Ana SayfaMüzikBağımsız müzik firmalarının müzik endüstrisinde oynadığı rol tam olarak ne?

Bağımsız müzik firmalarının müzik endüstrisinde oynadığı rol tam olarak ne?

Başlarda sektörün ikincil oyuncuları gibi görünen bağımsız müzik firmaları, ilk zamanlardaki gibi tam bir bağımsızlığa sahip olmasa da şüphesiz ki endüstriyi büyük ölçüde dönüştürmeyi başardılar. Peki müzisyenlerin yaratıcılığını, yenilikçiliğini ve özgürlüğünü tetikleyen bağımsız müzik firmalarının sektörde oynadığı rol tam olarak ne?

Batıkan BAKSI / [email protected]

Müzik prodüksiyonunun istenilen her yerde yapılabilir hâle geldiği günden beri hayatımıza yıldırım gibi düşmüş bir kavram bağımsız müzik. Dışarıdan bakıldığında kulağa çok hoş gelen ama “dışı seni içi beni yakar” denilen türden bir oluşum aslında. Başlarda müzisyenlere sınırsız bir çalışma alanı sunduğu düşünülen, adeta kendi işinin patronu gibi hissettiren bu olgunun ilerleyen zamanlarda aslında pek de öyle olmadığı ortaya çıkmaya başlamıştı. Çünkü zaten dünya genelinde tüm kontrolü elinin altında tutan, sektörü domine eden ana akım müzik şirketleri vardı. Bu ana akım şirketler, oyuncuları da kendileri belirliyor ve aynı zamanda oyunu da kendileri kuruyorlardı. Hâliyle böyle bir ortamda, bu büyük çemberin dışında kalan müzisyen ve gruplar kendilerini duyurmakta zorlanıyorlardı.

Ancak bağımsız müzik de aslında sanıldığı gibi tam manasıyla bağımsız değildi; “biz bağımsız müzik yapacağız, özgür olacağız” diyerek yola çıkan bağımsız plak firmaları da aslında birbirleri arasında büyük bir mücadeleye başladılar. Hatta ve hatta, büyük firmaların arasındaki rekabetten daha da çetin geçen bir durum söz konusuydu. Büyük çemberin içinde pasta da büyüktü ve herkes iyi kötü kendisine bir pay alabiliyordu. Fakat bağımsız müzikte pasta küçüldüğü için rekabette en başarılı olan markaların müzisyenlerinin sesi daha çok duyuluyordu. Peki yalnızca Türkiye’de değil, dünyada da büyük bir kaos içinde konumlanan ana akım plak şirketlerinin hakimiyetinde olan müzik sektöründe bağımsız müzisyenlerin rolü ne? Gelin, bu konuyu beraber irdeleyelim.

Günümüzde plak firmaları ne ölçüde bir önem taşıyor?

Bundan yaklaşık 10 yıl öncesine kadar bir plak firmasıyla anlaşma yapmış olmak, bir müzisyen için çıldırtıcı bir fikirdi. Bu durum hem yolun başında olan müzisyeni daha fazla insanla buluşturuyor hem de müzik kariyeri için harika bir sıçrayışa vesile oluyordu. Sanatçı ya da grup, kendi ününü katlamak için müzik yapmaktan (o da sektörün kuralları çerçevesinde) başka bir şey yapmıyor; geri kalan ticari kısımları plak firması kendi arasında çözüyordu. Bu, düşününce aslında çok pratik ve hayatı kolaylaştıran bir durumdu. Ancak müzik teknolojileri iyiden iyiye gelişmeye başlayıp, sosyal medyanın da etkisiyle herkesin daha görünür bir konuma ulaşması büyük plak firmalarının cazibesini yitirmesine sebep olmuştu. Çünkü artık bir laptop aracılığıyla kocaman bir albüm yapılabiliyor, greenbox bir ortamda devasa klipler çekilebiliyordu. Bunu da gören yeni grup ya da solo şarkıcılar, bütçelerini plak firmalarına ayırmak yerine kendi markasını yaratmak için harcıyordu. Eskiden büyük ekiplere gerek duyulan bu aşamalar için artık kendi etrafında konumlanmış arkadaş çevresini kullanan bağımsız müzisyenler; amiyane tabirle işi, eşiyle dostuyla halleder olmuştu. Böyle bir ortamda da artık büyük firmalar, eski alışık oldukları düzeni bir kenara bırakıp rekabetin farklı alanlara da yöneldiği bu ekosisteme uyum sağlamak için dönüşmeye başladılar. Eskiden televizyon ve radyo kanallarıyla yapılan PR çalışmaları, sosyal medya ağırlıklı olmaya başladı; tam albümler yerine single çalışmalarıyla daha yoğun bir üretim sürecine geçildi ve sosyal medyada gerçek bir yetenek avına çıkılır oldu.

