Neredeyse 80 yıllık geçmişiyle ve süreç boyunca değişen türleriyle rock, yalnızca bir müzik akımı olmaktan çok, geniş kitlelerin benimsediği bir yaşam biçimi. Artık popülerleşip eski alt kültür özelliği kalmasa da rockçılar toplum içindeki ayrıksı yerini hâla koruyor. 2000’lerle birlikte Türkiye’de anaakıma oturan rock müzik nasıl oldu da popülerleşti ve toplum tarafından benimsenmeye başladı? Hadi gelin bunun için biraz 90’lara gidelim ve biraz gürültü yapalım!
Batıkan BAKSI / [email protected]
Türkiye’de rock müziğin tarihine baktığımızda aşağı yukarı dünya ile aynı zamanlarda dinlenmeye başladığına rastlıyoruz. İlk başlarda rock’n roll olarak karşımıza çıkan türün örnekleri, dönemin Deniz Harp Okulu öğrencileri tarafından yapılıyor ve heyecanlı gençler tarafından çılgınca dinleniyor. Hatta toplumda rock’n roll dalgası öyle bir yayılıyor ki bu yalnızca kentlerle sınırlı kalmıyor. 1957 yılında Manisa’nın Turgutlu ilçesindeki bir sinemaya Elvis Presley’in geleceğinin rivayetinin duyulmasıyla ilçe sakinleri deliye dönüyor. 60’lara gelindiğinde aranjman furyasının arasında henüz liseli olan ve gelecekte öncü sayılacak birçok yeni rock şarkıcıları ortaya çıkmaya başlıyor. Cem Karaca, Erkin Koray, Barış Manço gibi isimler kurdukları gruplarla gençleri peşlerinden sürüklerken rock müzik, 60’ların sonlarında dünya genelinde meydana gelen özgürlük hareketleriyle gençlerin çığlığı haline geliyor. 70’li yıllarda Türkiye’deki siyasal ortamın gerilmesiyle birlikte daha protest bir yapıya bürünüyor ve dönemin rockçıları miting meydanlarının aranan ismi oluyor.
12 Eylül 1980’de meydana gelen askeri darbe ise Türkiye’nin neredeyse tüm ayarlarını bozduğu gibi rock müziğin de toplumdaki sesini kısıyor, hatta dönemin ideolojisinde neredeyse görmezden geliniyor. Zaten yer altına çekilmek zorunda kalan rockçılar, Kenan Evren’in “Punk gençliği istemiyorum” sözleriyle devlet tarafından da yok sayılıyor. İşte böyle bir dönemde seslerini duyurmaya çalışan rock grupları ve dinleyicileri 90’lı yılların gelmesiyle kendilerine bir çıkış yolu bulup bir alt kültür olarak fırtınalar estirmeye başlıyor. Peki 90’lar Türkiye’sinde rock müziğin bu yükselişine sebep olan şeyler nelerdi? Hadi gelin bu kısa özetten sonra rock müziğin Türkiye’deki popülerleşmesine biraz göz atalım!
(Tabii dönem uzun, anlatacak hikayeler bol. Az sonra bu yazıda sadece bazı dönüm noktalarını göreceksiniz.)
30 bine yakın satan ilk metal kaseti piyasada!
1987 yılında müzik çalışmalarına başlayan Pentagram, 1990 yılının 23 Nisan’ında kendi adını taşıyan ilk albümü “Pentagram”ı piyasaya sunarak o güne kadar Türkiye’deki rock ve metal albümleri arasında görülmemiş bir rekora imza atmıştı. Dönemin anaakım yayınlarından Tempo Dergisi bile grubun bu başarısına yüz çevirmemiş ve Pentagram’ın “çok bilmiş kültür entelijansiyasına karşı bir zafer kazandığını” söylemişti. Albümün 30 bine yakın satışa ulaşmasıyla Unkapanı’ndaki plak firmaları da rock ve metal gruplarını radarına alıp, buradan yeni kazanç kaynaklarının oluşabileceğini düşünerek yeni isimler aramaya başlamıştı bile!
