Müzik

Algoritma yıldızları: Müzik sektörünü kim yönetiyor?

Dinamikler her daim değişiyor ve bu değişen dinamiklerde devir, fenomenlerin ve sistemi yöneten algoritmaların elinde. Peki ya müzik?
Ayşe Demir - 12 Mart 2025
post image

Günümüz müzik endüstrisinde yetenek mi daha önemli, yoksa sosyal medya şöhreti mi? Bu soru belki de sistemde yer edinmek için herkesin kendine sorduğu ilk sorulardan olabilir. Eskiden müzisyenler yıllarca tecrübe kazanıp sahne tozu yutarken artık TikTok’ta viral olan biri birkaç ay içinde milyon dinlenmelere ulaşabiliyor. Fenomenlerden müzisyene dönüşen isimler gerçekten sahneyi hak ediyor mu, yoksa sadece takipçi sayıları mı onlara bu kapıları açıyor?

Şöhretin gücü: Müzik mi viral olmak mı?

Bir zamanlar müzik sahnesinde parlamak için plak şirketlerinin kapısını aşındırmak, bununla birlikte iyi bir anlaşma yapmak gerekirdi. Bugün ise sosyal medyada yeterince büyük bir takipçi kitlen varsa bir anlaşma yapmak oldukça kolay. Dünya sahnesinde ve Türkiye’de, kariyerine YouTube, TikTok gibi mecralarda başlayıp milyonluk şarkılar piyasaya süren birçok isim var. Hepsi aynı formülü takip ediyor: Önce sosyal medya, sonra müzik. Ancak bu işin arkasında gerçek bir müzikal yetenek var mı? Şarkıları viral olduğu için mi dinleniyor, yoksa gerçekten sanatsal bir değer taşıyor mu? İşin ilginç tarafı, fenomen müzisyenlerin çoğu birkaç şarkı sonrası hızla unutuluyor. Bu da gösteriyor ki, şöhret seni sahneye çıkarabilir ama orada kalmak için takipçi sayısından çok daha fazlasına ihtiyacın var.

Tanıdık bir senaryo

Müzik tarihinde, popülerlik ve görünürlük üzerinden yükselen sanatçılar her dönem oldu. 90’larda televizyon yıldızlarının albüm çıkarması, 2000’lerde ise reality show programlarından çıkan isimler buna iyi bir örnekti. Ancak bugünün farkı, sektörde plak şirketlerinin baskıcı kontrolü yerine sosyal medya algoritmalarının belirleyici olması. Artık bir sanatçının müzik kariyerini şirketler ya da müzik eleştirmenleri değil, daha çok TikTok trendlerine dönüşüp dönüşmemesi belirliyor.

Müzik endüstrisi bu trendi nasıl görüyor?

Plak şirketleri için ise sosyal medya fenomenleri oldukça cazip bir yatırım. Geçmişte şirketlerin yıllarca sanatçı yetiştirmek, albümleri tanıtmak ve kitle büyütmek gibi detaylarla uğraşması gerekiyordu. Şimdi ise fenomenler zaten devasa bir takipçi kitlesine sahip olduğu için, müzik endüstrisi açısından bu isimleri pazarlamak çok daha kolay. Örneğin, TikTok fenomeni Dixie D’Amelio’nun çıkardığı şarkı ilk üç ayda milyonlarca dinlenmeye ulaştı, çünkü hali hazırda onu takip eden büyük bir kitle vardı. Ancak bu durum, gerçekten müzikle uğraşan ve yıllarca emek veren bağımsız müzisyenler için büyük bir haksızlık olarak görülüyor. Çünkü müzik endüstrisinde artık sahip olduğun yetenekten çok Kaç takipçin var? sorusu önemli hale gelmiş durumda. Müzisyenler, albüm anlaşmasından tutun konser sahnesi ayarlamaya kadar her konuda bu soruya maruz kalır durumda. Bu da tabii ki yeni bir sorunu beraberinde getiriyor.

