Haluk Bilginer deyince akan suları durduranlardan mısınız? En azından ben öyleyim. Bu sebeple Bilginer’in yer aldığı yapımlara kısa bir bakış atalım dedim. Geçtiğimiz günlerde 70 yaşına basan usta aktörün, uzun mu uzun kariyerine sığdırdıklarının bir kısmı için sizi de yazıya alalım.
Batıkan BAKSI / [email protected]
Nitelikli yerli yapımların büyük tutkunu biri olarak bazı oyuncu ve yönetmenlere duyduğum hayranlığın kelimelerle tarifi de pek olmuyor. İşim gereği müzikte daha nesnel bir tutum takınmam gerekse de sinema söz konusu olduğunda “nasılsa uzmanlık alanım sinema değil, o zaman dilediğimce övebilirim” mantığıyla hareket ediveriyorum. Hâliyle hayranı olduğum bu isimlerin içinde bulunduğu filmleri, dizileri hatta söyledikleri şarkıları bile çevire çevire tüketmeyi çok seviyorum. Bizim kültür-sanat camiasında çok vardır bilirsiniz “yabancıysa güzeldir, yerliyse meeh” tavrı. Oldum olası bundan kaçınmayı tercih etmişimdir çünkü buranın müziğini, buranın sinemasını ileriye taşıyacak olan da yine bizleriz. Bugün öyle birisi hakkında konuşacağız ki yerliye burun kıvıran tayfa bile bu ismin ustalığında hemfikir oluyor genelde. Evet, başlıkta da görüldüğü gibi Haluk Bilginer’in akıllara kazınmış bazı rollerine göz atacağız. Yazının sonunda sizi bir de sürpriz bekliyor olacak, o yüzden tavsiyem yazının sonuna kadar dikkatinizi dağıtmadan okumanız. Şimdi yer aldığı global yapımlara bir yenisini ekleyerek geçtiğimiz günlerde “The Veil”da karşımıza çıkarak hepimizi şaşırtan Haluk Bilginer’in hayat verdiği unutulmaz karakterlerin arasına ışınlanıyoruz.
Yenilmekten hiç yılmayan Bekir… (Masumiyet / 1997)
Haluk Bilginer’in sinema perdesinde ve televizyon ekranlarında görünmeye başlaması 1980’lerin ortalarına denk gelse de Türkiye’deki sinema izleyicilerinin gözünde onu en büyüten işlerden birisi Zeki Demirkubuz’un ikinci filmi “Masumiyet”ti şüphesiz. Derya Alabora ve Güven Kıraç ile başrollerini paylaştığı film, 19 günde çekilmiş; 34. Antalya Altın Portakal Film Festivali, 10. Ankara Uluslararası Film Festivali, 11. Altın Koza Film Festivali ve 17. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nden ödüllerle dönmüştü. Tabii Haluk Bilginer de hayat verdiği Bekir karakteriyle bu ödüllerin 3’ünü toplamıştı.
Joaquin Phoenix’e “racon kesmek” herkese nasip olmaz! (Buffalo Soldiers / 2001)
Robert O’ Connor’ın aynı isimli romanından filme uyarlanan “Buffalo Soldiers”, sosyal medyanın da etkisiyle Haluk Bilginer’in en çok dile getirilen yabancı filmlerinden birisi. 1989 yılında Batı Almanya’da Berlin Duvarı’nın yıkılışından bir süre önceki zaman dilimini anlatan film, burada yer alan bir grup Amerikan askerinin yaşantısını ele alıyordu. Stuttgart’ta görev yapan uzman asker Ray’in yaptığı karanlık işlerde yolunun kesiştiği Türk mafya babasını oynayan Haluk Bilginer’in canlandırdığı bu karakteri de Joaquin Phoenix’e epey ağır küfürler ettiği o sahneden hatırlıyoruz. Ayrıca filmin galası 2001 yılında yapılsa da ABD’de gerçekleşen 11 Eylül saldırıları sebebiyle dünya genelinde gösterime girmesi 2003 yılını bulmuştu.
Kuma yatıp aniden çarpmayı bekleyen Hayri… (Neredesin Firuze / 2004)
Peşin söylüyorum, bu listede bu karakterden daha fazla sevdiğim bir karakter yok. Çünkü “Neredesin Firuze” benim hayatımın filmlerinden biri. Rengarenk bir Unkapanı hikayesi olarak 2004 yılında çıkan ve bu yıl 20 seneyi deviren film, Ezel Akay’ın sinema tarihimize kıymetli bir hediyesi adeta. Adı umut saçan ancak kendileri umutsuz olan Umut Müzik’in sahibi Hayri Kalıpçı olarak karşımıza çıkan Bilginer, yetenek avcısı olarak Unkapanı koridorlarını arşınlarken karşısına çıkan gurbetçi Ferhat Can (Özcan Deniz) ile şirketini batmaktan kurtarmaya çalışırken piyasayı da vatoz gibi çarpmayı hedefliyordu. Dönemin Unkapanı atmosferini epey iyi gösteren filmin en bilinen şarkısı ‘Ya Evde Yoksan’a da sesiyle hayat veren Haluk Bilginer, bu rolüyle Sadri Alışık Sinema Ödülü’nü de kazanmıştı.
Sinemanın sultanı ile Haluk Bilginer aynı dizide! (Tatlı Hayat / 2001-2004)
“Tatlı Hayat”, öyle bir dizi ki yeni neslin bile açıp açıp kesitlerini izlediği adeta bir kült yapım. 1975’ten 1985’e dek Amerika’nın CBS kanalında yayınlanmış “The Jeffersons” dizisinden uyarlanan Tatlı Hayat; Haluk Bilginer’in Türkan Şoray ile başrolü paylaştığı bir sit-com’du. Kadrosuyla da göz kamaştıran yapım, kuru temizlemeci İhsan ve eşi Sevinç’in gecekondu hayatından Etiler’deki lüks evlerine taşınmasıyla başlayan değişim ve dönüşümlerini anlatıyordu. Dizinin aslına sadık kalması hem Amerikan tipi sit-com kültürümüze bir katkıda bulunmuş, hem de 2000’lerle birlikte Türkiye’nin toplumsal dönüşümlerini ve bu süreçteki bireysel çatışmalarını gözler önüne sermişti.
Ramiz Karaeski’nin eski can dostu, yeni düşmanı… (Ezel / 2009-2011)
Türk dizi tarihinin en iyi ve en ince kurgulanmış yapımlarından biri olarak anılan Ezel, yalnızca ana karakterlerin değil yan rollerdeki karakterlerin de bir dizi ya da film yapılabilecek hikayelere sahip olduğu bir yapımdı. Alexandre Dumas’nın “Monte Kristo Kontu” romanından uyarlanan ve klasik bir intikam hikayesinden farklı bir şekilde örülen Ezel, başroldeki hikayenin yanında bir de Tuncel Kurtiz’in canlandırdığı Ramiz Karaeski karakterinin eski can dostu, bugünkü düşmanı Kenan Birkan ile olan mücadelesini de anlatıyordu. Haluk Bilginer’in canlandırdığı Birkan, düşmanına sevgisini hiç yitirmemiş olan ancak onu yenmeye çalışan bir iş adamıydı.
Kim masum kim değil? (Masum / 2017)
Dijital platformların sunduğu özgürlük ve özgünlük ortamı, bize Haluk Bilginer’in devleştiği bir yapımı daha sunmuştu. BluTV’de 2017 yılında yayınlanan, senaryosunu Berkun Oya’nın yazdığı “Masum”, her dakikasındaki gizemi ve karanlığıyla izleyeni içine çekiyordu. Nur Sürer, Ali Atay, Serkan Keskin, Okan Yalabık, Tülin Özen ve Bartu Küçükçağlayan’ın ustalık sergilediği Masum, bir trafik kazasının ardından nasıl sırların ortaya döküldüğünü, gergin atmosferiyle yansıtıyor; toplam 8 bölümlük süresiyle izleyenlerin damağında tadını bırakıyordu. Ayrıca jeneriğinde duyduğumuz Selda Bağcan’ın söylediği ‘Katip Arzuhalim’ türküsü de diziye ayrı bir tat katıyordu.
Bilginer’e Emmy kazandıran Agâh Beyoğlu… (2018 – 2024)
Belki de herkesin “iyi yapım” olduğuna kanaat getireceği dizilerin başında geliyor “Şahsiyet”. 2018 yılında puhutv’de yerli izleyiciye “merhaba” diyen ve senaryosunu Hakan Günday’ın yazdığı, Onur Saylak’ın ise yönetmen koltuğunda oturduğu Şahsiyet, alzheimer teşhisi alan eski adliye katibi Agâh Beyoğlu’nun işlediği bir dizi cinayeti anlatıyordu. Cinayet bürodan komiser Nevra ile yollarını kesiştirecek bu cinayetlerin 2. sezonda başına neler açacağını bilmeyen Beyoğlu, artık bir yandan hem ailesini hem de kendisini korumaya çalışacaktı. Cansu Dere, Şebnem Bozoklu, Hüseyin Avni Danyal, Metin Akdülger, Erdal Özyağcılar, Müjde Ar, Hümeyra, Avni Yalçın gibi usta oyuncuları bir araya getiren yapımın, uzun bir aradan sonra 2023 sonu itibarıyla 2. sezonunu da GAİN üzerinden izlemiştik. Haluk Bilginer’e 2019 yılında Emmy ödülünü de kazandıran yapım, IMDb’de de 9.0 puana sahip.
Haluk Bilginer’in ustalıkla canlandırdığı karakterler bunlarla sınırlı değil elbette, haydi gelin hızlıca bir bakış da diğer filmlere / dizilere atalım.
- Gülşen Abi – Abidin (1994 / Dizi)
- İstanbul Kanatlarımın Altında – Evliya Çelebi (1996 / Film)
- Harem Suare – Abdülhamid (1999 / Film)
- Filler ve Çimen – Sabit (2000 / Film)
- Sayın Bakanım – Samim (2004 / Dizi)
- Hacivat ve Karagöz Neden Öldürüldü? – Karagöz (2006 / Film)
- Polis – Musa (2007 / Film)
- Kış Uykusu – Aydın (2014 / Film)
- New Blood – John Malik (2016 / Dizi)
- Alex Rider – Dr. Hugo Grief (2020 / Dizi)
- Azizler – Erbil (2021 / Dizi)
- Baba – Emin Saruhanlı (2022 / Dizi)
Tabii Bilginer’in bir de sesiyle kulaklarımızı şenlendirdiği şarkılar var. Şarkı söylemekte de ne kadar başarılı olduğunu gösterdiği bazı çalışmalar ise şunlar:
- Sweet Dreams (2011)
- Ya Evde Yoksan (ft. Özcan Deniz, Ragıp Savaş, Cem Özer, Ruhi Sarı – 2004)
- Agâh Makamı (ft. Rubato – 2018)
- Soytarı (ft. Ozan Turgut – 2021)
- Dalmışım Öyle (ft. Tolga Çebi – 2022)
- Nem Kaldı (ft. Kurtalan Ekspres – 2014)
- Şimdi Uzaklardasın (ft. Aşkın Nur Yengi – 2009)
- Dört Kitabın Manası (ft. Ender Akay, Şebnem Dönmez – 2006)
Tüm bunları yazarken “vay be” diyerek toparladım desem yalan olmaz, bu saydıklarım yalnızca bir kısmı üstelik; Haluk Bilginer’in içinde bulunduğu projeleri göz önünde bulundurduğumuzda izlemeye değil 70 yıl, 170 yıl bile yetmez aslında. O yüzden “iyi ki buralarda doğmuş da buraların sanatçısı olmuş” diyeyim ve yazıyı noktalayayım.