Ana SayfaSinema / TV"White Noise": Korku ve süpermarketler ruhu kemirir

“White Noise”: Korku ve süpermarketler ruhu kemirir

Postmodern Amerikan edebiyatının köşe taşlarından, Don DeLillo’nun 1985 yılında yayınlanan “White Noise”u ilk kez bir sinema uyarlamasıyla karşımızda.

Kaan DENK

En son üç yıl önce “Marriage Story” ile ses getiren, 21. yüzyıl Amerikan bağımsız sinemasının aktif yüzü Noah Baumbach bir kez daha Netflix ile iş birliği yaparak bugüne kadarki en yüksek bütçeli filmine imza atıyor. Bu bütçe DeLillo’nun uyarlanması zor görülen romanı için makul görülebilecek bir gereklilik aslında. “White Noise” (Beyaz Gürültü), 1980’li yıllarda “Tepedeki Kasaba”da Hitler üzerine uzmanlaşmış bir akademisyen olarak hayatını sürdüren Jack Gladney ve ailesine odaklanıyor. Romanın konvansiyonel anlatımın dışına çıkan iç içe geçmiş kalabalık yapısını film formatında görmek en kolay ifadeyle heyecan verici.

Filme alınmasının zorluğu sürekli mevzubahis edilmiş olsa da Baumbach’in uyarlamasını izlediğimizde ortadaki metnin sinema diline ne kadar uygun olduğunu, hatta sinema sanatı içinde kalıplaşmış tropelar ve janrlar aracılığıyla ne kadar rahat anlatabileceğini düşünüyoruz istemsizce. Başka ellerde nasıl bir filme dönüşürdü tahmin etmek güç ancak Baumbach’in, romanın sahip olduğu karmaşa ve patırtıyı hakkını vererek yansıttığını söylemek mümkün. Adam Driver ve Greta Gerwig’in başrolde ebeveynlerine hayat verdiği Gladney ailesi, her bir üyesiyle hikayenin yarattığı dünyanın temelinde yer alan “korku”yu bir yönüyle temsil ediyor. Zaten “White Noise” merkezine bu “korku”yu alarak, her ne kadar 1980’li yıllarda geçse de hem günümüzdeki hem de gelecekteki muhtemel toplumsal ruh halinde karşılık bulabilecek ortak bir damarı yakalıyor. Yine de yarattığı serbest akış tarzının özellikle günümüz iletişim kanallarının üslubuna daha çok benzediğini söylemek lazım. Havadaki zehirli oluşumun hikayede bu kadar önemli bir yer kaplıyor olması da pek tesadüf değil dolayısıyla. Projeyi pandemi dönemindeyken şekillendirip yazmaya başlayan Baumbach aradaki zamansız bağlantının da farkında olmuş olsa gerek.

Tek Endişe, Çoklu Dil

Filmin benimsediğinden bahsettiğim çoklu anlatımının herhangi bir bütünlüğü ya da tutarlılığı dert ettiği söylenemez. “White Noise”u izlerken hissettiğimiz ilk karmaşıklık (ya da gürültü) da bu aksak ritim ve karşıt tonlar oluyor. Ancak izlemeye devam ettikçe burada mevcut olmayan ama alışık olduğumuz “temiz akışa” ihtiyaç duymadığımızı fark edip eğlenebiliyoruz. Örneğin filmin, Don Cheadle’ın canlandırdığı profesör Siskind’in filmlerdeki kaza ve patlama sahnelerindeki şiddet ve o şiddetin gerçekliği üzerine verdiği ders sahnesiyle açılması oldukça işleyen bir tercihe dönüşüyor. Evde çocukların televizyondan gördükleri uçak kazası görüntüleriyle eğlendikleri gibi biz de bu ailenin daha sonra birebir şahit olacakları şiddet görüntüleriyle eğlenebiliyoruz. Bu uğurda kıyamet filmlerinde görebileceğimiz kadrajlar ve renk paletleriyle ezberlenmiş sinematik kodları amacına alet eden Baumbach, tüm bunları gerçekleştirirken meta bir anlatım kullanma niyetini seyircisine sürekli hatırlatıyor. Filmin sahip olduğu ve orijinal eserden ödünç aldığı karanlık mizah anlayışı da bu konudaki en büyük yardımcısı.

white noise

Tüm şamatasına ve koşuşturmacasına rağmen filmin karanlık olmasının sebebiyse tabii ki her şeyin ölüm korkusu ve insan türünün acizliğiyle alakalı olması. Özellikle okul ve ev sahnelerinde izlediğimiz diyaloglar (ve bazen monologlar) ışığında filmin popüler kültür, kapitalizm, sınıf politikası ve gezegen üzerine düşüncelerini öğrenebiliyoruz. Bu “mesajlar” ışığında film, bir şekilde karmaşık yapısının altında ezilmeden romanın temel motifini aktarabilmeyi başarıyor. Film uyarlamasının yetersiz kalabileceğine ilişkin şüpheler bir yana dursun, “White Noise”u izledikten sonra araç olarak sinema ya da kurgu sanatı kullanılmadan sadece metnin içindeki Hitler-Elvis ya da yaşam-süpermarketler eşleşmeleri bile nasıl bu kadar işlevsel aktarılabilirdi emin değilim. Baumbach’in kariyeri içerisinde her zaman farklı bir noktada anılacağından emin olabileceğimiz “White Noise” bugünün ruhuna oldukça uygun kompleks bir eğlence sunuyor.

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR