Alternatif sahnenin yetenekli ekiplerinden Miss Crowley’e mikrofonumuzu uzattık.

Sebla KOÇAN / [email protected]

Huzur veren melodileri ve anlattıkları hikâyelerle alternatif müziğin başarılı ekiplerinden Miss Crowley, Claire Crowley (Vokal) ve Mert Bereket’in (Piano) müzik projesi olarak başladı. Daha sonra Murat Çopur (Kontrbas) , Gülşah Erol (Çello) ve Kerem Öktem (Davul) de ekibe katıldı. İlk albümleri When the Sun Changes Its Colour’ı Lu Records etiketiyle yayınlayan Miss Crowley’den Claire ve Mert Dergy’nin sorularını yanıtladı.

Kısa zaman önce kariyerinizin ilk albümü When the Sun Changes Its Colour’u yayınladınız. Nasıl bir deneyim oldu albüm kaydetmek, gelen tepkiler ne yönde oldu? 
Mert: Uzun, heyecanlı ve bir o kadar da keyifli bir süreçti. Albüm fikri henüz daha ortada yokken konser sonraları gelen sorular, aldığımız mesajlar üstüne kaydettik albümü. Albüm öncesi, kayıt aşaması ve sonrasında aldığımız pozitif tepkiler bizim için hep güzel bir motivasyon oldu. İlerleyip daha fazla üretmemizde katkısı çok büyük. 
Claire: Gerçekten çok eğlendim, çok yetenekli insanlarla çalıştık. Sanırım tüm sürecin en eğlenceli kısmı kayıt için stüdyoda olmaktı.

İstanbul’da yollarınızın kesiştiğini söylüyorsunuz. Daha sonrasında ise grup büyüdü ve artık 5 kişilik bir ekipsiniz. Kalabalıklaşmanın yaptığınız müziğe nasıl bir etkisi oldu? 
Claire: Daha neşeli olduk, bence. Bize katılan herkes çok pozitif ve yetenekliydi. Bizim sound’umuzu gerçekten doldurduğunu hissettim.
Mert: Beraber müzik yaparken grup arkadaşlarımdan duyduğum her bir ses beni hep çok heyecanlandırıyor, yaptığımız müziğe daha çok bağlıyor ve incelikli dokunuşlarıyla müziğimizi daha özgün kılıyor. Herkes kendinden bir parça ortaya koyuyor ve nihayetinde kendi karakteri olan bütünsel bir müzik ortaya çıkıyor.

Şarkılarınız piyano temelli olduğu için klasik müzik etkileri mutlaka müzikal bakış açınızda etkili olmuştur diye düşünüyoruz. Peki bizi şaşırtacak, müzik zevkleriniz var mı?
Claire: Mert’in bir sürü sürpriz zevki vardır. Ben kimin beni etkileyeceğini düşünmekten hoşlanmıyorum, bu çok baskı…
Mert: Albümün oluşum aşamalarında epeyce klasik müzikten beslendim. Bunun yanında da müziğin her türünü de mümkün olduğunca dinlemeye çalışıyorum. Bulunduğun ortama, mevsime ve ruh haline göre bu keşifler sürekli şekilleniyor. Afrika’nın, Güney Amerika’nın ve İskandinavya’nın yerel müziklerini keşfetmeye çalışıyorum. Elektronik müziğin bir çok türünü de severek dinliyorum. IDM ve ambient bu aralar sıklıkta.

MC Performans3

Bugüne kadar bir kitapçı, bir sanat stüdyosu, tarihi bir kilise gibi ilginç yerlerde performanslarınızın olduğunu okuduk. Aralarından sizi en çok etkileyen, unutamadığınız konseriniz hangisiydi, neden?
Claire: Bana göre eski sanat stüdyosu Kamayor’da çaldığımız performanstı. Mumlar ve etrafımızdaki sanat eserleriyle atmosferi çok başkaydı, sihirliydi. Her şeyin mümkün olduğu, bir grup olarak yeni ve taze olduğunuz zamanlardı.
Mert: Kamayor ve Kırım Kilisesi konserleri benim unutamadığım performanslardandır. Bu gibi mekanların atmosferi ve akustiği bizde ve seyircide enteresan etkiler yaratıyor. Klasik bir konser mekanına kıyasla seyirciler müzikle ve mekanla çok daha bütünleşik, pür dikkat dinliyor, gözlerinin içine bakıyor, müziği anlamaya ve hissetmeye çalışıyorlar. Bizim performansımız da buna paralel olarak şekilleniyor, dinleyiciyle daha yakın ve samimi bir ilişki kurmamızı sağlıyor.

