeni bir dönemin başlangıcını müjdeliyor.
Zeynep SİPAHİ / [email protected]
Yedi yıla yedi albüm sözlerini tuttular ve kendilerine has sound’larıyla 49 şarkıya imza attılar. Alternatif sahnenin en üretken ve istikrarlı gruplarından Hedonutopia‘nın üyeleri Kerem Feyzi ve Fırat Külçek ile bir araya gelip dolu dolu bir sohbet gerçekleştirdik. Son olarak “Ben Gri” dizisinin müziklerine imza atan ikili bundan sonraki süreçte dizi ve film müziklerine ağırlık vereceklerini de açıklayarak bizleri ayrıca heyecanlandırdı. Gelin, bu yedi yıllık serüvende neler yaşadılar onlardan dinleyelim.
Sabırsızlıkla beklediğimiz yeni albümünüz “7” yayınlandı. Nasıl bir hikaye anlatıyor “7”?
Kerem Feyzi: Öncelikle “7”nin yayınlanması ile birlikte kendimize koyduğumuz hedefin gerçekleşmesi güzel bir mutluluk ve tatmin içeriyor. Biraz da kendini inşa sürecinin kabasını almak gibi. “7” diğer albümlerimizde olduğu gibi yedi şarkıdan oluşuyor. Açılış parçası ‘Kür’ ile başlayan yolculuk 7:07 uzunluğundaki ‘Oldu Olanlar’ ile son buluyor. Bu yolculuk bizim o anki hayatlarımızın ve ruh hallerimizin bir yansıması. Zaman içinde dinleyiciden yansıyanlarla da şekillenecek bir hikaye.
Fırat Külçek: Yedi yılda yayınladığımız yedi albümün birlikteliğindeki hikayeye bakmak gerekir. Son albüm de bu hikayenin bir parçasıdır, büyüyüp olgunlaşırken maruz kaldığımız tüm kültürel melodilerin yıllar ve yıllar içerisinde süzgeçlerimizden geçip içten bir şekilde dışa vurulmuş halleridir. Yedi yılda sergilenen 49 şarkımızın ne anlattığına gelirsek; insanın varoluş sancıları, yok olacağının sorgulanması, iyi ve kötüyü bir arada görebilmek, sahiplenme ve def etme gibi gel git ve medcezirliği kanıtlanmış hayatlarımızın en saf haliyle ortaya akıtılması şeklinde yorumlanabilir. Müzik bu sonuçta, edebiyat eseri değil ya da bir hikaye kitabı değil. Ancak okuduğum birçok hikaye kitabından çok daha değerli. Bu bir rekor zaten. Bu albüm kırdığımız rekorun ilanıdır da aynı zamanda.
Albümün çıkış şarkısı ‘Atlantis’ olmuştu. Ancak benim albümde takılıp kaldığım ve üst üste dinlediğim bir şarkı var ki hikayesini sizden dinlemeyi çok isterim. Çünkü adını Galata’daki en sevdiğim sokaklardan birinden alıyor. ‘Kölemen Çıkmazı’nın ardında nasıl bir hikaye var?
Kerem: Fırat’ın bir süre yaşadığı sokaktır Kölemen Çıkmazı, pek çok Hedonutopia şarkısının da ilk ses bulduğu yerdir aynı zamanda. Birini daha yanına alamazsın belki de.
Fırat: Kölemen Çıkmazı’nda bir göz odada yaklaşık üç yıl yaşadım. Yeni öğretmen olmuştum. Hedonutopia sound’u o odalarda oluştu. Kerem haftanın üç-dört günü gelir, çalışırdık. Sonrasında Hakan Orman’lı, Replikas’lı Peyote Nevizade’ye giderdik, okula gider gibi. O sokak muhteşem bir bataklıktı. Asla dibine çekmez, asla kurtulamazsın da bir yandan.
Peki yedi yıl öncesine şöyle bir geri dönsek… Yedi yıla yedi albüm fikriyle yola çıkmıştınız. Bu fikir nasıl çıkmıştı ortaya?
Fırat: Bir müzik grubu 7 yılda 7 albümü biraz zor yapar. Biz de bunun farkında olduğumuzdan, müziğimizin deneyselliği ve kolay yenilir yutulur cinsten olmamasından kelli her albüme yedi şarkının yeterli olacağını hissettik. Kerem’in yorumu çok iyi bu arada; “Her yıl düğün yapmak gibi” diyor. Hakikaten öyle. Yedi iyidir, tektir. Biricik rakamlardan biridir.
