Çok farklı türlerden enfes albümlere ev sahipliği yapan 2023’ün gözden kaçan bazı albümleriyle tanışıyoruz. Bunları dinlemiş miydiniz?
Ant Arın ŞERMET
Fazlasıyla acımasız bir yıl olarak maalesef hafızalara kazınan 2023’ü uğurlamaya hazırlanırken bu senenin iyi yanlarını görmeye, hatırlamaya çalışmak belki de bir kaçış; kendimizi koruma yöntemi olarak söylenebilir. Bu satırları yazarken bile ufak bir deprem yaşandı. 2023 kendini uğurlatmaya pek istekli değil. Gelgelelim toksik bir partnere dönüşen bu senenin gözden kaçan, bir başka deyişle radara tam giremeyen bazı albümlerinden bahsetmenin iyi olacağını düşünerek 10 albüm seçtim. Bu 10 albümden 5 tanesiyle bu yazıda diğer 5 tanesiyleyse bu hafta gelecek diğer yazıda tanışmanızı umuyor ve sözü onlara bırakıyorum.
Miles Kane – “One Man Band”
The Last Shadow Puppets’ta Alex Turner’la oluşturduğu kimyayla hayranlığımızı arşa çıkaran Miles Kane’in solo kariyerinin en kişisel albümü olan “One Man Band”, içine girdiğinizde sizi samimi bir masaya davet etmekten geri durmuyor. Çocukluğundan, ilk gençliğine uzanırken günümüze uzanıyor ve ‘kimse olmasa da ben kendime yeterim’ diyenler için gülümseten gözyaşlarını yanaklarına konduruyor. Müzik tarafına geldiğimizdeyse gitar kullanımının en öne çıktığı albüm olan One Man Band basit bir rock ‘n roll albümü. Ama derinlere uzandıkça güzel balıkları göreceğinizi garanti ediyor.
The Waeve – “The Waeve”
Blur müziğini eşsiz kılan isimlerden biri olan Graham Coxon’ın, Rose Elinor Dougall ile ortaklığı sonucunda dünyaya gelen The Waeve, yılın hemen başında çıkmış olsa da yeni Blur albümü haberi sebebiyle tam potansiyeline ulaşamadan radarın dışına düştü. ‘Can I Call You’, ‘Sleepwalking’ ve ‘Kill Me Again’ gibi şarkıların bulunduğu bu ilk albümün türünü tanımlamaksa pek kolay değil. Nitekim ne Graham ne de Rose, The Waeve’in müziğini tanımlayamıyor. Deneysel dokunuşları olan britpop soslu indie müzik gibi ne olduğu tam belli olmayan bir tanımlamak yapmak ve sizi albümle muhatap etmek istiyorum. Bir de siz tanımlamayı deneyin. Güzel bir zihin jimnastiği oluyor.
Butcher Brown – “Solar Music”
2009’da ABD’nin Virginia eyaletinde kurulan bu süper yetenekli beşliyle tanışmak 2023’te başıma gelen en güzel şeylerdendi desem abartmış olmam. Caz füzyon ve hip-hop/r&b müziği birleştirirken yetmişlerin ilk yarısında Detroit’e, Motown’a selam yollamaktan çekinmeyen Butcher Brown’ın son albümü “Solar Music”, her dinlemede farklı bir detaya, performansa hayran bırakan bunu da “bakın biz çok yetenekliyiz” gibi üstten değil, konser çıkışı yanınıza gelip “nereye gidiyorsunuz? biz de gelelim mi?” samimiyetiyle hissettiriyor. İliğimize, kemiğimize kadar groove’a doyuran Solar Music’i yılın en önemli albümleri arasına alan bir diğer noktaysa yapılan ortaklıklar. Vanisha Gould’dan, Julia Shuren’a, Jay Prince’ten, Braxton Cook’a birçok önemli isim albüme katkı sunuyor.
Youth Lagoon – “Heaven is a Junkyard”
2010-2016 arasında müzik zevki şekillendirecek kadar etkileyici 3 albüm çıkarıp “benden bu kadar” diyerek Youth Lagoon projesini sonlandırdığını söyleyen Trevor Powers, 2022’de geri döndüğünde ortaya beklediğimize değecek bir albüm çıkacağını tahmin etsek de “Heaven is a Junkyard” gibi nefis bir albüm çıkacağını tahmin edememiştik. Albümün ilk yarısında tamamen Powers’ın sesinin büyüsüne ve enstrümanların yarattığı loş ortama kendimizi kaptırıp Tom ve Jerry çizgi filminde güzel yemek kokusu alınca uçarak o yemeğe giden Tom gibi buluyoruz kendimizi. Albüm bittiğindeyse hem tadıyla, hem görüntüsüyle hem de kokusuyla ziyafet çekmiş olmanın verdiği keyifle hayatımıza devam edebiliyoruz. Dünya listelerinde kendine fazlasıyla yer bulsa da Türkiye’de pek dikkat çekmeyen bu albümle henüz tanışmadıysanız önünüzde dört albümlük harika bir materyal var. Afiyet olsun!
Brek – “1990”
Solo kariyerine başladığı 2018’den günümüze gelene kadar müziğini değişimler ve cesaretle tanımlayabileceğimiz Brek, doğum gününde, doğduğu yıl olan 1990’ı isim olarak seçtiği albümüyle yılın yerli sahnede en özgün işlerinden birine imza attı. Bunu takiben Eylül ayında Moda Sahnesi’nde verdiği lansman konseriyle dinleyicisiyle de kucaklaşmayı başarmış olsa da “1990”ın radar altı kaldığı söylenebilir. Albüm çıkmadan önce yayınlanan teklilerin dinlenme sayısıyla, yayınlanmayanlar arasındaki dramatik fark bunun üzücü bir örneği. Brek, kişisel sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “Sadece single yayımlayacağım artık. Albüm seven dinleyicilerime özürlerimi sunuyorum. Albüm yaptığımda harcadığım emek bölü bana geri dönüşü eşittir” diyerek bu probleme değindi. Böylelikle ilk teklilerinden bu yana takip ettiğim Brek’in “1990”ı önererek ilk beşliyi tamamlıyorum. İkinci beşlide buluşmak üzere.