Yeni EP’si Yokuş‘u geçtiğimiz haftalarda yayınlayan Mertkan Erkan, hakkında merak edilenleri Dergy’e anlattı.
Sebla KOÇAN / [email protected]
Sosyal medya platformu Vine’daki videolarıyla tanınan ve şarkılarıyla ilgi çeken Mertkan Erkan, Yokuş adını verdiği üç şarkılık EP’sini yayınladı. Erkan ilk klibini de “Kendinde Değil” şarkısına çekti. Popüler müzisyen, daha elektronik bir sound’a evrildiği yeni şarkılarının karanlık ve umutsuz sözler söylemesini Ankara’dan İstanbul’a taşınmasına bağlıyor: “İnsanın alıştığı, büyüdüğü tüm duygularını yaşadığı caddeleri değiştirmesi onda bir boşluk ve umutsuzluk hissine sebep oluyor. Bunlardan beslenerek yalnızlık ve umutsuzluk temalı şarkılar yapmamak çok zor olurdu” diyor. Mertkan Erkan’a merak ettiklerimizi sorduk.
Üç şarkıdan oluşan Yokuş adında bir EP yayınladınız. Çıkış şarkınız “Kendinde Değil”in klibi harika görünüyor. Nasıl bir fikirle, kaç günde çektiniz bu klibi biraz anlatır mısınız?
Bu üç şarkının yapım sürecinde yönetmenimiz Özkan Özdemir ile birlikte albüm bitene kadar hangi şarkının klibini çekeceğimizi seçmemiştik. Şarkılar bittiğinde hepsini dinledik. “Kendinde Değil” şarkısına klip çekmeye karar verdik. Zihnimin içindeki umutsuzluk ve karamsarlık düşüncelerini merkez alarak yazdığım bir şarkıydı. Klibin fikrine bu alt metinlerden yola çıkarak karar verdik. Klip çekimleri iki gün sürdü. Gece sahnelerini Kilyos’ta, gündüz sahnelerini Kerpe’de gerçekleştirdik.
“Kendinde Değil” üzgün bir şarkı. Umutları tükenmiş, mutluluğun artık çok uzağında olduğunu söyleyen bir adamın haykırışı, bu şarkı. Nasıl bir hisle yazıldı bu şarkı, biraz anlatabilir misiniz?
Ankara’dan İstanbul’a taşındım. İnsanın alıştığı, büyüdüğü tüm duygularını yaşadığı caddeleri değiştirmesi onda bir boşluk ve umutsuzluk hissine sebep oluyor. Bunlardan beslenerek yalnızlık ve umutsuzluk temalı şarkılar yapmamak çok zor olurdu.
“Yokuş” şarkınızda da huzuru bulamamaktan bahsediyorsunuz ama müziğin sizin için kurtarıcı olduğunu söylüyorsunuz. Müzik dinlemesi de yapması da iyileştiriyor mu insanı? En çok mutsuzluk yazdırır derler, katılıyor musunuz bu söze? En çok hangi zamanlarda üretiyorsunuz?
En çok mutsuzluğun yazdırdığı fikrine katılmıyorum, insanın her hissi müziğe ve şiire yansıyabilir hayattan. Bağımsız olarak ele alabileceğimiz bir kulvar olduğunu düşünmüyorum. Nasıl hayatın içinde mutluluk ve mutsuzluk birbirine karışıyorsa, üretim sürecinde de birbirine karışabileceğini inanıyorum. Ben yalnız kaldığım zaman daha kolay odaklanıp üretebiliyorum.
Müzikle ilk ne zaman tanıştınız, aileniz müzik yapmanız için sizi yönlendirir miydi? Siz küçükken en çok neler dinlenirdi evde?
Ailem her zaman istediğimi yapmam gerektiğini söylerdi. Bu konuda beni özgür bıraktılar diyebilirim. Daha çok Türk Halk Müziği ve Türk Sanat Müziği dinleniyordu evde. Ben de iki türü de dinlemeyi çok severim….
