Genç DJ Yiğit Karakaş, elektronik sahnesinin parlayan yıldızlarından biri. Karakaş, Dergy’nin sorularını içtenlikle yanıtladı.
Sebla KOÇAN / [email protected]
Son olarak geçtiğimiz mayıs ayında “Petrichor” single’ını yayınlayan, Sibourne Talents Vol.1 albümünde de “Younger” ile yer alan Yiğit Karakaş, son dönemin gelecek vaadeden genç DJ’lerinden. Karakaş ile Mahmut Orhan’la tanıştıktan sonraki hayatını, onu dinleyici olarak havalara uçuran performansları, yeni bir şarkı yaparken nelerden etkilendiğini konuştuk.
2015’te Mahmut Orhan’la yollarınız kesişti. Nasıl bir yeri var sizde Mahmut Orhan’ın, müzikal olarak size neler kattı?
Mahmut Orhan ile ilk tanıştığımda, İstanbul müzik piyasasına girmek isteyen genç bir DJ’dim. O dönemlerde bana İstanbul’un kapılarını açtı ve müzik prodüksiyonu başta olmak üzere, sahne performansları, network, giyim tarzı ve benzeri birçok konuda da bana neler yapabileceğimi öğreten kişi oldu. Tüm vizyonunu bana aşılamak için elinden geleni yaptı. Kendisi ne öğrendiyse, eş zamanlı olarak bana da öğretti. Bu yüzden Mahmut Orhan benim için tamamen bir mentor oldu diyebilirim.
Evde olduğumuz dönemde online performanslar yaptınız. Nasıl bir deneyimdi? Gerçek konserlerle arasında büyük fark var elbette ama siz nasıl hissettiniz, neler tecrübe ettiniz bu süreçte?
Gerçek konserler ve kulüp performansları gibi kitlelere dokunabildiğim bir ortam yerine, kameralar karşısında olduğum ve feedback alamadığım için başlarda biraz ambale oldum. Çünkü beni asıl mutlu eden şey, insanların çaldığımız müziklere verdiği anlık tepkilerdi. Fiziksel olarak bir arada bulunamasak da ekran karşısında bizi izliyor olmaları bana kendimi mükemmel hissettirdi. Onlara müziğimi uzaktan hissettirebiliyor olmaktan dolayı çok mutlu oldum.
“İnsan elinin değmesi” ne kadar önemli yaptığınız şarkılarda, nasıl dengeliyorsunuz makine ve insanı bu noktada?
Bazı prodüktörler enstrümanları, bazıları ise elektronik sesleri ön plana çıkartıyor. Fakat ben stüdyodayken o an içimden ne geliyorsa onu yapıyorum. Yaptığım parçalarda benim için vazgeçilmez olan, ne tarzda müzik üretirsem üreteyim, arka planda günlük hayattan sesler kullanmaktır. Bunlar doğadan kaydedilmiş; rüzgar, yağmur, deniz vb. sesler olabilir. Metropollerde duyduğumuz herhangi bir ses veya kapı gıcırtısı bile olabilir. Sadece insan kulağının günlük hayatta duyduğu sesleri, parçalarımda kullanmayı seviyorum.
Sizin için en unutulmaz sahne performansınız ne zamandı, neler olmuştu, anımsıyor musunuz?
Küçükçiftlik Park’ta ve Zorlu PSM’de gerçekleşen etkinliklerde aldığım sahneler beni çok etkilemişti. Çünkü Chainsmokers, Lost Frequencies ve Mahmut Orhan gibi uluslararası arenada tanınmış önemli isimler ile aynı sahnelerde yer alarak, müziğimi farklı dinleyici kitlelere ulaştırdım. Ayrıca müzik kariyerlerimiz aracılığıyla bir araya geldiğim yakın arkadaşlarım Batıkan Abız ve Batıkan Tanrıkulu ile People Like Us adında bir şirket kurarak çok güzel işler gerçekleştirdik. Birlikte düzenlediğimiz partiler benim için unutulmazdı çünkü en güzel feedbackleri bu partilerde aldık. İnsanlara gerçekten dokunabilmeyi başardık, onlar da bir araya gelip sahne yaptığımız bu oluşumu çok sevip, desteklediler.
“EZHEL VE EMİR TAHA’YI SEVEREK TAKİP EDİYORUM”
Bugüne kadar dinleyicisi olarak sahnede izleyip sizi havalara uçuran performans kimindi, hatırlıyor musunuz?
Geçen sene, Esma Sultan Yalısı’nda gerçekleşen Hot Since 82 performansı çok keyif aldığım bir etkinlikti. 2012 senesinden beri takip ettiğim bir sanatçı ve yaptığı müzikten sahnedeki duruşuna kadar, birçok alanda bulunduğumuz döneme başarılı bir şekilde ayak uydurup, kendini yenileyebiliyor ve yüzünü asla eskitmiyor. Bu yüzden hem kendisinin hem de performansının hayranıyım diyebilirim.
Yalnız elektronik müzikte değil, hem alternatif sahnede hem de rap müzikte Türkiye’den pek çok yetenekli isim dinliyoruz son zamanlarda. Sizin severek takip ettiğiniz kimler var aralarında?
Rap müzikte favorim Ezhel çünkü dünya standartlarında işler yapıyor. Farklı kitlelere kendini dinletmeyi başarıyor. Muhtemelen çok fazla şiir ve kitap okuduğu için kurduğu cümleleri lirikalite açısından çok beğeniyorum. Konuştuğu dil ne olursa olsun dinleyen insanların ruhuna dokunabiliyor. Sürekli kendini geliştiren, çalışkan ve başarılı bir sanatçı. Severek takip ettiğim bir başka isim ise Emir Taha. Yeni albümünü çok beğendim ve güzel yerlere geleceğini düşünüyorum.
Hem pek çok şarkıyı remix’lerle yeniden yapılandırıyor, hem de sıfırdan şarkılar üretiyorsunuz. Hangisi size daha çok keyif veriyor?
Aslında ikisini birbirinden ayırmıyorum. İkisi de benim için stüdyoda olmak ve müzik yapmak anlamına geliyor. Bu yüzden hem remix yapmaktan hem de yeni bir parça üretmekten keyif aldığımı söyleyebilirim.
KISA KISA…
● Kalabalıklar önünde çalmaya başladığımda, hissettiğim en yoğun duygu aidiyet. Bu yüzden benim için vazgeçilmez.
● En son dinlediğimde ayaklarımı yerden kesen şarkı, Hot Since 82 – Eye Of The Storm oldu.
● Moralim bozuk olduğunda yapacağım ilk şey, yakınlarıma içimi dökmek oluyor. Bunu yaptığım zamanlarda, kendimi hemen toparlamaya başlıyorum.
● Yemek yapmak konusunda gerçekten başarılıyım ve “yemek yapmak mı yoksa yemek yemek mi?” derseniz cevabım yapmak olur.
● Gardrobumun en vazgeçilmez parçası, yeşil Boston Celtics tişörtüm. Sürekli bu tişörtü giyerek yaşayabilirim.
● Kesinlikle dinlemeye tahammül edemediğim müzik türü olarak K-Pop’u söyleyebilirim. Denememe rağmen bir türlü sevemedim.