Sanatçılar içerik üreticisi olmaya zorlanıyor

Fenomen müzisyenlerin sektöre dahil olması sadece onları değil, zaten sektörde olan sanatçıları da etkiliyor. Artık sadece müzik yapmak yetmiyor; aynı zamanda TikTok için videolar çekmek, Instagram’a özel içerikler üretmek ve sosyal medya trendlerine ayak uydurmak, hatta o trendlerden biri haline gelmek gerekiyor. Eskiden sanatçılar albüm yapar, turneye çıkar ve dinleyicileriyle konserlerde buluşurdu. Şimdi ise algoritmaların taleplerine göre hareket etmeyen bir müzisyenin tüketim odaklı dinleyiciler tarafından unutulması olağan bir senaryo. Bu yüzden, kariyerini sürdürebilmek için her hafta içerik üretmek zorunda kalan sanatçılar var. Öyle ki birçok müzisyenin sosyal medya yönetimi için ayrı ekiplerle çalıştığını görüyoruz.

Bu durum, sanatı ve müziği gerçekten seven insanlar için bir baskı unsuru haline geliyor. Çünkü bir sanatçının esas odaklanması gereken şey üretim süreciyken, şimdi asıl mesele sosyal medyada var olabilmek haline gelmiş durumda.

Türkiyede fenomenler: Sektörün yeni normali

Fenomenlerin müziğe adım atması sadece uluslararası bir trend değil, Türkiye’de de benzer bir süreç yaşanıyor. Özellikle televizyon programları, YouTube ve TikTok’ta popülerleşen bazı isimler, sonrasında müzik kariyerine yönelerek büyük kitlelere ulaşmayı başarıyor. Bir noktada müzik üretimini kolay bir gelir kapısı olarak görüyorlar. Büyük plak şirketlerinin anlaştığı isimlere baktığımızda, çoğunun zaten belli bir kitleye sahip olduğunu görebiliyoruz. Aynı şekilde ülkemizdeki genç müzisyenlerin de isimlerini duyurabilmek amacıyla sosyal medyada çeşitli içerik üretimlerine odaklanması yaygın bir durum. Bu senaryoda sosyal medya, insanların yaptığı müziği duyurabileceği verimli bir platform olurken bir yandan da sömürü ve suistimale açık bir alan yaratıyor.

Müzik sahnesinde kalıcılık

Peki, fenomenlerden gerçek bir müzik kariyeri çıkar mı? Cevap karmaşık. Justin Bieber, Shawn Mendes ve birçok isim sosyal medya sayesinde müziğini duyurdu ama onların farkı, en başından beri müziği merkeze koymalarıydı. Öte yandan, sosyal medyada popüler olup şarkıcılığa yönelen birçok isim için bu durum sadece kısa vadeli bir gelir kapısı. Fenomenler müzik yapmasın gibi bir görüşü savunmuyorum. İçinden müzik yapmak gelen, hislerini ve yaşadıklarını müziğe dökmek isteyen herkes özgürce bunu yapabilmeli. Ama iş bunu bir gelir kapısı haline getirip ortaya çıkan üretim her türlü dinleneceği için umursuyormuş gibi bile davranmamak müziğin yapısına uygun değil. Bu noktada, ortaya çıkan üretim sanat değil, sadece tüketilecek bir içerik olarak karşımıza çıkıyor. Müziğin tarihine baktığımızda, kalıcı eserler üretenler yıllar geçse de listelerimizde, hayatlarımızda ve anılarımızda yer almaya devam ediyor. Sosyal medya şöhreti anlık bir parlama yaratıyor olabilir ama sahnede kalıcı olmak, müziğe duyulan tutkuyla mümkün.

Sonuç olarak, fenomen müzisyenler bundan sonra çoğu zaman hayatımıza girip çıkacak gibi duruyor. Ancak gerçek müziğin, hâlâ yetenek ve tutkuya sahip olanların elinde şekillenmeye devam edeceğini umuyorum.

İlgili Yazılar
Development by Bom Ajans