Türkiye’nin bağımsız müzik sahnesinde 2020’den beri synth-pop, dark pop, new wave ve elektronik rock karışımı yaptıkları şarkılarıyla büyük bir dinleyici kitlesi yaratan GOSS ile ilk albümleri “Olası Kazalar” hakkında konuştuk. Gözde Oktaş ve Serkan Serter’den oluşan grubun 2020’den günümüze kadar nasıl geldiğini, bağımsız müzisyen olmayı, yükselişe geçen synthwave ve türlerini mercek altına aldık!
Batıkan BAKSI / [email protected]
dergy.com‘a tekrar hoş geldiniz GOSS! En son sizinle 2021’de burada konuşulduğundan beri (ki o zamanlar çok yeni bir gruptunuz) neler oldu, neler bitti çok merak ediyorum. GOSS’un kariyer yolculuğu nasıl evrildi bu süre zarfında?
2021’den bu yana GOSS olarak önemli yol kat ettik. Bu süre zarfına 13 tekli, bir akustik EP ve de bir albüm sığdırdık. Önümüzdeki süreçte de, Kasım ayının ortasında çıkan albümümüz “Olası Kazalar”ı dinleyicilerimizle buluşturacağımız yurt içi ve yurt dışı konserlerine odaklanacağız.
“Olası Kazalar, dinleyicilerimizle daha derin bir bağ kurma fırsatı sundu…”
4 yıldır karşımıza hep single’lar ile çıktınız, uzun zamandır da 15 Kasım’da çıkan ilk albümünüz “Olası Kazalar”da da duyduğumuz şarkıları tek tek yayınlıyordunuz. “Olası Kazalar” kariyerinizin bir dönüm noktası gibi duruyor buradan bakınca, bu albüm sizin için ne ifade ediyor?
Bu albüm bizim için bir dönüm noktası diyebiliriz. Hem müzikal kimliğimizi netleştiren hem de kariyerimizin temel taşlarını oluşturan bir çalışma oldu. Şarkılarımız, bireysel sorgulamalardan toplumsal eleştirilere uzanan geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Albüm yapma süreci bağımsız bir grup olan bizim için bir hayli zor oldu ama bu süreçte inanılmaz deneyimler edindik. “Olası Kazalar” bize, dinleyicilerimizle daha derin bir bağ kurma fırsatı sundu.
Albüm için ne zamandan beri hazırlanıyordunuz? “Olası Kazalar”ın ilk single’ı 2023 yazında çıkmıştı mesela, aradan 1.5 yıl geçmiş. Neden bu kadar uzun aralar verdiniz albümü çıkarana kadar?
Albüm çalışmaları 2023’ün başlarında başladı ve 1.5 yıl süren bu süreç, hem müzikal hem de görsel anlamda çok detaylı bir çalışma gerektirdi. Albümün şarkılarını birer birer yayınlayarak her birine hak ettiği ilgiyi göstermeye özen gösterdik. En sonda da albümüzü 9 şarkı olarak 15 Kasım’da yayınladık.
Albümünüzde yer alan sistem eleştirileri ve bireysel sorgulamalar, toplumdaki genel bir huzursuzluğun yansıması mı, yoksa daha kişisel bir bakış açısı mı? Sizi en çok neler tetikledi albümü ve şarkıları hazırlarken?
Bu albüm, hem kişisel hem de toplumsal perspektifleri bir araya getiriyor. Türkiye’deki insanların karşılaştığı baskılar, özgürlük arayışı ve aynı zamanda kendi içsel yolculuklarımız bizi en çok etkileyen unsurlardı. Bu duygular müziğimizin merkezinde yer aldı diyebiliriz.
“Sonun Başlangıcı ile hayatta da sonların aslında yeni başlangıçlar olduğunu anlatmak istedik…”
“Olası Kazalar”daki şarkılar arasında ‘Ama Biri Var’ ve ‘Sonun Başlangıcı’ gibi daha önce dinlemediğimiz yeni parçalar da var. Ki ‘Sonun Başlangıcı’ biraz tersten vuruyor dinleyenleri, sondan bahseden bir şarkı albümü başlatıyor aynı zamanda. Özellikle bu parçanın ters köşesini sizden dinlemek isterim.
‘Sonun Başlangıcı’, umudu ve umutsuzluğu aynı potada eriten bir şarkı. Albümün açılışında yer alması, sona doğru bir başlangıç hissiyatı yaratıyor. Bu paradoksu bilerek seçtik çünkü hayatta da sonların aslında yeni başlangıçlar olduğunu anlatmak istedik.
