Ana SayfaMüzikErkin Koray, Erkin Baba artık kralların arasında

Erkin Koray, Erkin Baba artık kralların arasında

Türkiye’nin 70 yıla yakın süren rock macerasının en başrollerinden Erkin Koray’ı kaybetmenin üzüntüsü bir yana, onun gibi bir efsaneye tanıklık etmek bizim en büyük tesellilerimizden…

Batıkan BAKSI / [email protected]

“Baba” olmak hep arabesk müzik yapanlara bahşedilmiş bir unvan gibi anılır. Müslüm Baba vardır, Ferdi Baba ve Orhan Baba… Türkiye’de “baba” lakabını gerçek anlamda hak eden insanlardan birisi de hiç şüphesiz Erkin Koray’dı. Türkiye’nin neredeyse 70 senelik rock tarihinin ilk yıllarından itibaren rock müziğin ateşini gençliğin içine düşüren Erkin Baba, ne yazık ki dün akşam aramızdan ayrıldı. Hastanede olduğunu ilk öğrendiğimden itibaren malum son ile karşılaşacağımız fikrini hep ötelesem de kara haber çok uzaklardan tez geldi. Temmuz ayının başında Özkan Uğur’un aramızdan ayrılışını henüz kabullenememişken, bu ölüm hemen ardından gelen paylaşımlardan gördüğüm kadarıyla Türkiye’nin müzik camiasını da derinden etkiledi.

Erkin Koray denildiği vakit aklımda beliren ilk şarkı, çoğunluğun aksine ‘Krallar’. Sert mi sert gitar tonlarıyla başlayıp, hard rock’ın asiliğini her notasında taşıyan şarkıyı ne zaman duysam, gözümün önüne 1974 yılında TRT’de yayınlanan performans videosu yansıyor. Erkin Baba’nın elinde 1961 model ikonik Gibson gitarı; arkada kendisine has davul çalış tarzıyla Ayzer Danga, bas gitarda ise Rauf Ülgün var. Ne kadro ama! Ve şimdi Erkin Baba, gökyüzünde oturmuş o kralların arasında, hepimize yıldırımların ardından bakıveriyor. Onun da diğer gidenler gibi yeri hiç dolmayacak ama belki anlattıklarımızla onun anısını da biz hep yaşatacağız. Lafları toparlamak zor olsa da dilim döndüğünce hayatını kısa bir özet geçmek istiyorum şimdi.

 

“Uzayda bir elektrik hasıl oldu…”

Bu söz benim Dergy’de yazdığım ilk yazının giriş cümlesiydi. Erkin Koray’ın yaptığı müziği anlatışının akıllarda en çok kalmış cümlesi. Piyano öğretmeni olan annesi Vecihe Koray’dan aldığı piyano eğitiminin ardından gitar çalmaya başlayan Koray, İstanbul Alman Lisesi’nde okurken kurduğu “Erkin Koray ve Ritimcileri” grubuyla dönemin popüler rock’n roll şarkılarını yorumlamaya başlamıştı. 1960’lara kadar amatör müzik yapan Erkin Koray, 1962 yılında ilk 45’liği olan ve The Rolling Stones’un meşhur şarkısı ‘Paint It Black’ ile benzerliği olduğu söylenen Bir Eylül Akşamının da yer aldığı plağını kaydetmiş ancak 45’liğin çıkması 1966 yılını bulmuştu. Askerliğini Ankara Hava Kuvvetleri Caz Orkestrası’nda yapan Koray, askerden dönünce Almanya’ya gidip orada müzikal çalışmalarına tam gaz devam etmişti. Zaten Türkiye’de beat kuşağının bayraktarlığını yapacağı dönem de tam bu zamana denk geliyordu. Yaptığı şarkılar genel olarak dönemin rock ve hard rock’ından esintiler taşıyor olsa da araya “Türkçe sözlü hafif batı müziği” tarzında şarkılar da sıkıştırıyordu. Erkin Koray, 1960’larda yaptığı müziği Derya Bengi’nin “Uzayda Bir Elektrik Hasıl Oldu: 1960’larda Müzikli Türkiye” kitabında “O devirlerin bir elektriği vardı. O devirlerde herhalde uzayda bir elektrik hasıl oldu, bütün dünyayı kapladı, biz de büyük bir şans eseri o elektriğe denk geldik.” sözleriyle anlatıyordu.