Bağımsız müzik, sektörün rönesansı mı?

Bağımsız müzik, şüphesiz ki günümüzde bir tür illüzyona dönüşmeye başladı. “Ben yapabiliyorsam, siz de yapabilirsiniz” söylemleriyle yeni müzisyenlerin cesaretlendirilmesi iki ucu keskin bir bıçağa dönüştü. Nasıl ki eskiden Unkapanı’na erken gidenin kaseti çıkıyordu, bugün de dijital platformlarda çıkan şarkıların haddi hesabı yok. Günde yaklaşık 100.000 şarkının yüklendiği platformlardan bahsediyoruz ve emin olun herkes dünya starı olmak için yola çıkıyor. İşte böyle bir ortamda bağımsız müziğin herkese aynı kapıyı açma ihtimali neredeyse yok gibi. Ancak bağımsız müziği, sektörün rönesansı olarak görenler de yok değil. Sanat eserlerinin yaratılışı 15. ve 16. yüzyılda farklılaşma yoluna gittiğinde buna karşı çıkanlar olduğu gibi günümüz müziği de yaratım, üretim ve tüketim konusunda büyük bir dönüşümün tam içinde. Dolayısıyla buna karşı çıkan geleneksel bakış açıları da seslerini büyük oranda yükseltiyorlar. Rönesans döneminde birçok alanı elinde tutan imtiyazlı sınıfa karşı çıkıp, kendi üretim faaliyetlerini gerçekleştiren sanatçılar nasıl o dönem bir başkaldırıda bulunduysa bugün de aslında bağımsız müzik yaparak sesini duyurmak isteyen isimler bunun benzeri bir isyan ateşini içlerinde taşıyorlar. O dönem kitlelerin tercihi doğrultusunda ortaya çıkan ve popülerlik kaygısı güden sanat eserleri nasıl arz ediliyorsa bugün de dünya genelindeki piyasa müziği tam olarak bu şekilde üretilip servis ediliyor. İşte bağımsız müzisyenlerle eşitliği bozan durum burada ortaya çıkıyor. Şöhret basamaklarını 3’er 5’er çıkmak isteyen popülere oynayan müzisyenler büyük firmaların çatısı altında toplanınca, sık sık karşımıza çıkan isimler piyasada tutabilecek kişiler oluyor.

Bu yükselişe sebep olan faktörler nelerdi?

Bağımsız müzik, elbette ki endüstriden bağımsız olarak bir yükselişe geçmedi. Sektörün manzarası değişirken kendisine farklı kanallar yarattı ve ortaya ana akımın tam zıttı gibi gözüken bağımsız müzisyenleri çıkardı. Teknolojik gelişmeler zaten tüm oyunu baştan yaratırken, internet tabanlı yayıncılık bağımsız müzisyenler için bulunmaz bir nimetti. Sansür yoktu, süre kısıtlaması yoktu, her şey anlıktı. Bu da müzisyenlerin önündeki engellerin ortadan kalkması demekti. Dünyanın bir ucundaki müziği dinleyebiliyor olmak tüketici alışkanlıklarında değişimleri de beraberinde getirdi. Günümüz dinleyicileri, müzik dinlerken çeşitlilik istemeye başlayınca ana akım olmayan farklı türlerden birçok farklı tarza yönelmeye başladı. Nitekim bu tür müzikleri dağıtan firmalar da bağımsız firmalar olduğu için bu talep, bağımsız müziğin yükselişine olumlu katkıda bulundu.

