Elektronik müziğin en yetenekli isimlerinden Aytaç Kart, birkaç ay içinde yeni bir single yayınlayacağını müjdeledi. Sibourne Akademi’nin de eğitimlerine devam edeceğini söyleyen ünlü DJ, Dergy’nin sorularını yanıtladı.
Sebla KOÇAN / [email protected]
Müzikle ilgilenen bir ailenin ferdi, Aytaç Kart. Bu yüzden, müzik yolculuğunu ailesine kabul ettirmesi zor olmamış. Bu genleri ona aktardıkları için de ailesine müteşekkir olduğunu söylüyor. Mahmut Orhan ve Sezer Uysal’la birlikte kurdukları Sibourne çatısı altında da işler yapıyor, solo kariyerinde de çalışmalarını sürdürüyor. Sibourne Akademi’ye gelen gençlerin de ailelerinin desteğini almalarının çok önemli olduğunu düşünüyor. “İnsanın yalnızca sevdiği işi yaparken başarılı olacağı da su götürmez bir gerçek. Böyle düşündüğüm için, ailesiyle problem yaşayan insanlara cesaretli davranmalarını öneriyorum” diyor. Türkiye’nin en başarılı DJ ve prodüktörlerinden Aytaç Kart, Dergy’nin sorularını yanıtladı.
Mahmut Orhan ve Sezer Uysal’la birlikte yürüttüğünüz Sibourne Akademi’den başlayalım. Nedir sizin için anlamı, nasıl bir his elektronik müzikte genç yetenekler yetiştirmek?
Geçmişe dönüp baktığımda, bilinçli bir rehberimizin olmamasından kaynaklanan bir çok sorun yaşadığımızı görüyorum. Yaptığımız her şeyi deneme yanılma yöntemi ile yaptık ve bu korkunç bir zaman kaybıydı. Sibourne kurulurken en büyük motivasyonlarımızdan biri buydu. Genç arkadaşlarımızın basit hatalara takılıp, değerli vakitlerini bunlara harcamak yerine, çok daha hızlı ve verimli çalışabilmeleri için bu sistemi kurduk. Böyle bir boşluğu doldurup, müzik adına yeni projeler üretmelerinde onlara ivme kazandırabilmenin mutluluğunu yaşıyoruz.
Sibourne bir süredir elektronik müzik dünyasına yepyeni bir soluk getiren bir oluşum. Kurulduğu andan bugüne neler yaşandı, en çok neler heyecanlandırdı sizi?
Açıkçası planladığımız birçok şeyi şu an uyguluyoruz. Bu sayede şimdiden potansiyeli oldukça yüksek genç arkadaşlarımız oldu. Bilginin bu şekilde paylaşılmasının herkesi ne kadar geliştirdiğine de şahit olduk, olmaya da devam ediyoruz. Bunlar benim için en heyecan verici detaylar diyebilirim.
En son single’ınız “Rhytm of Us” 2019’da yayınlandı. 2020 içinde yeni bir single yapma niyetiniz var mı, bir sonraki adımınız ne olacak?
Elektronik müzik yapıyor olmamın getirdiği bazı sorumluluklar olduğunu düşünüyorum. Bunlardan biri; sadece müzik yapabiliyor olmak değil, dünya standartlarını yakalayabilen kalitede prodüksiyonlar/ altyapılar hedefleyebilmek. Bunun için de zamana ihtiyacımız var. Ben bu sebeple bazı dönemleri eğitimime ve gelişimime harcıyorum. Tabii ki arayı da çok açmamak gerekiyor. Sırada Umur Doma isimli, vokalini çok sevdiğim bir kardeşim ve üstad Ozan Bayraşa ile ortak çalıştığımız bir projemiz var. 2 ay içerisinde çıkmasını planlıyoruz. Bizim içimize sinen bir iş oldu, umarım siz de severek dinlersiniz. Üzerinde çalıştığım diğer projeler de yolda diyebilirim.
“SETİN BAŞINDAKİ İNSANIN DA GERÇEKTEN EĞLENMESİ GEREK”
Sibourne Akademi için öğrenciler aldığınızda, ailelerinin onlara verdiği desteğin çok önemli olduğunu söylemiştiniz. Sizin aileniz müzik çalışmalarınız hakkında ne düşünüyor, başarılarınızı gördükçe ne tepki veriyorlar?
Müzik ruhuna sahip bir ailenin ferdi olduğum için, yolculuğumu onlara kabul ettirmek benim için hiç zor olmadı. Annem de, babam da, müzikle hobi olarak ilgilenmelerine rağmen oldukça iyi müzisyenlerdi. Bu genleri bana aktardıkları için her zaman minnettar olacağım. Ailelerimiz zaten biz hangi dalda başarılı olursak olalım mutlu oluyorlar. İnsanın yalnızca sevdiği işi yaparken başarılı olacağı da su götürmez bir gerçek. Böyle düşündüğüm için, ailesiyle problem yaşayan insanlara cesaretli davranmalarını öneriyorum. O başarı yakalandıktan sonra, her iki taraf da mutlu oluyor zaten.
