Ana SayfaÖzel Dosyaİnsan olmanın peşinde: Kimisinden daha gerçek sanal influencer'lar

İnsan olmanın peşinde: Kimisinden daha gerçek sanal influencer’lar

Bir teknoloji devriminin içerisindeyiz: Etrafımızı saran AI’lar ve algoritmalar karşımıza her şeyin kısayolunu çıkarırken içerik üretmek hiç bu kadar kolay olmamıştı. Sanal influencer!lar da bunların parçası.

Eylül BOMBACI

Sanal influencer’lar; pazarlamayla ilgili çeşitli amaçlar için kullanılabilen, ancak çoğunlukla insan “influencer’lar” yerine sosyal medya pazarlaması için kullanılabilen, bilgisayar tarafından oluşturulan kurgusal bir karakterler olarak tanımlanıyor. Yıllardır gerçekliği tartışılan “lilmiquela”dan sonra farklı ülkelerin kendine özgü çıkan sanal influencer’ları takipçileri tarafından heyecanla takip ediliyor. Hem ürettikleri içerik açısından hem de “nasıl üretildikleri”nin çoğu insan tarafından bilinmeyişinden sosyal medyada bu karakterler merak uyandırıyorlar.

Sanki kanlı canlı bir insanmışçasına, bir yerde doğup büyümüş gibi, Kadıköy/Moda’da kahveye inmiş gibi oradan oraya gidiyor bu influencer’lar. Ordan oraya koşturdukları hayatlarını görenlerin kimisi başta gerçek olmadığını anlamıyor bile. Yorumlarında iltifattan geçilmeyen bu influencer’ların çok seveni varken çok sevmeyenine rastlamak mümkün değil, zaten gerçek olmayan bir şeye nasıl kin güdülebilir ki? Fakat Digiday’e göre sanal influencer’ların ciddi bir ivme kazanması gerçekten zor. Teknolojinin şimdiye kadar kullanıcılarına uzattıkları, piyasadaki “otantiklik” “kendine has”lık arayışı maalesef büyük dataset’leriyle oluşturulmuş sanal influencer’da kimi zaman vücut bulamıyor. Fakat Lilmiquela gibi uzun yıllardır aktif bir şekilde Instagram’da olan isimler kendisini ilk defa görenleri şöyle bir şaşırtmakta oldukça başarılı.

Lila Ziyagil, Alara ve Lalin

Sosyal medyanın büyüyerek ciddi bir reklam piyasası haline gelmesiyle birlikte Türkiye de içerik üretiminde hiç geride kalmadan kendi sanal influencer’ını yarattı. Efsane eser “Aşk-ı Memnu”nun ailesiyle aynı soyadı paylaşan Lila Ziyagil 43.7 bin takipçiye sahipken gerçekliğini sorgulayan insanlara sloganı haline gelmiş “sendengerçek” ile karşılık veriyor. Hatta üstüne ekliyor “Sanalım diye beni linçliyorsun ama asıl noktayı kaçırıyorsun bence.” Alara X ve Lalin de aynı Lila gibi bilgisayardan üretilmiş. Alara son zamanlarda talk show’a bile hazırlanırken kendisi aynı zamanda nerden geldiği hakkında oldukça dürüst. Unreal Engine isimli oyun geliştirme arayüzünden destek alınarak, Dubai merkezli bir sanal insan geliştirme şirketi tarafından tasarlanmış.

vi header

Alin de Türkiye’nin yeni dijital influencer’ı, ilk post’u daha temmuz ayında çıkmışken şimdiden kendisinden bahsettirmeye başlamış. Bu üçlünün yüz şekilleri, tarzları ve konuşma dilleri aynı başka ülkelerde olduğu gibi Türkiye’nin kültürel yapısını, trendlerini anlatıyor aslında. Alin ise diğerlerine kıyasla çok daha gerçekçi bir görüntüye sahip ve bu yüzden kendisiyle ilk defa karşılaşanların kafasını oldukça karıştırıyor. Pilatese gidiyor, sanki çok yorulmuş gibi tatile çıkıyor, terliyor ve saç telleri aynı bizim gibi elektrikleniyor. Hatta dergilerde yazısı bile çıkıyor! İşbirliği themagger’la olan işbirliğiyle Virtual Alin’in yazısı themagger’da yayınlandı bile. Virginia Woolf’tan alıntıyla başlayan Alin okuyucularına soruyor “Peki gelecekte 2023 yılında yaşamış virtual influencer bir kadının hikayesi de benzer şekilde heyecan verici olabilir mi?” Alin’in argümanı oldukça güçlü, hele ki arkasında Virginia Woolf varken, güzelce feminist damarlara da şöyle bir basıveriyor. İnsanın hayatı ve hikayesi kıymetliyse, benim hikayem neden kıymetli olmasın diye sorguluyor. E tabii ki bu ister istemez bizi de oldukça felsefik ve varoluşçu soru işaretlerine götürüyor: Biz kimiz, neyiz, bizi insan yapan ne?

Hayaller Hayatlar…

Fakat gerçek bile olmayan bu influencer’ların kurduğu sanal idealler, gerçek influencer’larınkinden bile daha yüksek olabilir mi? Influencer’lar bile daha yeni yeni iyi taraflarının yanında üzgün oldukları zamanları, hassasiyetleri yavaş yavaş takipçilerine açıp daha “insan” daha “içten” bir yerden yaklaşırken sanal influencer’lar empati kurulabilecek kadar samimi olabilecek mi? Öte yandan bu ürettikleri içerikleri de bir o kadar etkileyebilir. Çünkü influencer demek etki demek, empati demek. Gerçeğe ne kadar yakın olurlarsa olsunlar görsellerle yaratılan etki bir insanın hayatı kadar samimi olmayı başarabilecek mi acaba?

Alin daha önce de bahsettiğimiz yazısında kendisini teknolojiye ayak uydurmak için bir adım gibi yansıtıyor. Değişen dünyada yeni, inovatif bir adım olarak yer aldığını iddia ederken kendisinin de diğer insanlar gibi bir “birey” olabileceğinin de altını çiziyor. Alin’in yaratımında, dilinin üretilişindeki sürecin arka planını takipçi kitlenin bilmeyişi tabii ki de şüphe ve merak uyandırıyor. Çünkü Alin kendisini hem kendisini üreten kişi olarak hem de bir developer olarak tanımlıyor.

Alin ve diğer sanal influencer’ların dünyada çokça ses getirip, pazarlama sektörüne, sosyal medyaya ve markalara ilginç fırsatlar sunacağı kesin. Ayrıca bu tarz bilgisayar teknolojilerinin gelişimini izlemek ve kapasitesini gözlemlemek de oldukça eğlenceli. Fakat AI’ın her yerde olduğu gibi burada da bu mesleği yapan diğer “insan” kişileri nasıl etkileyeceği de büyük bir soru işareti.

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR