42. İstanbul Film Festivali başlarken biz de geriye dönüp festivalin tarihinde Uluslararası Yarışma kategorisinde büyük ödülün sahibi olmuş Altın Laleli filmlere bir göz atalım dedik.
Ülkemizin en köklü uluslararası film festivallerinden İstanbul Film Festivali, 1982’den bu yana İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından düzenlenmekte. Bu sene 42. kez sinemaseverlere baharı müjdeleyen festival, 1984 yılından günümüze yarışma bölümlerindeki meşhur ödül heykelciği Altın Lale’yi dağıtmaya devam ediyor. Sadece ödüle sahip olmuş 40’a yakın filme dönüp baktığımızda bile festivalin her sene ne kadar çeşitli bir program sunduğunu görmek mümkün olabiliyor. Dünyanın neredeyse her bölgesinden, onlarca farklı türde filmin kazananı olduğu Altın Lale ülkemizde verilen en değerli sinema ödüllerinden de birisi. Gelin bu heykelcikleri kazanmış filmler içinden birkaçına yakından bakalım.
“1984” – Michael Radford
Festival tarihinin ilk senesinde ödülün sahibi, George Orwell’in klasik romanından sinemaya uyarlanan “1984” olmuştu. “Il Postino: The Postman” ve “The Merchant of Venice” gibi filmleriyle tanıdığımız Michael Radford’ın yönettiği epik uyarlama, başrollerinde yer alan John Hurt ve Richard Burton’ın performanslarıyla ilgi çekiyordu. İlk Altın Laleli film olarak festival tarihimize geçen “1984” aynı zamanda efsane aktör Burton’ın da son sinema filmi olma özelliği taşıyordu.
“Mavi Sürgün” – Erden Kıral
Uluslararası Yarışma bölümünde Altın Lale’nin sahibi olan ilk yerli yapım ise Erden Kıral’ın “Mavi Sürgün” filmi olmuştu. Dağıtılmaya başlandığından itibaren 10. ödülde ilk kez Türkiye’den bir filmin kazandığı 13. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde jüri başkanlığını Amerikalı usta yönetmen Arthur Penn yapıyordu. Halikarnas Balıkçısı adıyla tanınan Cevat Şakir Kabaağaçlı’nın aynı adlı otobiyografik romanından uyarlanan “Mavi Sürgün”, sinemamızın en önemli yönetmenlerinden Erden Kıral’ın kariyerinde de önemli bir yere sahipti.
“Mayıs Sıkıntısı” – Nuri Bilge Ceylan
Altın Lale tarihinin uluslararası kategoride kazanan üç yerli yapımından ikincisiyse sinema tarihimiz açısından da çok önemli bir filme denk geliyordu. Sinema tarihimizin en önemli başarılarına imza atmış Nuri Bilge Ceylan’ın henüz yolun başında olmasına rağmen olgunlukla altından kalktığı ve adını iyiden iyiye duyurduğu üçüncü filmi “Mayıs Sıkıntısı”, yönetmenine yeni milenyumun ilk Altın Lale’sini kazandırmıştı. Ceylan’ın kariyerindeki en önemli işlerinden birisi olan film, Çanakkale’deki köyüne dönüp kendi anne ve babasını oynatacağı bir film çekmek isteyen Muzaffer’in yarı kurgusal hikayesini anlatıyordu.
“Reprise” – Joachim Trier
Günümüzün en heyecan verici yönetmenlerinden Norveçli Joachim Trier’nin ilk uzun metrajlı sinema filmi “Reprise” da festivalde yer almış en özel Altın Laleli filmlerden biri. Yönetmenin, arkadaşı Eskil Vogt ile birlikte kaleme aldığı Oslo Üçlemesi’nin ilk halkası olan film yazar olma aşkıyla yanım tutuşan iki en yakın arkadaşın hikayesini anlatıyordu. Ayrıca başrollerindeki Anders Danielsen Lie ve Espen Klouman Høiner’i de dünya sinemasına kazandırmıştı.
“Vortex” – Gaspar Noé
Gelelim en yakın tarihli kazanana… Geçtiğimiz sene düzenlenen 41. İstanbul Film Festivali’nin uluslararası yarışmasında Altın Lale’nin kazananı, yılın hit filmlerinden “Vortex” olmuştu. Festival izleyicisinin çok sevdiği ve her yeni filmi geldiğinde yoğun ilgi gösterdiği Fransız yönetmen Gaspar Noé’nin son filmi artık fiziksel ve zihinsel sağlıkları kötü durumda olan yaşlı bir çiftin hikayesini biçimsel denemelerle anlatıyordu. Başrollerindeyse iki yaşayan efsane; Françoise Lebrun ve Dario Argento yer alıyordu.