Türkiye’nin ilk yabancı heavy metal konseri Açıkhava’da!
1990’lara kadar sinema gibi toplanma alanlarında konserler veren rock ve metal grupları, 90’larla birlikte daha büyük sahnelere taşınmışlardı. 12 Mayıs 1990 tarihinde İstanbul Açıkhava Tiyatrosu’nda gerçekleşen ve Türkiye’nin ilk yabancı heavy metal konseri de sayılan Alman Grinder grubunun konseri, dönemin rock ve metal dinleyicilerini çok heyecanlandırmıştı. Ayrıca alt grup olarak çıkan Pentagram ve Akbaba’yı da dinleyicileriyle daha büyük sahnelerde buluşturmuştu. Basın tarafından da ilgiyle takip edilen konserle ilgili Hürriyet Gazetesi’nin 14 Mayıs 1990 tarihli baskısında yer alan Kanat Atkaya’nın haberine göre “Metal müzik meraklıları, hızlı müziğin eşliğinde gönüllerince eğlenmişti.”
Özel televizyon yayınları kendilerine içerik arıyor!
Rock müziğin Türkiye’de 90’larla birlikte popüler hale gelmesinin en büyük sebeplerinden biri de medyanın zenginleşmeye başlamasıydı. 1990’ın ağustos ayında Star 1 adıyla yayına başlayan ilk özel kanalımızı takip eden Show TV, Kanal D, ATV gibi anaakım kanallar, yayınladıkları programlarda rockçıların hayatlarına, aykırı yaşamlarına, onların “çılgınlar gibi” olan eğlence biçimlerine sık sık yer vermeye başlamıştı. Konserlerde çekilen görüntülerin eşlik ettiği sansasyonel haberlerle onları hem ötekileştirmiş hem de dolaylı yoldan topluma tanıtmayı tercih etmişti.
Fanzin yazarları anaakım medyada!
Medya, rock müzik alt kültürüne yer vermeye başlamadan önce dönemin rock ve metal müzik dinleyicileri fanzinler sayesinde birbirleriyle haberleşebiliyordu. Dönemin ünlü fanzinleri Laneth, Stüdyo İmge, Mondo Trasho, Non Serviam gibi yayınlarda yazan Çağlan Tekil, Tolga Akyıldız, Kanat Atkaya gibi isimlerin 90’larla birlikte anaakım medyada gazetecilik ve yazarlık yapmaya başlaması da rock müziğin bu sayede günlük yaşamdaki görünürlüğünün artmasına sebep olmuştu.
Moğollar geri dönüyor!
1967 yılında kurularak o döneme dek yapılmamış bir müziği yapmaya niyetlenen ve 1969 yılında müziklerinin türüne Taner Öngür’ün deyişiyle Anadolu pop ismini koyan Moğollar, 1976’da dönemin siyasi ve müzikal şartları sebebiyle dağılmış ve grup üyeleri dünyanın birçok farklı noktasında kendi müzikal faaliyetlerini sürdürmüştü. 1992 yılında Leman Dergisi karikatüristlerinden Kaan Ertem’in başlattığı “Moğollar geri dönsün!” imza kampanyasıyla grup, eski kadrosuna genç klavyeci Serhat Ersöz’ün de katılmasının ardından yeniden bir araya gelmişti. 1993 yılının 31 Mayıs’ında Cemal Reşit Rey konser salonunda verdikleri muhteşem bir konserle de bu dönüşü kutlamışlardı. Hemen ardından 1994 yılında çıkardıkları “Moğollar 94” albümünde eski protest yapılarını da koruyan grup, 2 Temmuz 1993 yılında gerçekleşen Madımak Katliamı’nı anlattıkları ‘Issızlığın Ortasında’ şarkısıyla rock müziğin politik tarafını dinleyiciyle yeniden buluşturmuştu.
Meşhur ’93 yazı, devleri Türkiye’ye getiriyor!