Claire, siz İrlandalısınız. Peki Türkiye’de mi yaşıyorsunuz? Bu ülkede olmak sizi bir sanatçı olarak nasıl besliyor, biraz anlatır mısınız? 
Claire: Bence anonim olmak herhangi bir yargılama hissetmeden özgürce hareket etme olanağı sağlıyor. Burada kişisel olarak iyice büyüdüm ve müzik de bunu ifade etmek için oldukça sağlam bir yol. İnsanlar hep “İstanbul sana ihtiyacın olanı verir” diyor, bence bu doğru 🙂

Ekran Resmi 2020 07 14 17.21.32

“BU YIL OYUNUN KURALI GERÇEKTEN DEĞİŞTİ”

Miss Crowley dışında yaptığınız başka işler var mı? 
Claire: Arkadaşlarım için bazen şarkı sözü yazıyorum, pek çok insan bu aralar çok iyi elektronik şeyler üretiyor. Bir şans vermekten gerçekten keyif alıyorum çünkü bu benim alışkın olduğum bir tür değil.
Mert: Ben elektronik müzik prodüksiyonları ile uğraşıyorum. Yeni ses ve stil arayışları içerisindeyim. Fırsat bulduğum her an yeni müzikler yazmaya farklı yaklaşımlar denemeye çalışıyorum. Muhtemelen yakın zamanda bir şeyler duymaya başlayacaksınız.

Ekran Resmi 2020 07 14 17.35.49

Şarkılarınızı yazarken sizi en çok neler etkiliyor? Yani, çarpıcı bir kitabın anlattıkları mı, TV’de denk geldiğiniz bir 90’lar filminin yarattığı sıcaklık mı… En çok nelerdir kalemi elinize aldıran şeyler?
Claire: Duygularımı anlatmak için kelimeleri görsellere koyabilmeyi seviyorum ama katı bir anlatım yapısında olmadan. Eğer her şeyi direkt söylerseniz bu dinleyiciye çok fazla şey yüklüyor, sanırım. Sonrasında dinleyici kendine ait olan şeyleri şarkıda koyacak yer bulamıyor. Bu yüzden önce temayla başlarım, bu bana fotoğraflar verir, onları tanımlamaya çalışırım.
Mert: Günlük hayatında yaşadığın her şey bilinç altında birikiyor ve artık taşma noktasına geldiğinde müziğe dönüştürüyorsunuz. Çoğu zaman bana içgüdülerim ne zaman oturup müzik yazmam gerektiğini söylüyor ve genelde haklı çıkıyor.  Bu bilinçaltındaki birikimler klasik bir kalp ağrısından daha felsefik bir sorgulamaya kadar gidebilir veya çok küçük ve basit bir mutluluk kaynağı da olabilir. Bazen de somut etkenler tetikliyor; uçsuz bucaksız bir denizin üstünde olmak, ormanların içinde yağmuru ve sonrasında güneşi hissetmek, rastgele birinden duyduğun bir cümle, bir çiçeğin veya sevdiceğinin kokusu… 

Miss Crowley’le ilgili, gelecekteki en büyük hayaliniz nedir?
Claire: Müziğimizle road trip yapabilmek.
Mert: Elbette daha çok üretip, daha çok kitlelere ulaşıp müziğimizi dünyanın her yerine duyurmak isteriz. Her yeni parçada kendimizi yenilemek ve elimizden geldiğince daha iyi ve orijinal eserler üretmek isteriz. Ama işin özünde birilerinin küçücük bir anına eşlik edip gününü bir an için güzelleştirebilirsek bu Miss Crowley’nin anlamlı bir hedefi olur. 

Bir izleyici olarak gittiğinizde sizi büyüleyen, belki sizi de sahnede olmaya iten o konser neydi?
Claire: 18 yaşındayken Anthony and the Johnsons’tan Anthony’yi bir Leonard Cohen tribute’ünde izlemiştim, akılları baştan alan bir performanstı. Sesi muhteşemdi, bende çok büyük etkisi olmuştu.
Mert: Bu sorunun benim için tek bir cevabı yok. Çok sık konsere gidiyorum ve gittiğim her konser bana yeni bir perspektif kazandırıyor. Ama sanırım en çok caz müzisyenlerinin doğaçlama performansları her zaman tüylerimi ürpertiyor. Melodiler o an içinden geldiği şekilde çıkıveriyor. Bu bence müziğin çok büyüleyici bir tarafı. 

Ekran Resmi 2020 07 14 17.36.19

2020 yılının ilk yarısı oldukça zorlayıcı geçti, hepimiz için… Özellikle de müzisyenler ve müzik emekçileri için. Siz neler yaşadınız, tüm bu süreçte nasıl etkilendiniz? Yılın kalan yarısı için ne gibi beklentileriniz var?
Mert: Bütün bu yaşananlar içimize dönüp, yalnız kalıp biraz düşünmemize olanak sağladı. Tatsız bir süreç ama bir çok şeyin kıymetini anlamamıza da imkan vermiş oldu. Geleceğe iyimser bakmaya çalışıyorum. Bütün bunlar yakında bir gün normale dönecek ve hepimizin davranışlarında çok olumlu etkiler bırakacak. Doğaya ve birbirimize daha iyi davranan insanlar olacağız. Karantina sürecindeki müzik ve sanat üretimleri de bu sürecin enteresan bir yansıması olacak. 
Claire: Bu yıl oyunun kuralı gerçekten değişti. Ben bu yılın yavaş temposunu sevdim. Bu yazın benim için çok kreatif geçmesini umuyorum.