Setin başındayken en çok ne yaparsınız, insanları mı gözlemlersiniz, bir sonraki şarkıyı mı düşünürsünüz yoksa kendinizi akışa bırakır eğlenmeye mi bakarsınız?
Mümkün mertebe tadını çıkarmaya çalışırım, zaten kitlenin öncelikli beklentisi setin başındaki insanın da gerçekten eğleniyor olması. Bunu bir enerji alışverişi olarak görüyorum. Geçmişte çok sahne yaptığım için şarkı seçimi kısmını beynim otomatik olarak üstleniyor bence. Sürekli sahne yapan kişilerin bu anlamda pek zorluk çekeceğini zannetmiyorum. Gözleme gelirsek, bu zaten işin tamamında olmalı. Gözlem olmadan ilerleyemeyiz ancak bunu eğlenerek de yapabiliriz.
Bugüne kadar elinizin değdiği şarkılar içinde sizin için en özel olanı hangisiydi, neden?
Kesinlikle şu diyebileceğim bir şarkı yok, hepsi farklı zamanlarda, farklı kişiler, farklı ortamlar ve farklı frekanslarla yapıldı. Biri maviyken güzelse, diğeri sarı. Ama illa bir tane paylaşmam gerekiyorsa ”Yağmur” şarkısı diyebilirim. Bu şarkının bana hissettirdikleri biraz daha farklı. Küçük yaştan beri, aynı yolda beraber yürüdüğüm dostum İlyas Yalçıntaş ile birlikte yaptığımız bir proje olmasının etkisi büyük.
“DERİNLERDE BİR YERDE, İŞİMİN MÜZİK OLACAĞINI HEP BİLİYORDUM”
İlerde birlikte çalışmayı çok isteyeceğiniz, dinlemeyi sevdiğiniz ve başarılı bulduğunuz hangi müzisyenler var?
Açıkçası kendime idol olarak belirlediğim, kesinlikle öyle olmalıyım dedigim biri yok. Ama tabi ki işlerinden hayranlık duydugum, etkilendiğim prodüktörler var. Bu isimler genellikle işin aranje/ prodüksiyon/ teknik tarafında bulunan yurtdışından isimler. Sanırım tutkum gereği, parçaların üzerindeki bestelerdense, altyapılarından daha çok etkilenen biriyim.
Çocukken müzikle olan bağınız nasıldı, neler dinlerdiniz? En çok hangi şarkılar sizi mutlu ederdi?
Sanki doğma sebebim müzik gibi hissetmişimdir her zaman. Hiç bir zaman ‘ben ne yapmalıyım’ diye düşünmedim. Derinlerde bir yerde işimin müzik olacağını her zaman biliyordum. Keza tüm çevrem de, bu yolda olmamı hep istediler ve desteklediler. Bu anlamda kendimi çok şanslı hissediyorum. Sınırlarımı aşabilmek, her geçen gün daha iyi olabilmek için çalışmam gerekiyordu. Bu konuda en önemli detay, tek kalıba bağlı kalarak şarkı dinlememekti bence. Her tarzdan, duygudan, dilden parçayı dinlemek gerekiyor. Ne kadar geniş çaplı bir dinleme ortamı oluşturursak, prodüksiyonlarımızın da o denli geliştiğini düşünüyorum. Yaptığımız projeler tek bir tarzda olabilir, ancak onları geliştirebilmemiz için bunun gerekli bir eylem olduğuna inanıyorum.
Bugüne kadar gittiğiniz ülkeler içinde sizi en çok etkileyen, belki de yaşamak isteyeceğiniz şehir neresi oldu?
Bu işin en güzel yanlarından biri farklı ülkeleri, şehirleri gezmek ve farklı kültürleri tanıma fırsatı bulabilmek. Ancak İstanbul’da yaşamanın hepsinden güzel olduğunu düşünüyorum. İstanbul dışında en beğendiğim şehirlerden biri de Amsterdam. Arada sırada kafa tatili için gitmek keyifli olsa da, İstanbul’a dönüyor olmak seyahatimin en güzel hissettiren yanı oluyor.
Sibourne Akademi’nin devamı gelecek mi? İlk alımları kaçırmış olan diğer yetenekli gençler için bu eğitimi tekrarlamayı düşünüyor musunuz?
Tabii ki, maceramız daha yeni başlıyor. Yeni projeler planlıyoruz, bunların duyurularını yakın zamanda yaparız diye düşünüyorum. Elimizden geldiği kadar bu işin arkasında durup, aileyi genişletmek en büyük hedefimiz.
