Ana SayfaÖzel Dosya90'lara damga vurmuş Hollywood yapımı yol filmleri

90’lara damga vurmuş Hollywood yapımı yol filmleri

İnsanlık tarihine bakıldığında “bir yerden bir yere ulaşma” eyleminin var olduğu görülür hep. Bu bazen hayatta kalma içgüdüsünün bir sonucu olarak daha elverişli koşullara göç ederek, bazen de kendini gerçekleştirmek için ruhunun derinliklerinde çıktığı bir yolculuk olmuştur. Fiziksel ya da ruhsal, yolda olmak kendi eşsiz hikayelerimizi yazdığımız özel anlardan biri. Bu duyguyu en iyi anlatan şeylerden biri de yol filmleri.

Sıla Çığşar

Jack Kerouac’ın “Yolda” isimli kitabında geçen kısa ve güzel bir lafı var; “Bilmiyorum, ama gitmemiz gerek”. Çıktığımız yolların kimi zaman belirsizliklerin dolu olduğu ve bizi mutlak bir destinasyona ulaştırmayacağı gerçeği, yolculuklarımızın o kendine has gizemini besleyen detaylardan biri. Uzun yıllardır edebiyat dünyasında yer edinen “yol ve yolculuk” temasının sinemaya da ilham olduğu bir gerçek. Özellikle 90lı yıllarda altın çağını yaşayan bu tür, çok sayıda eşsiz ürünün ortaya çıkmasına vesile olmuş. Gelin, o filmlerden birkaçına daha yakından bakalım.

Aşkın, dostluğun ve gençliğin peşinden gitmek

1994 yapımı “Natural Born Killers”, Mickey ve Mallory Knox çiftinin macera, aşk ve aksiyon dolu hikayesine odaklanıyor. Çoğu zaman ikonik yol sahneleri çerçevesinde ilerleyen film, topluma ve geleneksel öğretilere eleştiri niteliğindeki diyaloglara ve olaylara şahit olmamızı sağlıyor. Yönetmen koltuğunda Oliver Stone‘un yer aldığı yapımda başrolleri Woody Harrelson ve Juliette Lewis paylaşıyor. Filmi daha da dikkat çekici kılan detaylardan biri de senaryosunun Quentin Tarantino tarafından kaleme alınması.

Queer sinemanın öne çıkan yönetmenlerinden Gregg Araki‘nin ustalık eserlerinden kabul edilen “The Doom Generation”, gençliği ve genç olmayı yol teması üzerinden deneyimlediğimiz filmlerden biri. Filmde yer alan sembolik öğeler çoğunlukla rahatsız edici olarak betimlensede, dönemi ve sonrası için kalıpları yıkan bir bakış açısını kazandırıyor sinema dünyasına. Genç, aykırı ve sınır tanımayanların sürücü koltuğunda oturduğu bir serüven “The Doom Generation”.

The Doom Generation trio 1024x576 1

“Thelma and Louise” sıradan yaşantılarından bunalan ve her şeyi geride bırakarak bilinmeyen bir yolculuğa çıkan, geleneksel ev hanımı portesinde resmedilen iki karakter. Film her ne kadar çıkılan bir yolculukta başımıza gelebilecekleri gözler önüne serse bile; dostluk ve güçlü olmanın cinsiyetlerden bağımsız olduğunun önemini de vurguluyor kendine has estetiği ile.

Yolculuk her zaman kolay değil

1993 tarihli “True Romance”, post-modern yol filmlerine kazandırılmış dikkat çekici yapımlardan. Geleneksel aile bağlarına ve “American Dream”e bir eleştiri niteliğindeki filmde dönemin yıldız isimlerinden Patricia Arquette ve Christian Slater’ı izliyoruz. Film, efsaneleşmiş şarkılardan oluşan soundtrack albümüyle de dikkat çekiyor.

Amerikan sinemasının efsane yönetmenlerinden David Lynch, filmlerinde yer verdiği sürreal öğelerle tanınıyor. Öte yandan “Wild at Heart”, yönetmenin en farklı çalışmalarından biri. Altın Palmiyeli film, yaşanılan tüm olumsuzluklara ve karşılaşılan engellere rağmen birbirine daha sıkı bağlanmayı başaran Lila ve Sailor’ın hikayesini aktarıyor izleyiciye.

Yol filmlerini diğer türlerden ayrıştıran detaylardan belki de en etkileyicisi, günlük hayatın koşuşturmacasına bir ara verip sıradışı deneyimleri resmedebilmesi. Üstelik yol filmleri bunu gerçeküstü bir kurguyla değil, doğallıkla aktarır bizlere. Zaman zaman vites artırdığımız ya da frene bastığımız kendi yolcuklarımızda hedeflediğimiz varışa ulaşabilmek dileğiyle.

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR