Pandemi etkisi altında geçirdiğimiz iki yılın ardından bu sene tamamen fiziksel olarak gerçekleşecek 2023 Sundance Film Festivali bugün başlıyor. Uluslararası sinema dünyası için yılın ilk büyük film festivali olması açısından önem taşıyan Sundance bu sene de dünyanın dört bir köşesinden birbirinden heyecan verici bağımsız filmleri ağırlıyor.
Malum pandemi şartları sebebiyle son iki yıldır (biri tamamen, diğeri kısmen) sanal ortamda gerçekleşmek zorunda kalan Sundance Film Festivali eski formuyla sinemaseverlerin huzuruna dönüyor. Her ne kadar söz konusu dış etkenler bu iki yılda festivalin şanına zeval getirmemiş olsa da fiziksel katılımlı organizasyonu da özlenmişti. Sanal olarak gerçekleşen dünya prömiyerleriyle de geçtiğimiz yıllarda sezon boyunca adını andığımız birçok filmi sinema izleyicisiyle buluşturmuştu. Festivalin beklenmedik cevherler çıkarma geleneğini bu sene de sürdürebileceğine şüphemiz zaten yok. Biz de bu sebeple 2023 Sundance Film Festivali programından dikkat çeken ve en merak ettiğimiz filmleri sizler için seçtik.
“Infinity Pool” (yön. Brandon Cronenberg)
Kanadalı usta yönetmen David Cronenberg’ün, 2020 yapımı “Possessor” filmiyle dikkatleri üzerine çeken yönetmen oğlu Brandon Cronenberg yeni filmini Sundance’da açıyor. Yönetmenin bilim-kurgu ve korku türlerinde olacak yeni filmi “Infinity Pool” ilk bakışta estetiği ve oyuncu kadrosuyla göze çarpıyor. Alexander Skarsgård, Mia Goth ve Cleopatra Coleman’ın başrollerini paylaştığı film Cronenberg isminin ününe yaraşır bir tasarım vadediyor.
“Eileen” (yön. William Oldroyd)
Modern edebiyatın sevilen yazarlarından Ottessa Moshfegh’in 2015 yılında yayınlanan Hemingway ödüllü ilk romanı “Eileen” ilk film uyarlamasına kavuşuyor. Hem de 2016 yapımı ilk filmi “Lady Macbeth” ile oyuncusu Florence Pugh’yu uluslararası bir yıldıza dönüştüren William Oldroyd’un yönetmenliğiyle. Yönetmenin ilk filminde elde ettiği başarının devamında neler yapacağını merak eden sinemaseverler için halihazırda yılın en beklenen filmlerinden biri olan “Eileen”in başrollerinde Thomasin McKenzie ve Anne Hathaway yer alıyor.
“Passages” (yön. Ira Sachs)
Amerikan bağımsız sinemasının son yıllardaki en beğenilen filmlerine imza atan yönetmen Ira Sachs de yeni filmiyle Sundance seyircisinin huzuruna çıkacak. Franz Rogowski, Ben Whishaw ve Adèle Exarchopoulos gibi üç yıldız ismi başrollerinde buluşturan “Passages” festivalin en ilgi çekici filmlerinden biri. Uzun yıllardır süren bir ilişkinin ihanetle sarsılması üzerine hikayesini kuran filmin alacağı yorumlar şimdiden merak konusu.
Sometimes I Think About Dying (yön. Rachel Lambert)
2016 yapımı ilk uzun metraj yönetmenlik tecrübesi “In the Radiant City” ile adını duyuran Amerikalı yönetmen Rachel Lambert ikinci projesiyle perdelere dönüyor. “Sometimes I Think About Dying” gerçekten de isminin dile getirdiği gibi ölümü düşünmekten zevk alan bir karakterin hikayesini anlatacak. Bunun durgun hayatına heyecan kattığını düşünen Fran’i filmde “Star Wars” evreninin Rey’i olarak tanıdığımız Daisy Ridley canlandıracak.
Polite Society (yön. Nida Manzoor)
Channel 4 orijinal dizisi “We Are Lady Parts”ın yaratıcısı İngiliz yazar-yönetmen Nida Manzoor ilk sinema filmiyle Sundance’da prömiyer yapacak. Manzoor’un yine kendisinin yazıp yönettiği “Polite Society” aksiyon öğelerini de bolca kullanan bir komedi filmi. Özellikle yazarlığında yakaladığı komedi ritmiyle tanınan ve övgü alan genç yönetmenin sinema dünyasındaki ilk macerası da benzer bir şekilde sonuçlanacağa benziyor. Film, dünyaca tanınmış bir dublör olmak isteyen Ria’nın, hayallerinden vazgeçip zengin bir aileye gelin gitmeye karar veren ablasını kurtarma hikayesini konu ediniyor.
Öne çıkan bu filmlerin dışında yine dikkatlerimizi çeken ve gözümüzü üzerlerinden ayırmamak için bir kenara not etmek isteyebileceğiniz birkaç filmi daha analım. Nicole Holofcener’i yine başrol oyuncusu Julia Louis-Dreyfus ile bir araya getiren “You Hurt My Feelings”; Meksika güreşçisi rolünde Gael García Bernal‘i izleyeceğimiz “Cassandro”; “Thoroughbreds” ile adını duyuran Cory Finley‘nin yeni filmi “Landscape with Invisible Hand” ve “Sing Street” ile gönülleri çalan John Carney’nin dönüş filmi “Flora and Son” festival programının içinde en çok ilgi çeken diğer yapımlar. Festival sonrasında hangi filmlerin yolculuğu daha uzun sürecek ve senenin sonuna dek konuşur olacağız şimdiden merak ediyoruz.