Bağımsız müzisyenler kendilerine tutunacak dalı nasıl bulabilir?

Devasa bir müzik endüstrisi içinde farklı stratejiler uygulayarak kendisine sarsılmaz bir yer edinmiş sayısız sanatçı ve grup var. Zaten yola yeni çıkan gençler de onlara öykünerek bir hikaye yazmak istiyorlar. Ancak başarmış isimlerin hikayelerini birebir kopyalayan bağımsız müzisyenlerin maalesef sektörde tutunma şansı yok. Çünkü hikayesini kopyaladıkları müzisyen zaten adını kendi özgün serüveniyle kitlelere duyurmuş durumda ve bir tane daha ona ihtiyaç duyulmadığı için hem dinleyiciler hem de sektör, taklitçi kişileri kendisinden uzaklaştırma yoluna gidiyor. Tabii büyük plak firmalarının sunduğu rehberlik çalışmalarından nasibini alamadığı için bağımsız müzisyenler, bu yolculukta diğerlerine göre daha çok düşüp kalkmak durumunda kalıyorlar çünkü kendi sistemlerini kendileri oturtmak zorundalar. Bir müzisyen, bağımsız kalmayı tercih ediyorsa zaten kendisini dinleyecek kitle de onun derdini anlayacak kişiler olacağından rol yapmaya da gerek duymaz çoğu zaman. Burada da özgünlüğü yakalamak adına, gerçekten olduğu gibi davranmak bağımsız müzisyene puan kazandırır. Yani başta bağımsız olup, sonraları “ben ana akıma giriş yapıyorum” dediğinde ne yazık ki samimiyetini yitirir.

Bağımsız müzik, müzik endüstrisini nasıl etkiledi peki?

Kendine zıt bir akım olan bağımsız müziği çıkartırken, endüstri bağımsız müziğin kendisini de dönüştüreceğinin hiç farkında değildi bence. Peki bağımsız müzik, endüstriyi hangi yollardan etkiledi?

  • Müzik türleri daha da çeşitlendi: Ana akımın dinleyicilere dayattığı isimlerin dışında bir dünya olduğu görüldü, alışılan türlerin dışında müzik yapan sayısız müzisyen daha görünür oldu.
  • A&R süreçleri gelişme yoluna gitti: Bağımsız müzik firmaları, daha önce duyulmamış insanları piyasaya çıkarmak istediği için genelde risk alırlar. Bu da büyük firmaların hit odaklı yeni yetenek yaklaşımlarını değiştirmelerine sebep olmaya başladı.
  • İş modelleri değişmeye başladı: Bağımsız firmaların sunduğu daha sanatçı dostu sözleşmelerle daha adil gelir dağılımı mümkün olmaya başladı.
  • Kültürel etkileşimlere alan açıldı: Bağımsız firmalar, kültürel hareketlerin sesini duyurması ve toplumsal değişmeleri yansıtmaları açısından öyle önemli bir rol oynadı ki alt kültürler ve dışlanmış gruplar, kendilerine harika bir kapı açtı.

Bağımsız müzik şirketlerinin yükselişi, şüphesiz ki müzik endüstrisinde önemli ve dönüştürücü bir dalgaya işaret ediyor. Bu bağımsız şirketler, niş oyuncular olmaktan etkili güçlere dönüşerek sektörün görünümünü de yeniden tanımlıyor ve müzik üretimi, dağıtımı ve tüketimine ilişkin geleneksel paradigmalara meydan okuyor. Bugün bile rüzgara karşı yürümekten çekinmeyen bağımsız firmalar; şartlara uyum sağlama yeteneği, sanata bakış açıları ve dinleyicilerle kurdukları bağlarla gelecekteki fırsatları yakalayarak sektörü nasıl dönüştürecek, hep birlikte göreceğiz.

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR