Başarılı sanatçıların çocukları söz konusu olduğunda kalan mirasın ağır gelen tarafının genetik yatkınlık mı yoksa fırsatlar dünyasından altın bir kepçe mi olduğu sıkça tartışılır. Özellikle son ayların popüler kültür lugatına girmiş “nepo bebek” terimi de bu konuyu gündeme getirmişken yalnızca anne-babalarından kalan şöhretle yetinmeyip yeteneklerini gösterebilmiş ailecek müzisyenleri analım istedik.
Miley Cyrus’tan Ziggy Marley’e, Enrique Iglesias’tan Natalie Cole’a bugün büyük hayran kitleleri edinmiş birçok başarılı müzisyen, bu duyguya çocukluklarından beri evlerinden aşinalardı. Dünyaca ünlü anne-babaları onlar hayata gelmeden arkalarında dolu dolu bir müzik kariyeri bırakmış bu müzisyenler için aynı alanda ilerlemek bir yandan tanıdıklık hissiyle kolaylıkları olan, bir yandan da aynı başarıyı elde edebilme ihtimalinin zorluklarını taşıyan bir yol. Bir şekilde bunun üstesinden gelip (belki avantajlarını da kullanarak) bugün her biri kendi kariyerlerini inşa edebilmiş ailecek müzisyenlere bir bakalım.
Norah Jones – Ravi Shankar
Grammy ödüllü Amerikalı besteci piyanist ve şarkıcı Norah Jones kendini ebeveynlerinden bağımsız şekilde ispatlamış ünlü aile sanatçılarına en güzel örneklerden biri. Geleneksel Hint müziğinin uluslararası müzik camiasında adını en çok duyurabilmiş ustalarından büyük sitar virtüözü Ravi Shankar‘ın kızı olmasının kariyerinin başlamasında pek de etken olduğu söylenemez. Henüz 5 yaşındayken çalmaya başladığı piyanoyla müziğe başlayan Jones, 7 yaşındayken anne-babasının boşanmasıyla birlikte Shankar ile olabildiğinden çok daha az vakit geçirebilmeye başlamış zaten. Daha ilk stüdyo albümü “Come Away with Me” ile 5 Grammy ödülü birden alan Jones 2000’li yıllara damgasını vurmuştu. Norah Jones‘un, 2012 yılında kaybettiğimiz usta müzisyen Ravi Shankar’ın ardından onun Batı müziği bestelerinden birisi olan ‘I Am Missing You’yu yorumladığı ev performansını da buraya ekleyelim.
Nancy Sinatra – Frank Sinatra
Popüler müzik tarihinin ilk büyük pop yıldızlarından Frank Sinatra’nın kızı olmak kuşkusuz ki kimsenin hayatında elde edemeyeceği fırsatlara sahip olmayı da beraberinde getirir. Ancak benzeri örnekleri de düşündüğümüzde ilk kendi işlerini yayınladıktan sonra akrabalık bağlarıyla adından söz ettirip müzik tarihinden silinmiş yüzlerce isim sayılınabilecekken Nancy Sinatra bir döneme damgasını vurup adını pop müzik şarkıcıları arasında epey kıdemli bir yere yazdırabilmişti. 1960’lı yılların Amerikan pop sahnesinin tam ihtiyacı olan kan olarak sahnelere çıkan Nancy Sinatra üst üste seslendirdiği hit şarkılarla ortalığı deyim yerindeyse altüst etmişti. ‘These Boots Are Made for Walkin’’ ve ‘Bang Bang (My Baby Shot Me Down)’ gibi unutulmaz şarkıların en unutulmaz yorumlarını seslendiren şarkıcı babasının ünü altında ezilmeden kayda değer bir kariyer inşa edebilmişti.
Sean Lennon – John Lennon/Yoko Ono
20. yüzyılın popüler kültür tarihinin en ikonik çiftinin çocuğu olmak muhtemelen listedeki bir çok isimden daha büyük bir sorumluluk getiriyor olsa gerek. Sean Lennon babasının bir önceki eşinden sahip olduğu abisi Julian Lennon’ın aksi bir örnek olarak soyadının getirdiklerinden mümkün oldukça uzakta kalıp bir müzik kariyeri inşa etti kendisine. Annesi Yoko Ono ve babası John Lennon’ın tüm müzikal kabiliyetlerine sahip olduğu aşikar olan sanatçının en çok miras aldığı genlerin ise ebeveynlerinin avangartlığı olduğunu söyleyebiliriz belki de. Yıllar boyunca birçok müzik projesine başlayan ve bunların birkaçını hala sürdürmekte olan yetenekli müzisyenin bazı konularda anne-babasına taş çıkaracak kadar başarılı olduğu da iddia edilebilir belki. Uzun yıllardır birlikte olduğu müzisyen ve model sevgilisi Charlotte Kemp Muhl ile birlikte kurdukları The Ghost of A Saber Tooth Tiger da bu başarıların en güzel örneklerinden biri.
Charlotte Gainsbourg – Serge Gainsbourg/Jane Birkin
Sean Lennon’ınkine benzer bir anne-baba kaderi Charlotte Gainsbourg için de geçerli. Ağırlıkla oyunculuk kariyeriyle gündemimize gelen çok yönlü sanatçı doğduğu andan itibaren Fransız popunun en büyük ikonu Serge Gainsbourg ve dünya yıldızı oyuncu annesi Jane Birkin ile aynı evde spot ışıklarını yakından tanımıştı. Sansasyonlarıyla meşhur babasının bestelerinden oluşan ilk albümü “Charlotte for Ever”ı çıkardığında henüz 15 yaşında olan sanatçı, yine medyayı oldukça meşgul edecek teklisi ‘Lemon Incest’ ile ses getirmişti. Ancak sonrasında babasının iş birliği altından çıkıp kendi müziğini yapmaya başlayan Charlotte Gainsbourg çoğunlukla oyunculuk kariyeriyle karşımıza çıksa da müzik üretmeye devam ediyor.
Liza Minnelli – Judy Garland
Bir sanatçı kendisini, Hollywood tarihinin en sevilen yıldızlarından Judy Garland ile usta yönetmen Vincente Minnelli‘nin kızı olarak anılmaktan ne kadar kurtarabilirse Liza Minnelli daha da fazlasıyla ismini büyüttü. Grammy, Oscar, Tony, Emmy… Faaliyet gösterdiği alanlarda layık görülmediği büyük bir ödül bırakmayan Minnelli böyle büyük saygı ve üne sahip bir anne-babadan doğup en büyük kariyeri yapabilmiş isimlerin belki de başında geliyor. Mükemmel vokal yeteneğinin yanı sıra oyunculuğunun da ne kadar güçlü olduğunu ispatladıktan sonra anaakım sinema içindeki en unutulmaz performansları gösterebilmiş bir müzikal efsanesine dönüşmüştü. Bunu anlamak için sadece En İyi Kadın Oyuncu Oscar’ını kazandığı “Cabaret” performansına bakmak bile yeterli.
Ülkemizde de popüler müzik tarihine mal olmuş ailecek müzisyenler örneklerine rastlamak mümkün. Bunlardan belki de en ön plana çıkanı Doğulu Ailesi olabilir. Türkçe pop müzik tarihinin en önemli isimlerinden erken yaşta kaybettiğimiz multi-enstrümantalist ve besteci Yurdaer Doğulu’nun iki oğlu da soyadlarını sahnelerde sürdürmeye devam etti. Türkçe pop müziğe en çok katkı yapan isimler arasında sayılabilecek üretken kardeşler Ozan Doğulu ve Kenan Doğulu babalarından aldıkları mirası yıllardır başarıyla ilerletmeye devam ediyorlar.