2024’ün ilk çeyreğini tamamlarken Mart ayının heyecan uyandıran albümlerine uzanalım…
Ant Arın ŞERMET
Daha sanki dün 1 Ocak 2024’tü. Ama takvime baktığımızda Mart’a geldik sayılır… Zamanın nasıl geçtiğini fark edemesek de yeni çıkan albümlerle müziğin zihnimizde oluşturduğu büyülü dünyayı fark edebiliyoruz. En azından bunun için çaba göstermeyi deniyoruz. Şu ana kadar çıkan albümler arasında yıla damga vurabilecek materyaller keşfetmişken ilk çeyreği Mart ayıyla kapatıyoruz. Peki, hangi albümlerle? Elbette Beyonce, Shakira gibi ikonların albümleri haber değeri en yüksek albümler olmaya adaylar. Ancak görece alternatif olarak tanımlayabileceğimiz sahneye bakmak fena olmayacaktır. Kısacası, afiyet olsun!
Yard Act – “Where’s My Utopia?”
İngiltere’nin post-punk sahnesinin en dans, disko sevdalısı grubu Yard Act’in ikinci albümü “Where’s My Utopia?” Mart ayının alternatif müzik dünyasındaki en ilgi uyandıracak gelişmelerinin başında geliyor. Ki 1 Mart’ta çıkacak olması sebebiyle bir nevi yeni ayı da karşılayacağız onlarla birlikte. İlk albümü “The Overload”la 2022’nin en dikkat çeken gruplarından biri olarak hayatımıza giren dörtlü, bu albümle birlikte rotasını post-punk’ın dışına kırmışa benziyor. Gerçeküstücü anlatımını arttırarak sürdüren Yard Act, pop tınılarına eklenen dans soslu bir rock albümünü bizlerle buluşturmaya ve kitlesini genişletmeyi amaçlıyor olsa gerek. Çıkardıkları teklilerin içinde tek bir boş an bile bulunmamasıyla yılın önemli albümlerinden biriyle bulBir de onları “Where’s My Utopia?” turnesinde bir şekilde Türkiye’de izleme şansı bulsak tadından yenmez. Mart ayı dilek hakkımı da kullandım. Aldım, kabul ettim. Bir şeyler yaptım.
Elbow – “Audio Vertigo”
Guy Garvey’nin daha lise yıllarında tanıştığı Mark Potter’la 1997’de kurduğu Elbow, alternatif müzik çatısı altında aklınıza gelebilecek birçok türde tanımlanabilecek kadar kapsamlı bir müzik yapmaya 20 küsur yıldır devam etmekte. 22 Mart’ta çıkacak ve kariyerlerinin 10. albümü olacak “Audio Vertigo”yu Garvey, “Garajda çaldığımız günleri hatırlatan köhne, zorlayıcı melodiler bütünü” olarak özetlerken çıkardıkları tek tekli ‘Lovers’ Leap’ bu cümlenin işitsel bir karşılığı oldu.
The Libertines – “All Quiet on the Eastern Esplanade”
İngiltere’nin çıkardığı en iyi şarkı yazarları arasında adını geçirebileceğimiz Peter Doherty’le tanışmamızı sağlayan kült grup The Libertines’in dağılıp birleşmelerle 20 yılı geçen kariyerlerinin dördüncü albümü olan “All Quiet on the Eastern Esplanade” 29 Mart’ta çıkıyor. Grubun iki frontman’inden biri olan Carl Barat albümü, Charles Bukowski’nin “Postane” kitabının bir serbest uyarlaması gibi ürettiklerini dile getirirken şarkı isimleri ve albüm kapağı bu beyanın doğruluğunu da gösterdi. Albümün prodüktörlüğünü Fransa’nın önde gelen prodüktörlerinden Dimitri Tokovoi’ye emanet eden The Libertines, onları özgün kılan müziklerine dans havası katmaktan geri durmadılar. Bu tercihleri albümün daha çıkmadan ön satışta bitecek kadar ilgi görmesine katkı sağlamış olabilir…
Ride – “Interplay”
Shoegaze tarihinin en ilham veren albümlerinin konusu açılırsa Ride’ın çıkış albümü “Nowhere”in adını geçirmemek imkansız. İngiltere’de liste başarısı da gösteren bu albüm, grubun kariyerini de her zaman diri tuttu. 1996-2017 arasında aktif olmayan Ride’ın, geri dönüşünün üçüncü albümü olarak da görebileceğimiz “Interplay”, 1992 çıkışlı ikinci albümleri olan “Going Blank Again”le müzik bakımından fazlasıyla yakınsayacağa benziyor. Albümün ilk teklisi olan ‘Peace Sign’ın özellikle nakaratta ‘Twisterella’, ‘Chrome Waves’ gibi şarkılarla bağı duyuluyor. Özetle 29 Mart’ı iple çektiren bir albüm…
Judas Priest – “Invincible Shield”
Metal müziği geliştiren ve değiştiren gruplardan biri olması kadar, kendisinden sonra gelen grupların müziği algılayışına da dokunan Judas Priest’in 50 yıla dayanan kariyerlerinde albüm yapmaya devam etmesi eşsiz bir durum. 8 Mart’ta çıkacak albümün turnesi kapsamında 24 Temmuz’da İstanbul’a gelip 13 yıllık hasreti de sonlandıracak Judas Priest, “Invincible Shield”da bir önceki albümleri olan “Firepower”da yaptıkları gibi klasik dönemlerine nazire yaparcasına cayır cayır heavy metal’e doyuracağa benziyor hayranlarını. Rob Halford’ın 72 yaşında çıktığı sesleri düşününce şok olmamak elde değil… Ne denebilir ki, var olun!
Four Tet – “Three”
Yaklaşık olarak 25 yıldır dünya elektronik müzik sahnesinin en yaratıcı isimlerinden biri olan Kieran Hebden ya da bilinen adıyla Four Tet’in 12. stüdyo albümü olan “Three”, 15 Mart’ta müzikseverlerle buluşacak. Elektronik müzik sevmeyen ya da ön yargısı olan biri için bile Four Tet birçok şey sunan, sınırlarını sürekli genişleten ve melodilerin elektronik tınılarla buluştuğunda ne kadar güçlü olduğunu gösteren bir isim. 2017’de çıkardığı muhteşem albümü “New Energy”nin dingin olduğu kadar transa alan haline fazlasıyla benzeyen teklilerle merakımızı kaşıyan albüm, 2024’ün elektronik müzikteki önemli işlerinden biri olarak anılmaya aday.