Herhalde denk gelemediğime üzüldüğüm en çılgın dönemlerden birisi de hiç şüphesiz ’93 yazı! Şahit olanların anlata anlata bitiremedikleri, etkinlik listesine bakınca bizim de hayıflanmaya doyamadığımız o baş döndürücü konser serisinden bahsediyorum. “Bu Bir Ahmet San Organizasyonudur” ibaresiyle Türkiye’nin o zamana kadar hiç görmediği konserleri bir araya getiren seride hangi konserler yoktu ki? Metallica, Guns N’ Roses, Bon Jovi, Sting, Scorpions ve daha fazlası. Özellikle Metallica ve Guns N’ Roses’ın peşi sıra mayıs ve haziran ayında verdikleri konserler medyada kendisine öyle büyük bir yer bulmuştu ki konserlerde kendilerinden geçen gençler gazete manşetlerinden, televizyon haberlerine kadar birçok mecrada arzıendam eylemişti!
Rock müziğin yeni isimleri sahnede!
Her türde olduğu gibi 90’ların ortalarından itibaren rock müzikte de genç isimler sahnelerde boy göstermeye başlamıştı. Özellikle Kemancı, Hayal Kahvesi, Sis gibi mekanlarda başladıkları sahne hayatlarını, bir adım öteye taşımayı amaçlayan isimler solo ve grup çalışmalarına hız vermişti. Teoman, Şebnem Ferah, Duman, Özlem Tekin, Kurban gibi isimler 90’ların ikinci yarısında ilk albümlerini çıkararak piyasada seslerini duyurmaya başlamış, dönemin pop müziğinden sıkılan genç kitlenin müzikal arayışına da harika bir çözüm olmuştu. Ancak burada unutulmaması gereken bir şey var ki medya tarafından sıkça toplumla buluşturularak evcilleştirilen rock müzik, artık “gençlerin özgürlük çığlığı” olmaktan çıkmıştı. İlk başlarda alt kültür olarak medyada kendisine öteki olarak yer bulan rockçılar artık makul çocuklar olmuş, hatta onların üniversite eğitimlerine kadar bilgiler verilmeye başlanmıştı.
Ödül törenlerinde rock sesleri!
Türkiye’nin en çok bilinen müzik ödüllerinden biri de Kral TV Video Müzik Ödülleri. 1996 yılında “En İyi Grup” kategorisi altında kendisini gösteren rockçılar, 1998 yılında “En İyi Rock Müzik” kategorisinin de eklenmesiyle artık özerkliğini ilan etmişti. Haluk Levent’in ‘Hani Benim Olacaktın’ şarkısıyla ödül kazandığı ilk ödül töreninin ardından Şebnem Ferah, Teoman, Feridun Düzağaç, Kargo, mor ve ötesi, Bulutsuzluk Özlemi, Athena, Mavi Sakal gibi isimler de 90’lar boyunca bu ödül töreninde adaylığa layık görülmüştü. 2000’lerdeki rock patlamasından sonra olup bitenleri söylemiyorum bile!
Nereden çıktı bu satanizm söylentisi?
Rock ve metal dinleyicileri, 90’ların ortasından itibaren daha popüler bir kültür içinde yer almalarına rağmen 1999’da rüzgar yine tersten esmeye başlamıştı. 1999 yılının 13 Eylül’ünde işlenen satanist bir cinayetin ardından tüm oklar yine rock müzik dinleyicilerine çevrildi ve başta Akmar Pasajı olmak üzere rockçıların birçok önemli uğrak noktasına polis baskınları düzenlendi. Döneme dair en ikonik görüntülerden birisi de Akmar Pasajı’nın ünlü isimlerinden Apache Ayhan’ın gözaltına alınırken sorulan “müşterileriniz kimdi?” sorusuna verdiği “çoluk çocuk” cevabıydı. Bu suçlamalar, tabii ki rock müziği yerin altına sokmak yerine daha da gündeme getirdi. Bu sansasyonel haberler aslında rock müzik kültürünü anaakıma taşımak için yapılmış kurgulardan ibaretti.