2020’lerin başında müzik dinleme alışkanlıklarımızı sarsan isimlerden biri Bad Bunny oldu. Porto Riko asıllı sanatçı Benito Antonio Martínez Ocasio, Latin trap ve reggaeton’un yükselen yıldızı olarak doğsa da kısa sürede bu türlerin çok ötesine geçti ve böylece hem müzikte hem de kültürde devrim yarattı.
Bugün Spotify’da rekor kıran, sahnede cinsiyet normlarını altüst eden ve politik aktivizmiyle de dikkat çeken Bad Bunny’nin hikâyesi son derece mütevazı bir başlangıca sahip aslında.
Vega Baja’nın kenar mahallelerinden çıkan bir çocuk olarak Bad Bunny, 2016’da SoundCloud’da yayınladığı ‘Diles’ adlı parçayla ilk kez dikkat çekti. Çoğu kişinin o dönem farkında olmadığı şey, onun sadece yeni bir reggaeton yıldızı değil, türleri bükebilen ve kültürel kodlarla oynayabilen bir sanatçı olacağıydı.
Bad Bunny, kısa sürede müzik listelerini salladı. Ama onun farkı, melodilerden öte taşıdığı mesajlardaydı. Müzik kariyerinin ilk dönemlerinden itibaren Porto Riko kimliğini müziğinin merkezine aldı. Deyim yerindeyse, dans ettirirken düşündürmeyi tercih etti.
Bad Bunny’nin yıldızı parladıkça, duruşunu ve sahnesini de politik mesajları için açıkça kullanmaya başladı. 2019’da Porto Riko Valisi Ricardo Rosselló’ya karşı düzenlenen protestolarda halkla birlikte sokaktaydı. Aynı yıl içinde LGBTQ+ bireylere destek veren sahne kostümleriyle tüm gözleri üzerine çekti. Kadın cinayetlerine karşı açtığı pankartlar, sahne üzerindeki makyajı ve patriyarkaya meydan okuyan meydan okuyan estetiğiyle “yeni maskülenliği” temsil etti adeta.
2020’de Bad Bunny, Spotify’da en çok dinlenen sanatçı oldu. Dile kolay: 8,3 milyar dinlenme. İngiliz müzik gazetesi The Guardian, bu başarıyı sadece Latin Amerika’daki Spotify kullanıcı sayısındaki artışla değil, Bad Bunny’nin türlerarası müzikal geçişleriyle açıkladı. Latin trap’e Britpop, ska-punk ve alternatif rock katmak onun uzmanlık alanı. Ve bu türlerarası estetik manevraları, onu her yaş grubundan dinleyicinin radarına aldırıyor günden güne. Bir gün reggaeton yapıyor, ertesi gün sahnede The Smiths tişörtüyle punk söylüyor artık Bad Bunny. Klişeleri yıkmak onun işi yani.
Ayrıca Bad Bunny, 2022’de çıktığı “World’s Hottest Tour” ile tarih yazdı. 43 konserlik bu turne, Latin Amerikalı bir sanatçının gerçekleştirdiği “en yüksek hasılatlı turne” olarak kayda geçti. Latin müziği artık sadece Latin dünyasının değil, global sahnenin merkezindeydi. Bad Bunny ise onun doğal liderine döndü.
Ve şimdi, “DeBÍ TiRAR MáS FOToS” ile köklerine yeniden döndü Bad Bunny. Altıncı stüdyo albümüyle “en kişisel, en kültürel” çalışmasına imza atan Bunny, salsa, plena, bolero ve old school reggaeton gibi türleri birleştirerek adeta Porto Riko’nun müzikal tarihini yeniden yorumluyor.
Albümdeki “LO QUE LE PASÓ a HAWAii” adlı parça ise bir müzik eserinden öte Porto Riko’nun tarihsel kimlik mücadelesine dair bir manifesto. Bad Bunny bu şarkıda Hawaii’nin yaşadığı kültürel erozyona dikkat çekerek, kendi ülkesine de benzer bir kaderin reva görülmemesi gerektiğini söylüyor.
Albüm aynı zamanda Bad Bunny’nin genç Porto Rikolu sanatçılarla kurduğu bağın da belgesi. Omar Courtz, Dei V ve RaiNao gibi isimlerle yaptığı işbirlikleri, müziğin kolektif gücünü gözler önüne seriyor.
Özetle, Bad Bunny’yi bugün sadece bir müzisyen olarak tanımlamak yetmez. O, sahneye çıktığında cinsiyet rollerini sorgulayan bir aktivist, ülkesinin arşivini deşen bir tarihçi ve birçok nesle hitap eden bir pop yıldızı. Aynı anda öfkeli, neşeli, duyarlı ve özgür.
Her albümünde farklı bir maske taksa da o maskelerin altındaki gerçek değişmiyor: Köklerinden kopmayan ve dünyayı kucaklayan gerçek bir sanatçı o. Belki de bu yüzden kimse yükselişine engel olamıyor.