11 Kasım’da “Garanti BBVA Konserleri” kapsamında Blind İstanbul’da sahne alacak Fransız elektro-pop grubu Camp Claude ile söyleştik. Türkiye’de hatrı sayılır bir dinleyicisi olan grubun kendini tanımladığı “sky wave” tarzını kendi ağızlarından dinledik. Ayrıca grubun İstanbul konserlerine gelecek dinleyicilerine de özel bir mesajı var. Sözü uzatmayalım ve lafı Camp Claude’ye bırakalım!
Batıkan BAKSI / [email protected]
İlk olarak genel Camp Claude müziğinden söz etmek istiyorum. Gözlerinizi kapatıp
müziğinizi hayal ettiğinizde nasıl bir betimleme yaparsınız?
Mike: Aynı anda hem yumuşak bir müzik hem de biraz bulanık geliyor bana.
Diane: “Sky Wave” tanımı tam anlamıyla benim hissettiklerimin karşılığı… Rock, elektronik, dream-pop karışımı. Aynı anda hem gökyüzünde süzülme hem de kafayı bir yere çarpma hissi yaşatıyor.
10 yıllık bir grupsunuz ve bildiğiniz gibi 10 yıl bir grup için oldukça iyi bir süre. Bu zaman diliminde birbirinizle olan uyumunuzu nasıl korumayı başardınız ve beraber müzik üretirken heyecanınızı nasıl diri tutuyorsunuz?
Diane: Aradan bu kadar zamanın geçmesi benim için çok da önemli değil. Yeni şarkılar yaptıkça harika bir heyecana kapılıyoruz ve bu şekilde motivasyonumuzu sürdürüyoruz. Zaten bu süreç boyunca biz de büyüdük, olgunlaştık ve birbirimizi tanıdık.
Leo: Ve tabii giderek birbirimizi daha fazla dinlemeyi, anlamayı, yaratıcılığımızı devam ettirebilmek için birbirimize alan açmayı öğrendik.
Mike: Ayrıca covid dönemi de gruba iyi bir uyum sağladı. (Gülüyorlar)
“3. albümde şarkılar daha eklektik ve özgür bir şekilde ortaya çıktı…”
Sizin için çok uluslu bir grup demek yanlış olmaz. Haliyle farklı kültürlerin de bir araya geldiği bir topluluksunuz. Bu, sizin üretimlerinizde nasıl bir etkiye sahip?
Diane: Hepimizin o kadar farklı zevkleri ve müzikal geçmişi var ki, bütün bunların nasıl bir araya geldiğini görmek gerçekten ilginçti. Bu yüzden tarzımız ilk başlarda şimdikinden daha farklıydı mesela.
Leo: İlk 2 albümde sahip olduğumuz frekansların bir uyum içinde gittiğini fark ettik, üçüncü
albümün öncesinde daha az kafa yorduk; belki de birbirimize alıştığımız için şarkılar daha eklektik ve özgür bir şekilde ortaya çıktı.
Camp Claude olarak “işte biz şimdi gerçekten bir grup olduk!” dediğiniz ilk anı ya da olayı hatırlıyor musunuz?
Leo: Demo’larımızı yayınlamak için bir Soundcloud hesabı oluşturmuştuk, kendimize ait bir adımız vardı. Bence bize göre “tamam artık biz bir grubuz” anı oydu.
Tarzınızı “Sky Wave” olarak tanımlasanız da müziğinizde türler arası geçişlere rastlıyoruz. Bu geçişler, grubun kariyeri boyunca yaşadığı değişimler ve dönüşümlerin bir özeti diyebilir miyiz? Yoksa sürekli yeni şeyler denemekten mi hoşlanıyorsunuz?
Biz şaşırtmayı seven bir grubuz, üretirken hiçbir şeyi birbirimize empoze etmeden sadece kendi fikirlerimizi yansıtıyoruz ve doğal bir şekilde nasıl sonuçlandığını izliyoruz. Bir nevi otomatiğe bağlamak gibi bir şey.
Son albümünüz “Moody Moon”u geçtiğimiz Nisan ayında yayınlamıştınız. Ben bu albümü biraz, Camp Claude’nin benimsediği tarzların kesişimi gibi hissettim. Sizce de öyle mi?
Bu albümün çeşitliliğini üç farklı kişi tarafından hazırlanmasına ve şarkıların iki farklı ses tarafından söylenmiş olmasına bağlıyoruz biz açıkçası.
Camp Claude olarak en mükemmel olmayı mı dilersiniz yoksa sahnede içinizden geldiği gibi çalıp zamanın akışını hissetmek mi?
Zaten genellikle farklı projelerin içinde yer aldığımız için kendimizi olduğumuz gibi sahneye
aktarıyoruz. Tabii bulunduğumuz yere de uyum sağlıyoruz.
“Seyahat etmek bize her zaman farklı bir bakış açısı kazandırıyor…”
Dinlenme istatistiklerinize bir göz gezdirdim ve İstanbul’un 2. sırada olduğunu gördüm. Diğer dinlenilen bölgelere göre bu beni biraz şaşırttı. Türkiye ile nasıl bir ilişki kurdunuz sizce?
Bu kesinlikle çok güzel bir şey! Biz de Türkiye’de çok fazla dinleyicimiz olduğunu fark ettik
istatistiklere baktığımızda ve emin ol bunun nedenini biz de çok merak ediyoruz.
Bol bol konser veren bir topluluksunuz, haliyle çok fazla yer görüyorsunuz. Gittiğiniz yerlerde sizi en çok etkileyen (ve hatta müziğinize ilham olan) temel şeyler neler oluyor genelde?
Seyahat etmek bize her zaman farklı bir bakış açısı kazandırıyor, diğer kültürlerle tanışmak da hep ufkumuzu genişletti bu süreç boyunca. Farklı heyecanları hissetmek bize ilginç geliyor. Mesela birkaç yıl önce yine Türkiye’deydik ve en eğlenceli geçirdiğimiz kalabalık sahnelerimizden birisiydi.
11 Kasım’da İstanbul’da “Garanti BBVA Konserleri” kapsamında Blind sahnesinde sizi izleyeceğiz. Türk dinleyicisine sürprizler hazırladınız mı? Konserde nelerle karşılaşacağız?
Daha önce hiç çalmadığımız bazı parçaları şarkı listemize ekledik. Bu sebeple dinleyicilerimizin vereceği tepkiyi yakından görmek için sabırsızlanıyoruz.
2024 yaklaştığına göre sormadan edemeyeceğim, gelecek yıl için planlarınızı yapmaya başladınız mı?
Stüdyodan hiç çıkmadık diyebiliriz. Bu da gelmekte olan yeni şarkıların habercisi!
Son olarak Türkiye’deki dinleyicilerinize bir mesaj göndermek ister misiniz?
Sizi Blind’da görmek için sabırsızlanıyoruz! Yanımızda sizin için plaklarımızı getiriyoruz, bu yüzden konserden sonra mutlaka görüşelim. Ve umarız kurduğumuz hayale ortak olup, bizimle birlikte doya doya eğlenirsiniz!