Uluslararası gösterime çıkmış bir filmin, orijinal dilinin dışında bir anadile sahip ülkelerde sinema salonlarına girmesi için genellikle yeni bir isme ihtiyacı olur ve doğal olarak yıllardır birçok ülkede film adları olduğundan oldukça farklı hallere bürünür. Biz de ülkemiz sinema salonlarına uğramış en enteresan film adı çevirilerinden bazılarını derledik.
Film adlarının çevirileri her zaman saf bir “çeviri” olmaz. Bunun tabii ki birçok farklı sebebi var. Bazı orijinal film adları, kendi dillerinde ve kültürlerinde özel yan anlamlara sahip olduğundan birden çok şeye referans ediyor olabilir. Takdir edersiniz ki çeviride bunların birçoğunun kaybolması hiç de şaşırtıcı değil. Mesela, şu an bir nevi adını geçirmiş gibi olduğumuzdan, bu konu başlığı altında genellikle örnek olarak adı geçen “Lost in Translation”ın “Bir Konuşabilse” çevirisini de analım. Anlamını ya da etkileyiciliğini çeviride kaybetmek anlamında kullanılan İngilizce deyimin kullanıldığı filmin orijinal adının Türkçe çevirisi bizde çoğunlukla “yanlış çeviri” denilen örneklerde anılır. Ancak dilimizde tam olarak karşılayan bir deyim olmadığından ve “Çeviride Kayıp” (ya da muhtemel benzeri varyasyonları) gibi doğrudan bir çevirinin filmi yeterince yansıtmayacağı gerçeği de düşünülünce filmin Türkiye dağıtımcısının farklı bir isim araması gayet anlaşılabilir.
Tabii ki bu “farklı” çevirilerde tek sebep dil uyuşmazlıkları değil. Bazen bir filmin orijinal adının, gösterime gireceği bölgede yeterince ilgi çekmeyeceği düşünülebilir, ki bu en öne çıkan faktörlerden biri. Biraz da bu sebeple, özellikle orijinal adında bir özel isim geçiyorsa ya da tamamen vizyona gireceği coğrafyada karşılığı olmayan bir isimse dağıtımcılar sıfırdan yeni bir isim bulma yoluna giderler. Bu sebeple dönüp baktığımızda birçok yabancı filmin Türkçe isimlerinde benzer kelimelerin defalarca tekrarlandığını görebiliriz. Eğer söz konusu olan duygusal yoğunluğu yüksek bir dramaysa “Sevginin/Aşkın Gücü” isimlerine ya da gerilimi yüksek bir casus filmiyse “Köstebek” ismine sık sık rastlamak mümkün örneğin.
for some *ridiculous* reason the french love to translate movie titles from english to… english
here’s a thread with my all-time favorites, starting with “the hangover”
…i mean VERY BAD TRIP pic.twitter.com/YoPzIb0pq1
— juan (@juanbuis) 8 Mart 2023
Geçtiğimiz haftalarda, dijital şirketler için kullanıcı deneyimi yazarlığı ve içerik tasarımcılığı yapan Juan Buis, Twitter hesabı üzerinden Fransa’da vizyona giren yabancı filmlerin aldığı yeni isimleri bir zincir halinde paylaşmıştı. Tüm kullanıcıların yoğun ilgi gösterdiği konu hızlıca yüksek etkileşim aldı. Fransız film dağıtım şirketlerinin, orijinal adı halihazırda İngilizce dilinde olan filmlerin adlarını yine İngilizce kelimelerle değiştirmesi ve çoğunlukla “seks satar” politikasını göz önünde bulundurarak imalı isimler koyması dikkat çekmişti. Yani biz her ne kadar bazı filmlerin Türkçe adlarının gösterdiği farklılıklardan bahsedip dursak da konu epey evrensel. Yine de gelin farklı sebeplerle dikkat çeken resmi Türkçe isimlere sahip olmuş film adı çevirilerine göz atalım.
“La boum” – “Patlarsam Yanarsın”
Açıkçası yukarıda saydığımız tüm sebepler göz önünde bulundurulduğunda bunun kötü bir çeviri olduğunu söylemek ne kadar mümkün emin değiliz… O dönem henüz 14 yaşında olan Sophie Marceau’yu dünya çapında tanınan bir film yıldızı haline getiren 1980 yapımı “La boum” ergenlik dönemi ilişkilerine odaklanan bir gençlik komedisiydi. Fransızcada, “küçük arkadaş çevresi içinde yapılan ufak parti” ve (tahmin edilebileceği gibi) “orgazm” anlamlarında kullanılan “La boum” için Türkiye dağıtımcıları kelimenin doğrudan karşılığını da çıkış noktası olarak kullanıp filme “Patlarsam Yanarsın” ismini vermişti. İlgi çekicilik konusunda amaçlarına ulaşmadığını kimse söyleyemez muhtemelen! Resmi İngilizce adı olarak “The Party” ismi tercih edilen filmin, uluslararası bir başarı sağladıktan sonra gelen devam filmi de bizde yine “Patlarsam Yanarsın 2” ismiyle gösterime girmişti.
“Shanghai Surprise” – “Şangay Bonita”
Film adı çevirilerinde en önemli hususun seyircinin ilgisini çekme olduğunu belirtmiştik. Ancak bu konuda sınırları en çok zorlayan örneklerden biri muhtemelen Madonna ve Sean Penn’in başrollerinde yer aldığı 1986 yapımı “Shanghai Surprise” olabilir. Madonna’nın, filmle aynı yıl yayınlanan (ve bunun dışında filmle hiçbir alakası olmayan) hit şarkısı “La Isla Bonita”nın Türkiye dağıtımcıları üzerindeki etkisini görmek mümkün. Posterde Madonna’nın isminin, filmin adından daha büyük fontlarla yazılmasından da anlaşılabileceği üzere seyircinin filme göstereceği ilginin kaynağının daha çok Madonna olacağı öngörülmüş.
Tekrarlanan film adı çevirileri: Köstebekler ve Sevginin Güçleri
Yukarıda da bahsettiğimiz tekrara düşen isimler de bu konudaki en ilgi çekici örnekleri oluşturuyor. Bazı durumlarda karşılaşılan çeviri çaresizliğinden, bazense sanıyoruz tamamen üşengeçlikten kaynaklanan bu isimleri defalarca görmüş olmalısınız. Ülkemizde de çok sevilen 90’lar klasiği “Léon: The Professional” ülkemizde “Sevginin Gücü” adıyla gösterilmişti. “Aşkın Gücü” ismiyle vizyona giren Robin Williams filmi “What Dreams May Come” da benzer bir kaderi paylaşmıştı. Konusunda casusluk geçen bir film içinse aşağı yukarı isim önerilerimiz hep aynı olmuştu: “Köstebek”.
Yazıyı bitirmeden önce bu konuda adları sıkça anılan birkaç örnekten de bahsedelim… Stanley Kubrick’in son filmi “Eyes Wide Shut”ın isminin sahip olduğu ima, “Gözleri Faltaşı Gibi Kapalı” tarzında olası bir çevirisi kulağa hoş gelmeyeceğinden doğal olarak “Gözleri Tamamen Kapalı” adıyla kullanılmıştı. 2000’li yılların en özgün klasiklerinden “Eternal Sunshine of the Spotless Mind”ın en az kendisi kadar meşhur Türkçe adı “Sil Baştan” da çokça konuşulur. Bu konuda, kelime kelime bir çeviri daha iyi bir tercih mi olurdu açıkçası emin değiliz. Örneğin, filmin başka dillerdeki örneklerine bakarsak Almanya’da “Beni Unutma”, Litvanya’da “Duyguların Gücü” ya da Finlandiya’da “Kusursuz Zihin” isimleriyle gösterildiklerini de görebiliriz. Doğrudan bir çeviri yapılmaması halinde “Sil Baştan”ın hiç de fena bir film adı çevirisi olmadığını söylemek gerek.