Bu sene 19.’su düzenlenen Akbank Kısa Film Festivali her yıl artan bir ilgiyle devam ediyor. Biz de bu sene, festivalin başından beri festivalin direktörülüğünü üstlenen Selim Evci ile festivali ve 19 senedeki değişimi konuşmak istedik.
İpek ATCAN / [email protected]
Kısa Film Festivali dediğimizde aklımıza ilk gelen festival Akbank Kısa Film Festivali oluyor. Dile kolay 19 senedir de devam ediyor. Defalarca anlatmışsınızdır ama yine de sorayım, bu macera nasıl başladı?
Öğrenciyken kısa filmleri hem üretmeyi hem de izlemeyi çok seviyordum. İFSAK’ta ve Akbank Sanat’ta da gösterimler düzenliyorduk. Bir film festivali düzenleme fikri de böyle başladı. Zaman içinde bölümlerimiz arttı, yarışmalar arttı, uluslararası boyut kazandık ve 19’uncu yıla kadar geldik. Festivalin sürdürülebilmesi için gerçek bir aile ortamı gerekli, tüm Akbank Sanat’la birlikte böyle bir ortamda festivali gerçekleştiriyoruz.
Yarışma seçkisine nasıl karar veriyorsunuz? Bu yıl 36 ülkeden 88 kısa ve 3 uzun metraj film izleyiciyle buluşacak. Kaç film arasından bu noktaya geldiniz?
Festivallerin işi burada başlıyor. Keşif yapmak, iyi filmler bulmak ve seçki oluşturmak için izlemeler başlıyor. Çok uzun bir zaman dilimini kapsayan detaylı izlemeler oluyor. Samimiyet, gerçeklik, en önemlisi hikayeyi ele alış biçimi yani yaklaşım. Farkı yaratan bunlar oluyor. Konular birbirine benzeyebilir. Hayatta olabilecek olayların, senaryoya dahil edebileceğiniz şeylerin dahi bir sınırı vardır. Ancak meseleye nereden bakıldığı, nasıl yansıtıldığı en değerli şey.
Forum bölümünde ise Kısa Film Senaryo Yarışması yer alıyor. Bu yıl 572 senaryonun başvurduğu yarışmada finale kalan 8 senaryo arasından en iyi senaryo festivalde belirlenecek. Filmler mi yoksa senaryolar mı daha zorlu bir süreç?
Her ikisi de güzel. Senaryo aşamasından filmleri desteklemenin en güzel yanı sonrasında desteklediğimiz senaryoların filme dönüşmesi, festivalleri dolaşması. Bu tüm çalışmanın karşılığı oluyor.
Yine başka ülkelerden de filmler mevcut bu yıl ki filmlerde bizi ne tarz hikayeler bekliyor? Umut dolu hikayeler umuyor insan 🙂
Festivale başvuru her yıl artıyor. Dünyanın her yerinden başvuru geliyor. Çok fazla şey yaşandı ve yaşanıyor dünyada arka arkaya; pandemi, savaş, ekonomik kriz. Bunların etkileri görülüyor filmlerde. Direkt olarak olmasa da çok fazla sorgulama, kaçış, memnuniyetsizlik, arayış gibi temalar ağırlıkta bu yıl.
Sizce “kısa film” algısı değişim ve gelişim gösterdi mi bu 19 yıllık serüvende ve Akbank Kısa Film yarışması bu noktada hangi misyonu üstlendi?
Bir hedef oluyor festivaller, üreten için kendini sınama alanı, paylaşma alanı, kabullendirme alanı. Bizim de festivalde ilk yıldan itibaren, keşfetme ve öne çıkarma hedefimiz oldu. Tüm bunlar kısa film kültürüne katkı sağlıyordur diye düşünüyorum.
Yıllar içerisinde başvuru sayılarının arttığını hatırlıyorum geçmiş senelerden… Artış hala mevcut mu yoksa değişken mi?
Sürekli bir sartış var. Bu bizi hem sevindiriyor hem de yoruyor tabi. Bu doğal bir süreç festival geliştikçe dünyanın farklı bölgelerinden filmler gelmeye devam ediyor.
Gelişen teknolojinin kısa film yaratım sürecini kolaylaştırması da yadsınamayacak bir gerçek 19 yıl önce ile bugünü kıyaslayınca neler söyleyebilirsiniz?
Evet, 2004 yılında başladığımızda Türkiye’de üretim sayı olarak daha azdı, fakat yine de sıcak bir hareketlilik vardı ilgi açısından. Üretimin azlığı, zorluğundan kaynaklanıyordu tabii, zaman içinde teknoloji film yapmak isteyenin lehine çalıştı, teknik meselelerle uğraşmak daha baş edilir bir hale geldi. Festivaller kısa filmlerin yaşam alanı, bu gibi seyirciye ulaşma mecraları arttıkça üretim de artacaktır.
Dünyadaki kısa film festivallerine bakınca en beğendiğiniz 3 tanesi hangisi? Belki meraklılara ilham olur.
Fransa’da düzenlenen Clermont Ferrand, İsviçredeki Winterthur, Macaristan’dan BuSho Film Festival.