John Lennon ile oturulan o meşhur masa…

Herkes Erkin Koray’ın John Lennon ve Yoko Ono ile birlikte bir masada çekildiği fotoğrafı hatırlar. Hatta belli zamanlarda bu fotoğraf meydana çıkar ve sosyal medyada etkileşim çılgınlığına uğrar. “Peki o fotoğraf nasıl çekilmişti?” diye soracak olursanız hikayesi de en az fotoğraf kadar keyifli. John Lennon’ın 1970 yılında çektiği “Fly” adlı filmin Cannes Film Festivali’nde gösterileceğini duyunca gazeteci Arda Uskan ve Erkin Koray, festivalin yolunu tutar. Amaçları hem kendisiyle tanışmak hem de röportaj yapmaktır. Film gösterilmeye başlar ve çoğu kişi filmin yarısında salonu terk eder ama Koray ile Uskan filmin sonuna kadar kalır. Filmin ardından tanışmak için sabırsızlanan ikili John Lennon’ın moral bozukluğundan dolayı çok çekinir ancak Erkin Baba, cesaretini toplayarak Lennon’ın yanına gider ve kendisine bir şeyler söyler. (Erkin Koray, o sırada neler konuşulduğunu Lennon’a olan saygısından dolayı kimseye söylemediğini de belirtiyor.) Bu  konuşmanın üzerine kimsenin randevu teklifini kabul etmeyen John Lennon’un ilgisini çekmeyi başaran Erkin Koray ve Arda Uskan, ertesi gün için davet edilir ve o meşhur fotoğraf ortaya çıkar.

vVKOqyPZ7kPAUZO8 637247927944056994

Yıldızlarla dolu toplulukların önderi Erkin Baba!

Erkin Koray’ın yaptığı şarkıları hep konuşuruz ancak bu şarkıların yapım aşamasında Erkin Koray’ın oluşturduğu harika ekipler de görev almıştı. Türkiye’nin rock ve pop müziğine damgasını vuran isimler 70’lerde ve 80’lerde Erkin Koray’ın şarkılarında enstrümanlarını da konuşturmuştu. Taner Öngür, Harun Kolçak, Aydın Cakus, Nur Yenal, Özkan Uğur, Ayzer Danga, Rauf Ülgün, Akay Temiz, Ahmet Güvenç, Orhan Ünal ve daha sayamadığım birçok isim Erkin Koray’ın tarihe geçmiş şarkılarının arkasında yer almıştı.

Elektro bağlamanın da babasıydı…

Ünü genellikle Ankara türküleriyle yayılmış elektro bağlama da aslında Erkin Koray’ın el attığı icatlardan biriydi. Erkin Koray’ın 1960’ların ikinci yarısında Orhan Gencebay ile birlikte günlerce eve kapanıp müzikal çalışmalar yaptığını biliyoruz. İşte bu müzikal çalışmalar sırasında Erkin Koray’ın gitar manyetiklerinin Orhan Gencebay’ın bağlamasına monte edilmesiyle ortaya çıkan primitif elektro bağlama, hem onun hem de Gencebay başta olmak üzere birçok tarzdan müzisyenin şarkılarında yer alan vazgeçilmez enstrümanlardan biri oldu. Ancak bu konu hâlâ bazı kaynaklar tarafından “elektro bağlamanın mucidi kesin olarak bilinememektedir” olarak da anılıyor. Bunu da not düşmek gerekir.

Babanın rotası doğuya kayıyor…

1975’e kadar yaptığı birçok kült eserin ardından Avrupa’ya giden Erkin Koray, aradığı müziği tam olarak bulamayınca ani bir kararla yönünü doğuya çevirmişti. Hindistan’a giden Koray, dönüşte elektro bağlamayı da kullanarak arabeskin gücünü kendi müziğiyle birleştirmeye karar verince ‘Şaşkın’, ‘Fesuphanallah’, ‘Sevince’, ‘Estarabim’, ‘Gönül Salıncağı’ gibi en bilindik şarkılarını ortaya çıkarmıştı. 70’lerin ortalarından itibaren TRT’nin katı kurallarından da etkilenen Erkin Baba, kendisine televizyon ekranlarında yer bulamayınca ve ülkenin geneline hakim olan kaos ortamı iyice ayyuka çıkınca yeniden Avrupa’ya doğru yol alır ve müzikal çalışmalarına burada devam eder.

Erkin Koray, rock müziğin asiliğini ve sanatçılığın getirdiği çılgınlığı birbirine o kadar iyi yedirmişti ki; onun hiçbir hareketi, söylemi bizi şaşırtmıyordu. Çünkü o nev-i şahsına münhasır biriydi, Erkin Baba’ydı, severdi de kızardı da. Telif meseleleri onun hep Don Kişotvari bir şekilde savaş açtığı konulardı ve genelde pek de olumlu bir sonuç alamazdı. Son yıllarını ülkesinden uzakta, Kanada’da geçirdi. Kimisi artık küstüğünü düşünürken, o ara ara yayınladığı ses kayıtlarıyla bize kendini hatırlatmayı sürdürdü. Ama unuttuğu bir şey vardı: Erkin Baba hiç unutulur muydu? Elbet unutulmayacak, şarkıları dilden dile gezmeye devam edecek.

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR