Önümüzdeki Eylül ayında yeni albümü “My Method Actor”u dinleyicileriyle buluşturmaya hazırlanan Nilüfer Yanya, varoluşçu hisleriyle hayatı sorguladığı bu albüm hakkında ufak tüyolar verdi. Yaratıcı bir aileden gelmesinin onun bakış açısını nasıl değiştirdiğinden kurucu üyesi olduğu Artists in Transit topluluğuna kadar hayatındaki birçok önemli konuya da değindi. Şimdi söz Nilüfer Yanya’da!
Batıkan BAKSI / [email protected]
Nilüfer merhaba, dergy.com‘a hoş geldin. İlk olarak gelmekte olan albümün “My Method Actor”ün habercisi single’ın ‘Method Actor’ hakkında konuşmak istiyorum. Yaklaşık 1 ay oldu çıkalı. Nasıl tepkiler aldın, dinleyenlerin sana geri dönüşü nasıl oldu?
Merhaba, teşekkür ederim! İnsanlar beğenmiş gibi görünüyor açıkçası.
‘Method Actor’den önce de ‘Like I Say (I runaway)’ single’ını dinleyicilerle buluşturmuştun ancak o sıralar biz yeni bir albümün sinyallerini henüz almamıştık. Yeni albümüne nasıl hazırlandın, Eylül ayında geliyor değil mi? Biraz ipuçları duyabilir miyiz senden albüm hakkında?
Evet, Eylül ayında hem de 13. Cuma’ya denk gelen günde çıkıyor 🙂 Nasıl hazırlandığıma gelecek olursak… Elbette ki en iyi şarkılarımı yazmak zorundaydım!
Profesyonel olarak müzik yapmaya başlayalı 10 yıl geçti ve son albümün “Painless” de 2 yıl önce çıktı. Uzaktan yakına bir sıralama yapacak olsan, 10 yıl önceki Nilüfer ile bugünkü Nilüfer arasında ne gibi değişiklikler gördüğünü söyleyebilirsin bize? Müziğe başlarken ne hayallerin vardı mesela onların ne kadarını gerçekleştirdin? Gerçi son albümünden bu zamana dek bile birçok şey değişmiş olabilir sanki?
Sanırım 19 yaşındaki hâlimin daha öz güvenli bir versiyonuyum. Ayrıca şimdi çok daha odaklanmış durumdayım. Müziği hayatım ve işim hâline getirmek gerçekten güzel. Hayallerimde müzikle bir hayat kurmanın olduğunu söyleyebilirim ve artık bu hayalimin benim için gerçek olduğunu hissetmeye başlıyorum! Her zaman bir albüm yapmak, müziğimi ve grubumu turneye çıkarmak istemiştim, bunu başardığım için gerçekten gururluyum.
“Kendimle ve dünyayla olan ilişkimi anlamak için her zaman yazmayı bir yol olarak kullandım…”
“My Method Actor” hakkında neler söylediğini araştırırken bu albümün sanki biraz yaşamı sorgulama amacıyla yapıldığı izlenimine kapıldım. “Nilüfer’in olgunluk çalışması” demek mümkün olabilir mi bu albüm için?
Evet, varoluşçuluğun tüm şarkılarımın kalbinde yattığını düşünüyorum. Kendimle ve dünyayla olan ilişkimi anlamak için her zaman yazmayı bir yol olarak kullandım. “My Method Actor”de bunu ön plana çıkarmak benim için ferahlatıcı oldu, bunun arkasına saklanabileceğim başka bir konu bulamadım kendime.
Seni hiç duymamış birisi olsaydım video ve görsel çalışmalarından yola çıkarak senin 90’larda yaşamış bir müzisyen olduğunu düşünürdüm 🙂 Şarkılarında ve görsellerinde kullandığın retro tavır seni nasıl besliyor? Vintage kültürle aranın iyi olduğunu söyleyebilir misin?
Teşekkürler 🙂 Bunu bir iltifat olarak kabul ediyorum. Sanırım “vintage kültür” ile özdeşleşiyorum çünkü çok dijital/internet insanı değilim, açıkçası herkes gibi bunları kullanıyorum ama müziğin ve yazının organik tarafına daha bağlı hissediyorum, sanırım görsel kimliğim için de aynı şey geçerli.
“Performanslar söz konusu olduğunda kendime sağlıklı miktarda baskı uygulamaya çalışıyorum…”
Yaratıcı bir aileden geliyorsun ancak sen anne ve babanın aksine işitsel sanatların içindesin. Farklı disiplinlerin arasında büyümek senin sanat anlayışını ve dolayısıyla müziğini nasıl etkiledi?
Sanırım bu, müziği ve sanatı ciddiye almam konusunda beni ikna etti. Pop müzik yaptığımı biliyorum ama bu, bunun bir nebze ciddi olamayacağı anlamına gelmiyor. Ailemin hayatlarını işlerine (sanata) adadığını ve işlerini aileleriyle dengelediklerini gördüm. Her zaman ailelerini ilk sıraya koydular ama sonraki en önemli şey de iş oldu. Bence bu, erken yaşlardan itibaren yaratıcı bir disiplin edinmeme yardımcı oldu ve işime tamamen kendimi adamamı sağladı.
Müziğini dünyanın dört bir yanında duyuruyorsun. Hatta 2022’de büyükçe de bir turneyle Amerika’ya kadar gitmiş, konserlerin arasında KEXP’de de performans sergilemiştin ve yakında da yine böyle büyükçe bir turnen var. Henüz çok genç bir yaşta global arenada insanlara müziğini aktarmak nasıl bir duygu?
Evet, bu gerçeküstü gibi bir şey oldu! Ancak bir yandan sizi dinleyecek çok sayıda insan olduğunu bilmek de bunaltıcı olabiliyor. Performanslar gibi şeyler söz konusu olduğunda kendime sağlıklı miktarda baskı uygulamaya çalışıyorum ancak aşırıya kaçmıyorum. KEXP gibi bir şeyde de canlı performanslarımın her zaman en iyim olmasını isterim ancak bunun sadece zamanın bir anlık görüntüsü olduğunu ve mükemmel olmayabileceğinin de farkına varmak gerekiyor.
Bir söyleşinde müzik sayesinde Türk kimliğini tanıdığını söylemişsin. Türk kimliğinle tanıştıktan sonra üretimlerinde nasıl değişimler yaşandı? Buraları tanıdıkça neler gördün, neleri keşfettin?
Evet, Türk dinleyicilerin müziğimle bağlantı kurmasını görmek çok güzel. Yani daha derin bir düzeyde kabul gördüğümü hissediyorum! Müzik olmadan bu mümkün olmayabilirdi…
“Sanat, çocukken bize her zaman neşe getiren bir şey olmuştur; bu yüzden bunu mülteci çocuklarla da paylaşmak istedik…”
Dünyayı dolaşmaktan bahsetmişken içinde bulunduğun ve kurucu üyesi olduğun yardım topluluğu “Artists in Transit”ten haberdarım. Neler yapıyorsunuz ekip olarak? Sosyal sorumluluk faaliyetlerinizden biraz bahsetmek ister misin?
Artists In Transit kolektif bir sanat projesi aslında. 2016 yılında binlerce insanın Yunanistan ve Türkiye üzerinden sınırı geçip Avrupa’ya giderek, mülteci kamplarında ve işgal evlerinde sıkışıp belgelerinin işlenmesini beklediği bir zamanda başladık. Atina’da sanat atölyeleri yapmaya başladık çünkü o zamanlar mülteci kamplarında ve işgal evlerinde yerinden edilmiş insanlarla çalışmak nispeten kolaydı. Sanat/yaratıcılık/bir şey üretmek çocukken bize her zaman neşe getiren bir şey olmuştur, bu yüzden bunu mülteci çocuklarla ve insanlarla paylaşmak; daha iyi bir hayata sahip olmak amacıyla hayatlarını geride bırakan insanlarla ve ailelerle dayanışma içinde olmak istedik. Dayanışmanın gerçekten önemli olduğunu ve çok daha rahat konumda olduğumuzda yapabileceğimiz çok küçük ama etkili bir şey olduğunu düşünüyorum.
Gelecek dönemde Nilüfer Yanya’nın planlarında neler var albümün dışında? Seni nerelerde, ne yaparken göreceğiz?
Planlarımda çok daha fazla şarkı yapmak ve yayınlamak var!
Son olarak dinleyicilerine ve dergy.com okurlarına söylemek istediklerini duymak isterim.
Söylediklerimi dinlediğiniz için teşekkürler! Umarım cevaplarım biraz olsun mantıklı gelmiştir 🙂 Kesinlikle yakında Türkiye’ye dönüp birkaç konser daha vereceğim!