Podcast’ın telaffuzuyla ilgili profesyonel tavsiyem “podkast” demeniz çünkü “podkest” derken o e sesi kapalı olmamalı. Onu açacağız diye de bu kez başkalarının “Bu niye böyle ağzını yayarak konuşuyor?” diyerek yargı dağıtma durumları var. Ne yapacağız o zaman? “podkast” diyeceğiz. Zaten İngiliz İngilizcesi’nde doğru telaffuz bu. Bence öyle diyelim. (Dil bilimciler de bana sonuna kadar katılacaktır.) Bu kanayan yaramı sizinle paylaştıktan sonra gelelim dünyadaki epey bir insanla birlikte sevdiğim ecnebi podcastlar’a.
Neslihan Atcan ALTAN
“Reply All”
Arkadaşlar, Alex Goldman ve Emmanuel Dzotsi’nin sunduğu Reply All artık devam etmeyen bir podcast serisi (yeni bitti). Teknolojinin, özellikle de Internet teknolojisinin insan hayatına nasıl dokunduğuyla ilgili gerçek hikayeler etrafında dolaşırken aslında merkezinde her zaman can alıcı, etkileyici, duygusal hikayeler var. Bölüm süreleri ortalama dinleyici için uzun olabilir ama ben ortalama bir orta yaş üstü değilim. 40 dakika birini kendimi veya kendimle ilgili bir şeyi düşünmeden dinleyebiliyorum övünmek gibi olmasın. Neyse… İki bölümden bahsetmek istiyorum. 127. Bölüm “Crime Machine Part 1”, (Tabii Part 2’yi de dinlemelisiniz) New York Polis Teşkilatı’nın polislerinin kendilerini cezalandıran bir sistem kullanmak zorunda oluşlarının şehir halkına ve kendilerine nasıl yansıdığını sorgularken aslında kullanılan sistem CompStat’in başlangıçta suçla savaşmak için Jack Maple isminde inanılmaz ilham verici bir polisin (kendisi zamanında İstanbul’da suç oranını düşürmek için de çalışmış. Oradan pay biçin) fikirleri üzerine geliştirilişi ama asıl hedeften nasıl uzaklaşıldığını anlatıyor. Hikaye olağanüstü.
Diğeri 158. Bölüm The Case of the Missing Hit, -spoiler vermemek için kısa ve gizemli bir açıklama yapacağım- bir gün California’da bir adamın aklına çok eskiden dinlemiş olduğu bir şarkı takılır. Bunu mırıldanmaya başlar ama şarkının adını, sanını hatırlayamaz, hatırlayamadığı gibi etrafındakiler de hatırlamaz ve bu bireyi saplantılı ve hatta deliriyor olmakla suçlarlar. İşte bu bölüm, bu şahsın, o kayıp şarkıyı bulabilmek için neler ama inanamazsınız neler yaptığını, ona bu yolculukta nasıl destek olunduğunu ve yolculuğun sonunda neler olduğunu anlatıyor. 189. bölümüyle 2022’nin Haziran ayında biten Reply All, bence kesinlikle kulak vermeye değer.
“Heavyweight”
Ben bunun dinlemiş olduğum her bölümünde ağladım. Adından da anlaşılacağı üzere epey ağır siklet durumlar var. Jonathan Goldstein tarafından hazırlanıp sunulan bu seride Goldstein insanlara geçmişte yaşadıkları bir anda yapmak istediklerini yapma ya da yaptıklarını değiştirme şansı veriyor. Sadece kısa bir bölümünden bahsedip siz uzun yazı okumuyorsunuz diye diğer bir podcast’a geçeceğim. Heavyweight Short: Cody; 46. bölümden sonra geliyor. Sayısı yok, o yüzden bu şekilde açıkladım. Bu bölümde Cody kendisi daha lisedeyken hayatının çok zor bir döneminde ona hiç farkına varmadan destek olmuş öğretmenini arıyor ve … devamını dinleyin. Ay, daha neler var neler. Gerçekten insanlığa dair içimde gereksiz umutlar yeşerten bir podcast kendisi. Neyime gerekse umut. Bu arada seri hala devam etmekte. En azından ben bu yazıyı yazarken öyleydi. Süre olarak 53 dakikadan 5 dakikaya kadar bölüm var. Ekip, süre konusunda kendilerini fazla kısıtlamamışa benziyor.
“The Jump with Shirley Manson”
Garbage grubunun efsanevi vokali kraliçe Shirley Manson’ın müziğin önemli -bazılarını hiç tanımıyordum- isimleriyle yaptığı röportajvari sohbetler sayesinde hem Manson’ın konuklarına olan inanılmaz ilgi, sevgi ve saygısı, soru sorma becerisinin ve harika İskoç aksanının keyfini çıkardım hem de Patti Smith, Julliette Lewis, Alanis Morissette gibi yine çok sevdiğim isimleri dinleme fırsatı buldum. Siz de bulun diye dedim. Bölüm süreleri 25 dakikanın altında ve kendim müzisyen olmasam da bu sohbetleri son derece anlamlı ve ilham verici bulduğuma göre kim bilir müzisyenler neler düşünür ve hisseder? Ne yazık ki bu podcast serisi de artık devam etmiyor ama olsun 28 bölümlük bu seri “anın” gerisinde kalacak türden değil. (Ne dedim ben şimdi?)
“My Favorite Murder”
“Stay sexy and don’t get murdered!” yani “Seksi kal ve öldürülme!” Bu harika “true crime” podcast serisinin her bölümünün sonunda tekrarlanan sloganından -aynı zamanda podcast’ı hazırlayıp sunan Karen Kilgariff ve Georgia Hardstark’ın kendi hayatlarını anlattıkları kitabın da ismi- anlaşılacağı ya da anlaşılamayacağı üzere konu gerçek suç hikayeleri: cinayetler, sırlar, başka başka suçlar… Aynı temalı diğer podcastlardan farkı hazırlayan ve sunan bireylerin iki komedyen kadın oluşu. 2016’dan beri çılgınlar gibi fan kitlesi olan bu iki zeki ve komik kadından birinin rolü o haftaki davayı anlatmak, diğerininkiyse yorumlamak. “Murderino” denilen fan kitlelerini de arkalarına almış bu dolu dizgin giden iki kadına ayrıca çok bozuluyorum çünkü sadece fanlarına özel mini-minisode adını verdikleri bölümleri üyelik satın almadan dinleyemiyorsunuz. Tamam iyisiniz, hoşsunuz ama aylık 40 dolar ödeyeceğim kadar da yoksunuz. (Daha doğrusu olmayan şey 40 dolar) Zaten diğer bölümlerle cinayete doyuyorsunuz. Mutlaka bir dinleyin derim. Aklınızda olsun genel dinleyiciye ulaşımını açtıkları bölümler bir saat ya da biraz üstü olabiliyor. Ama koskoca seri katillerin hikayelerini de 10 dakikada anlatacak ve yorumlayacak halleri yok.
Yine bitiremedim. “Armchair Expert”, “WTF with Marc Maron”, “The Bitch Bible” ve “Shady Shit”ten bahsedemedim. Onları da buraya yazdığıma göre bir bakarsınız umarım. Sizde neler var? Arada keşiflerinizi paylaşın da bizler de keyifle dinleyelim. Kalın sağlıcakla.