“ANKARA’DA PEK ÇOK FARKLI HAYATI GÖZLEMLEYEBİLİRSİNİZ”
Ankaralısınız. Pek çok Ankaralı müzisyen, hem müziğin hem de insani ilişkilerin Ankara’da daha içten, daha direkt, daha samimi olduğunu söylediler bugüne dek. Sizin için ne ifade ediyor size Ankara?
Ankara kozmopolit bir şehir ve bir çok farklı hayatı yaşayan insan var. Mesela Ankara’da işlek bir cadde üzerinde yürürken solunuzdaki mekanda David Guetta çalarken, caddeden geçen arabanın içinde oyun havası çalıyor ve teybin sesi sona kadar açılmış olabilir. Bu iki farklı tarzı seven insanların hepsinin mutlaka bir araya geldiği ve iyi anlaştığı şehir merkezi noktaları vardır. Birbirini yargılamayan ve birbiriyle iyi şekilde geçinebilmek isteyen insanları sadece bir noktada buluşturabilirsiniz: Samimiyet. Bu nedenle Ankara gibi bir şehirde bir sürü farklı hayat gözlemleyebilir, yaşayabilir ve uyum sağlayabilirsiniz. Hayatım boyunca bir ayağımın Ankara’da olmasını istiyorum.
Ankara Üniversitesi DTCF Tiyatro Oyunculuk bölümünden mezun oldunuz, değil mi? Müziğin yanı sıra oyunculuk da yapacak mısınız, planladığınız neler var bundan sonrası için?
Oyunculuk benim için çok iyi bir öğrenme biçimiydi. Oynamak istediğiniz şeyi gözlemleyip ortak noktalarını bulmak benim için hayatımın her anında olmasını istediğim bir şey. Zaten hali hazırda Moda Sahnesi’nde oyunculuk mesleğine devam ediyorum. Hayatımın sonuna kadar da bir ayağımın tiyatro sahnesinde olması için elimden geleni yapacağım.
Her anlamda sahnede olan bir isimsiniz. İlk kez sahneye çıktığınızda neler hissetmiş, neler yaşamıştınız hatırlıyor musunuz?
İlk konserimde aşırı heyecanlı ve bir o kadar mutlu olmuştum. Benim yazdığım ve hissettiğim sözleri benim gibi anlamış ve söyleyen insanları görmek her zaman bu durumu istememe sebep oldu. Sürekli yazıp anlatmam gerektiğini düşünmeye başladım.
Bir gün aynı sahneyi paylaşmak isteyeceğiniz, beraber çalışmayı hep hayal ettiğiniz sizin için özel bir isim var mı?
Ceza ile birlikte bir sahne paylaşmak isterdim. İlk duyduğum anda bende yarattığı heyecan benim için çok özeldi. Bir gün bunu gerçekleştirmeyi çok isterim.
KISA KISA…
• Arkadaşlarıma sorsanız beni tanımlamak için şu üç kelimeyi kullanırlar: sosyal, heyecanlı ve konuşkan.
• En iyi yaptığım yemek kesinlikle karnıbahardır. Bu konuda kimse elime su dökemez.
• Çocukluğumdan beri idol olarak gördüğüm kişi Neşet Ertaş.
• Bugüne kadar izleyip de beni çok etkileyen film Zeki Demirkubuz’un “Kader” filmi oldu. Hele o sonundaki kabullenmişliği veren ev sahnesi yok mu…
• Her dinlediğimde beni alıp götüren şarkı Sezen Aksu – “Seni İstiyorum” oldu. Keşke bu şarkıyı ben yapsaydım.
• Modayla aram iyidir. En çok siyah renkler giymeyi severim.
• En çok kullandığım sosyal medya platformu Instagram. Hakkımda en güncel bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.