‘Yok Olsun Ardından’ gibi agresif parçalar ile ‘Ağaç Kabukları’ gibi duygusal şarkılar arasındaki kontrast oldukça etkileyici. Bu çeşitlilik bilinçli bir tercih miydi, yoksa doğal bir süreç mi gelişti?
Kesinlikle bilinçli bir tercih! GOSS olarak çeşitlilikle derinlik yaratmayı seviyoruz. Her şarkının kendine özgü bir hikayesi ve tonu var; bu da albümü dinlerken bir yolculuk hissiyatı yaratıyor.
GOSS deyince aklımda görsel dünyası çok zengin olan bir grup beliriyor, başlarda sosyal medyanızı ve kliplerinizi gördüğümde de düşünmüştüm bunu. Yeni albümün görsel dünyası da epey dikkat çekici. Albümün artwork’ü ve lirik videolar için nasıl bir yaratıcı süreç izlediniz?
Görsel unsurlar, GOSS’un ayrılmaz bir parçası. Albümün görsel dünyası içimizdeki kaosu yansıtıyor. Lirik videolarda ise minimalist ama etkileyici bir yaklaşım izledik. Fotoğraflarımızı arkadaşımız Saygın Ayyıldız çekti ve lirik videolarımızı biz kendimiz yaptık.
“Şarkılarımızın temelinde duygular var…”
Siz GOSS olarak, çok fazla türü bir araya getiriyorsunuz. Ama çok organik bir kaynaşmayı da yansıtıyor bu dinlerken. Peki en başından beri synth-rock, dark pop ve elektronik rock arasında dengeyi kurarken nelere dikkat ettiniz?
Synth rock, dark pop ve elektronik rock arasında geçişler yaparken en önem verdiğimiz şey organik bir uyum sağlamaktı. Şarkılarımızın temelinde duygular var. Aslında farklı müzik türlerini de bu duyguları güçlendiren araçlar olarak görüyoruz. Genel olarak da ilham aldığımız farklı türlerden yeni bir “sound” yaratmayı hedefliyoruz.
Türkiye’de yükselişte olan bir müzik türünde üretimler yapıyorsunuz ancak aynı zamanda da bağımsız bir oluşumsunuz. Türkiye’deki bağımsız müzik sahnesinde yer almak nasıl bir deneyim? Sektörün fırsatları ve zorlukları konusunda neler söyleyebilirsiniz?
Bağımsız müzisyen olmak yaratıcı bir özgürlük sağlıyor ama aynı zamanda finansal ve lojistik zorluklarla mücadele edebilmeyi de gerektiriyor. Ancak dinleyicilerimizle kurduğumuz birebir ilişki ve sahnede yaşadığımız enerji bu zorlukların hepsine değiyor.
“Synthwave’in yükselişini kaçınılmaz olarak görüyoruz…”
Darkpop’un ve synthwave’in Türkiye’deki yükselişine değinmişken, ben bunu bu tarz müzik yapan her oluşuma soruyorum. Sizce synth, Türkiye’de neden büyük bir rağbet görmeye başladı?
Synthwave, nostaljik ama aynı zamanda fütüristik bir his yaratıyor. Müzik yapma teknolojilerinin gelişmesinin müzik türleri üzerine etkisi olduğunu düşünüyoruz. Dijitalleşmek, ekipman problemini ortadan kaldırdığı gibi synth ağırlıklı müzik türlerinin daha da ön plana çıkmasını sağladı. Müzisyenler için bu tür, hem geçmişin sıcaklığına hem de geleceğin bilinmezliğine doğru bir bağ kuruyor, bu yüzden de yükselişini kaçınılmaz olarak görüyoruz.
Albümün ardından sahne alacağınız etkinliklerden ve yakın gelecekteki planlardan bahsedebilir misiniz? Hatta haftaya Romanya’dasınız duyduğuma göre. Bu albümü sahnede nasıl bir enerjiyle yansıtmayı planlıyorsunuz?
Albüm tanıtımı için bir dizi konser yapma planımız var. Bunların ilkine 28 Kasım’da Romanya’nın başkenti Bükreş’te vereceğimiz konser ile başlıyoruz. Sonrasında İstanbul ve İzmir konserleri gelecek.
Son olarak dinleyicilerinize, sizi yeni keşfedeceklere ve dergy.com okuyucularına söylemek istediklerinizi duymak isteriz 🙂
Dinleyicilerimize bizi destekledikleri için sonsuz teşekkürler. GOSS, hep birlikte büyüyen bir aile gibi. Eğer bizi yeni keşfettiyseniz, müziğimizi dinlerken kendi hikayenizi bulacağınızı umuyoruz. Dergy okuyucularını da konserlerimize bekleriz! 🙂