YouTube’da vakit geçirmeyi keyifli ve efektif kılan birbirinden doyurucu müzik temalı kanallarla tanışıyoruz.
Ant Arın Şermet
Geçtiğimiz haftaki ufuk açan müzik podcast’leri yazısından sonra bu hafta, YouTube’a da benzer bir tarife uygulamak fena olmaz diye düşündüm. Çünkü YouTube tam anlamıyla sonsuz bir derya ve bu deryada boğulmamak için algoritmanın insafına kalmamamız gerekiyor. Tabii ki algoritmanın dediği olayazıyor yine. Ancak olabildiğince iyi kanalları keşfedip, algoritmayı kendi istediğimiz noktaya çevirme fırsatımız da var. Müziği sadece dinlemek değil, her bir noktasıyla deneyimlemek istiyorum diyorsanız sıra YouTube’da. Hem bu sefer yerli kanallar da var. Algoritmaya karşı omuz omuza…
Polyphonic
Pandemi sayesinde keşfedip dünyasında kaybolduğum YouTube kanalıdır Polyphonic. Hemen hemen her türden, her on yıldan; albüm, şarkı, dönemin ruhu gibi çok sayıda değişkeni inanılmaz basitlikle anlatabilmesi kanalın alametifarikası. Ki bu basitlik, anlattıkları konuyu her noktadan fazlasıyla kapsamlı ve tekrara düşmeden ele alabilmelerine dayanmakta. Özellikle “Darkside of the Moon” için yaptıkları 8 bölümlük seri başyapıt olarak değerlendirilebilir.
*Middle 8*
Middle 8’i ele alırken Polyphonic’le benzerliğini söylemek gerekli. Ancak iki kanalı birbirinden ayıran ve ikisini de özgünleştiren nokta spesifik bir ayrıma dayanmakta. Polyphonic müziğe ya da ele aldığı konuya bir dergi ya da kitap makalesi gibi yaklaşmayı tercih etmekte. Middle 8 ise bununla tercih etmemekte. Kanalın tek derdi müziğin işitsel tarafıyla, yani ta kendisiyle… Müziğin kendisini merkezine alıp bölümün tüm çatısını oradan kurmakta. Elbette sosyolojik ya da edebi konular da şarkıların içinde kendine yer bulmakta ama ağırlığı ilk bölümden bu yana hiç değişmedi.
Apple Music
Apple Music’in YouTube kanalı aynı zamanda bir podcast. Ancak bu podcast’i sadece Apple Podcasts üzerinden dinleyebiliyorsunuz. O yüzden bu programın YouTube’daki videocast formatı da fazlasıyla ilgi çekici. Ki Metallica ile son albümünün turnesi için Amsterdam’daki stadyum konseri öncesinde buluşması veya Blur’ün Londra’da ilk kez dikkat çektiği barda özel bir bölüm kaydetmesi ya da Tyler, The Creator’la “IGOR” albümü için yaptığı bölümün doğa içinde olması gibi görsel dünyaya da nefis örnekler sunması Apple Music’in Zane Lowe’la yakaladığı enfes uyumun takdir edilesi noktası. Kanalın %95’i müzikten oluşsa da farklı disiplinlerden önemli isimler de geliyor. En son örneği Martin Scorsese’ydi. Bilinen bir kanal olsa da denk gelmediyseniz güzel bir külliyat sizi bekliyor!
Jack Talks
Gülşah Güray’ın, Kanat Atkaya ile birlikte hazırlayıp sunduğu, Radyo Eksen’in pazar akşamları saat 10’da başlayan enfes programı Jack Talks! Bir gruptan, müzik türüne; mekandan, moda tarzına müzikle temas eden her konuyu radarlarına alıyorlar. Aslında bu program üç farklı medyumdan dinleyicisiyle buluşuyor. Radyoda denk getirebildiyseniz zaten ne ala. Ama denk getiremediyseniz podcast ve YouTube hali de var. Ben YouTube’dan izlemeyi tercih edenlerdenim. Ki radyonun kayıt odasının fonunu kaplayan plaklara eşlik eden insert görselleri basit olduğu kadar izlemeyi keyifli hale getiriyor. Radyo Eksen’de dinlediğimiz ne tarz müzik varsa bir şekilde kendine şu ana kadarki 117 bölümlük külliyatta yer buldu. Bir de ana dilde kaliteli içerik tüketmenin keyfi de farklı oluyor elbette.
Yavuz Hakan Tok
Türkçe pop külliyatına hakim olduğunu iddia etmek gerçekten cesaret işi. Hele ki milenyuma kadarki üretimin sıklığıyla paralel ilerleyen kalitesi düşünülünce. Müzik yazarı Yavuz Hakan Tok, kendi kanalında o dönemleri, müziğin gelişimini ya da dönemin trendlerine ayak uyduruşunu kişisel hikayesiyle paralel bir yerden harika bir anlatımla izleyiciyle buluşturuyor. Benim için Türkçe pop hiç bilmediğimden az bildiğim bir türe dönüştüyse bu kanalın hakkını yiyemem. Son dönemlerde müzisyenlerle yaptığı kısa röportajlar o kadar ilgi çekici olmasa da pop müzik tarihiyle ilgili işleri ilgi çekici.
Bonus 1: Alex James
Blur’ün basçısı Alex James’in gastronomiye ve özellikle peynirlere duyduğu ilgisi grubun sıkı hayranlarının malumu. 2012’de çıkardığı “All Cheeses Great and Small: A Life Less Blurry” kitabında yarı zamanlı müzisyen tam zamanlı peynir sevdalısı olduğunu bile düşünebileceğimiz James’in yemek kanalını da bu bahaneyle önermeden geçemeyeceğim. 5-6 dakikada Alex James mutfağı deneyimi… Gönderin gelsin.
Bonus 2: muspedia
Kendi kanalımı önermek konusunda etik noktasında ufak bir gel git yaşadım ama en azından son bonus olarak adını geçirmek istedim. 2023 başında kurduğumuz bu kanalda çok sevdiğimiz grupların hikayelerini wikipedia mantığının dışına çıkıp, bir başkası nasıl anlatsa ilgimizi çekerdi noktasından hareketler yola çıkıp dört bölüm yayınladık. Şu anda yayınlanmayı bekleyen bir o kadar daha bölüm olduğunu duyurmak ve bir klişeyle yazıyı sonlandırmak isterim. Kanalıma abone olmayı unutmayın…