“Pandemi bize “Nergist” albümünü hediye etti.”
“7”yi yayınlayarak uzun bir yolculuğun da sonuna gelmiş oldunuz. Bu yedi yıla geri dönüp baktığınızda nasıl değerlendiriyorsunuz? Çünkü pandemi gibi hiç hesapta olmayan, büyük krizlerin de yaşandığı bir dönemden de geçtik.
Kerem: Kesintisiz müzik üretim makinesini oluşturabilmek en önemli hedeflerimizdendi. Pandemi süreci dahil her yıl bir albüm yayınlayabilmek, ruhsal ve fiziksel zorluklarla karşılaşmak ve ne olursa olsun üretmeye devam etmeyi sağlayabilmek geriye baktığımda güzel bir başarı. Bu üretimlerde kendi özgünlüğümüzü korumayı başarıp, daha fazla dinleyiciye ulaşabilmek ve bir noktada anlaşılabilir olmak da cabası.
Fırat: Deneyim ve değişimlerimizi müziğimize dahil etmekten hiç çekinmedik, gocunmadık. Bir dürtü bizi dürtüyor ise bir bildiği vardır bizce. Pandemi dünyada birçok besteci ve müzisyeni yok etmiştir. Yani yok ettiği şeyler düşünülürse bu en önemlisi olmayabilir, fakat konumuz müzik, ona binaen bahsediyorum. Pandemi bize “Nergist” albümünü hediye etmiştir. Ama ne hediye! Herkes gibi biz de yandık kavrulduk pandemide yani. Hele ben baya sert geçirdim o dönemi, hayatım boyunca unutmayacağım. Büyüdüğüm yılların başında gelir pandemi yılı. Aslında yedinci albüm altıncı albüm olacaktı, sekizinci yani olmayacak olan albüm yedinci albüm olacaktı. Araya pandemi girdi. Farklı da oldu bence, istediğimin olmaması ve kaybetmek üzerine büyük bir ders çıkardığım bir yıl oldu. Geriye dönüp baktığımda bunca yıldır ekmeğini yediğimiz bu topraklara olan borcumuz ödenmiştir diye düşünüyorum bu yedi albümle birlikte, bu 49 adet sözlü müzikli Hedonutopia şarkısıyla birlikte, en az 14’ü yapıbozum deneyi içeren 49 şarkıdan bahsediyorum. DokuzSekiz Müzik’in bize olan inancı ve desteğini her zaman dile getirmek niyetindeyim. Biz kendi rekorumuzu kırdık herkese, duyana duymayana, sevene sevmeyene hayırlı uğurlu olsun. Zaman geçtikçe daha iyi farkındalıklarla karşılaşacaklardır.
Peki bu yedi albüm arasından sizin için daha ayrıcalıklı bir yerde duran hangisi ve neden?
Kerem: Benim için yolculuğun başlangıcı olduğundan ilk albümümüz “Ucube Dizayn”ın yeri ayrıdır.
Fırat: Yedi albümün bir bütün resmi oluşturduğunu bildiğimden, şu albümdür diyemiyorum. Mesela ‘Kür’ şarkısını görmezden gelemem, ‘Bi Sen Değil’de öyle, ‘Sarışın Kızıl’, ‘Okyanus’ vs… Yani yedi albümün bütünlüğü tek bir yapıyı oluşturuyor gibi hissettiğimden albümsel olarak bakamıyorum sanırım konuya. Ama tabi ilk albüm çok heyecanlıdır, ilktir, birini seçmek zorunda bırakılsam, ben de ilk albümü seçer miydim bilmiyorum. Üzgünüm bir çocuğumu diğerlerinden biraz daha çok sevmek zorunda olduğumu düşünmüyorum.
“Deneysellikten vazgeçmeyeceğiz.”
Bundan sonrası için planlarınızı çok merak ediyorum. Yine belli bir konsept üstünden mi ilerlemeyi düşünüyorsunuz? Bizleri neler bekliyor?
Kerem: Bundan sonrasını da yine bundan öncesinde olduğu gibi hayallerimiz, hayatlarımız ve iç seslerimiz belirleyecektir. Disney+’da yayınlanan “Ben Gri” dizisinin müziklerini yaptık. Sırada başka bir proje de var. Dizi, film müziği üretimlerinde bulunmak istiyoruz. Sevdiğimiz ve beslendiğimiz bir alan. Deneysellikten vazgeçmeyeceğimizi söyleyebilirim.
Fırat: Ben daha albüm yayınlarız diyordum ama bence bu kadar yeter, düşüncem değişti. Onun yerine single, EP şeklinde daha yavaş bir hızla ilerleriz diye öngörüyorum. Taylan Biraderler ile “Ben Gri” dizisinde çalıştıktan sonra zaten acayip gaza geldik biz. Ben canıgönülden dizi ve film müziği üzerine çalışmak istediğimizi bizzat gördüm. Ayrıca film dünyası beni içine çekiyor, kendimi orada çok çalışkan hissediyorum. Sette olmak da çok keyifli. Bu işin içine daha çok gireceğim hissediyorum.
Şöhret ve ünden ziyade üretimlerinizle belli bir yere gelmek ve kült gruplardan biri haline dönüşmek istediğinizi okumuştum. Sizce yolun şu an neresindesiniz? Ve sizce neler başarılınca kült olunur?
Kerem: Yolun neresinde olduğumuzu yıllar sonra geriye baktığımızda anlayabiliriz bence. Önemli olan yolda olabilmek. Üretimleriniz özgünlüğü koruyarak dinleyiciden yansımaya devam ettikçe kendi yerlerini bulacaktır.
Fırat: İşte içinizden gelenleri ardınıza koymayın şeklinde ilerlersiniz, acaba şarkı tutacak mı gibi saçma sapan neye hizmet ettiği belli olan yaklaşımlardan uzak durursanız, kült olursunuz.
Kült demişken, merak ettim, sizin kült gruplarınız hangileri ve neden?
Kerem: Ambient müziğin temsilcilerinden Brian Eno, Willam Basinski, Abul Mogard etkilemiştir beni. Prodüktörlüğü ve dehası ile Jon Hopkins’e göz atılması gerekir. Radiohead, Sigur Ros, The Cure, Beach House favorilerimdendir. Dahası için Spotify Hedonukarma listemizde kaybolabilirsiniz.
Fırat: Replikas, Nekropsi, Bülent Ortaçgil, Düş Sokağı Sakinleri, BabaZula’nın önceki hali Zen gibi daha çıkar ülkemizden, çıkacaktır da.
İçinizdeki sesleri şarkılara döküyorsunuz, onlar da bize değiyor. Peki şu sıralar iç sesleriniz size neler söylüyor?
Kerem: Her yıl albüm yetiştirme telaşı bittiğinden daha geniş zamanlarda, daha farklı ufuklara bakabiliriz diye düşünüyorum.
Fırat: iç sesim bana zihinsel engelliler müzik öğretmenliğini bırakmam gerektiğini söylüyor, annemle babam ne yaparsam yapayım buna çok karşılar. Sonuçta 80 İhtilali’ni yaşamış ebeveynler onlar, anlıyorum onları. Pandemi de onları haklı çıkardı, zarla şans dönmeyecek biz de zarı değiştiriyoruz.
Yılı bitirmek üzereyiz. Yeni yıl dilekleriniz arasında neler var, onları da duyabilir miyiz?
Kerem: Hayata daha umutla bakabileceğimiz, bol üretimli güzel bir yıl olsun herkese.
Fırat Külçek: Yeni yıl bizlere kutlu olsun ama rica edeceğim biraz hakikaten mutlu olsun. Böyle yeter, yani doğduğumuzdan beri anasını satayım hep dert, hep tasa, hep keder, hep gam.
Bu güzel sohbet için çok teşekkürler. Eklemek istediğiniz herhangi bir şey var mı?
Ülkemizi çok seviyoruz, bunun da bedelini en ağır şekliyle ödüyoruz. Fakat dünyada sesimizi duyuracak işler yapmadan ölmek istemiyoruz. Bugüne kadar bizi desteklemiş herkese saygılarımızı, sevgilerimizi gönderiyoruz. Kendini ortaya koyan fark yaratır bu böyle biline.