Ana SayfaMüzikBaşak Doğan: “Ben oldum olası insan sesinden çok etkilendim”

Başak Doğan: “Ben oldum olası insan sesinden çok etkilendim”

Türkiye’de koro müziği denince akla gelen başlıca isimlerden biri olan Başak Doğan’la annelik sürecini, koro müziğini ve planlarını konuştuk.

Ant Arın ŞERMET

Müzik dinleme alışkanlıkları konusunda dönem dönem belli başlı türlere yönelen ve o geçen yıllarla birlikte o dönemin ve türlerin nostaljisini yapan bir toplumun parçasıyız. Bu doğrultuda tahmin etmenin güç olmayacağı bir şekilde koro müziğini ya da çok sesli müzikleri dinlemek çoğu dinleyicinin elinin gitmediği, çünkü elinin gidip gitmeyeceğini bilmediği kadar hakim olmadığı bir alan. Başak Doğan tam da böyle görece çorak diyebileceğimiz bir noktada bilgisi, tecrübesi ve hayalleriyle Türkiye’de koro müziğinin başlıca isimlerinden biri oldu.Boğaziçi Üniversitesi’nin ilk kadın korosunu kurup Boğaziçi Üniversitesi Müzik Kulübü Caz Korosu’nun şefliğini devraldıktan sonra okulu tamamladı. Lakin yolculuğu burada sona ermedi. 2015’te kurduğu Chromas, önümüzdeki sene 10 yaşına basacak. 2016 yılında Danimarka Kraliyet Konservatuarı’na Koro Şefliği yüksek lisansı yapmak için Türkiye’den ayrıldı. Döndükten sonraysa adını sıkça duyduk. Buradan sonrasında mikrofon kendisinde. Keyifli okumalar.

Öncelikle sizi Nora için tebrik ederim. Umarım sağlığı başta olmak üzere gelecek size ve Nora’ya harika şeyler getirir. Hamilelik ve annelik öncesindeki hayatınızla sonrasındaki hayatınızı sormak isterim. Profesyonel hayata dönmek nasıl bir süreçti? Kolay adapte olabildiniz mi?

Ne kadar zarifsiniz, çok teşekkür ederim! Temmuz’dan bu yana işlere yavaş yavaş dönmeyi planlarken sanırım güzel projelerimize dayanamadım ve hızlı bir dönüş yaptım. 🙂 Tam dengeyi bulmaya çalışıyorum, çok yeni ve heyecanlı bir zaman oluyor, Nora her gün yepyeni sesler keşfedip büyürken, koroya ve yaptığım müziğe bakışım da buna paralel bir başka büyüyor sanki. Önümüzdeki yıllar ne şekilde geliştirecek, heyecanlıyım. Geçtiğimiz sene hayatımda bir dönüşüm, değişim ve ilerleme senesi oldu, hala da bu sürecin içinden geçiyorum. Şeflik (genel liderlik pozisyonları) daha çok erkek kişilerle ilişkilendirdiğimiz, toplum tarafından yöneten şef kadınsa hala aklından “aa kadın şef” diye belirtme ihtiyacı duyduğu bir alan. Bu sene bir de üstüne hamile/anne şef olunca çok değişik tepkiler, ve şaşkınlıklarla karşılaştım. Bunun özeti ve amacımız şöyle olmalı: her alanda daha fazla kadın yönetici, lider, şef görmek, alan açmak, destek olmak. Böylelikle genç kadınlar da kendini gerçekleştirmek için bir kısıt yaşamayacak.

Koro müziği Türkiye’de ya da bildiğimiz kadarıyla dünyanın herhangi bir noktasında pek de ana akıma yaklaşan bir müzik türü değil. Ancak siz aldığınız eğitimler, kurduğunuz Vokal Akademi ve yönettiğiniz konserlerle bu alanda kendinizi ispat etmenin ötesine geçip parçası olduğunuz türü de tekrar merkeze yaklaştırdınız. Bu süreci sizin perspektifinizden dinleme şansımız olabilir mi?

Ben oldum olası insan sesinden çok etkilendim, çok küçükken dahi bir kişi yanımda şarkı söylese, şarkıdan bağımsız gözlerim dolardı. İşimin de insan sesini şekillendirmek olması sürpriz olmadı sanırım. Hiç aracı olmadan, yalnızca bedenimizin enstrüman olduğu bu müzik, sesimizle kalabalık kitlelere ulaşmak, çok geniş skaladaki duyguları ifade edebilme, müzikle karşılaştığımız herkesle diyalog kurmak paha biçilemez bir deneyim. Tüm bunları yaparken de müziğimize tür kısıtı koymuyorum, alışılmış tekdüze koro müziğinin aksine hep yeni bir repertuvar, yepyeni bir müzikal dünya yaratmak üzere çalışıyorum. Mesela o bildiğimiz siyah dosyaları hiç kullanmadık ki aramıza herhangi bir engel koymayalım, kendimizi de kısıtlamayalım istedim. Farklı mekanlarda değişik tınılar yaratıp, muazzam müzisyenlerle ortak projeler, konserler yapıyoruz. Sanırım bu çaba da dinleyicisini kendisi geliştiriyor, ne mutlu bana!

Screen Shot 2024 10 11 at 08.43.43

Bir yandan da Vokal Akademi European Network of Cultural Centres’a (ENCC) üye oldu. Bunun için sizi tebrik ederim. Bu üyeliğin yansımasını sizde ve akademinizde nasıl oldu?

Aslında dünyada birçok kültürel kurumla bağlarımız var; Danimarka’da Aarhus Kraliyet Konservatuarı, İsveç’te The Real Group Academy, Latin Amerika’da Vocal Latinoamerica ile, Asya’da Vocal Asia ile ve daha birçok kurumla organik bağlarımız var. Dünya’da üreten ve benzer işler yapan kurumlarla iletişimde olmayı, birlikte üretmek için fırsatlar yaratmayı ve dünyadan fikirlerle vizyonumuzu geliştirmeyi önemsiyoruz. ENCC de takip ettiğimiz organizasyonlardan biriydi, Avrupa’daki sosyo-kültürel fayda üreten ve toplulukları buluşturan fiziksel alanları bir çatıda buluşturan bir kurum. Birçok kriterleri var, çok da prestijli kurumlar bu ağda.

İstanbul başta olmak üzere farklı şehirlerde, birçok önemli mekanda performansları yönettiniz. Gerçekleştirmek istediğiniz ya da şu anda üzerinde çalıştığınız planları duymak istesek ne dersiniz?

19 Ekim’de Şişli, Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nde, Hollanda’dan AtNoon isimli bir ensemble korosu ağırlıyoruz sahnemizde. Chromas, VA Pop & Caz Korosu ile AtNoon birlikte performans sergileyeceğimiz bir gece olacak. Sezonun ilk büyük Chromas konseri için 25 Ekim’de Zorlu PSM’deyiz. Biletlerimiz passo.com.tr üzerinden satışta. Yine birlikte şarkılar söylediğimiz, etkileşimli bir ses ve ışık şovu izleyiciyi bekliyor. Bu konserin bir özelliği de, bizi çok heyecanlandıran Fuat Güner’in sahnemize konuk olacak olması. Birlikte iki parça seslendireceğiz. 23 Kasım’da CSO Ada Ankara’da, Tarihi Salon’da çok özel bir repertuvarla, akustik bir konser vereceğiz. O konserin de biletleri halihazırda satışta; CSO’dan takip edebilir Ankaralı müzikseverler. Çok yeni Arter’de bir ses enstalasyonu hayata geçirdik. Halkın güzel bir ilgisiyle karşılaştık. Eric Whitacre’ın ‘Cloudburst’ adlı eserini 360 derece Dolby Atmos tekniğiyle, İTÜ Miam stüdyolarında kaydetmiştik. Bunu, orta noktamıza bir insanı alarak kaydettiğimizi hayal ettik. Tam da bu deneyimi, Arter’de kurduğumuz enstalasyonda, katılımcılara deneyimlettik. Cloudburst’ün bu özel kaydı 1 Kasım’da tüm dijital platformlarda yayınlanacak.

Önümüzdeki yıl yani 2025’le birlikte artık Chromas’ın 10’uncu yılını kutluyoruz. Bunun için Mart ayında yine Zorlu PSM’de çok özel bir konser için hazırlıklarımıza başladık. Tarihimiz boyunca birlikte çalıştığımız sanatçı ve grupların da bize sahnede eşlik ettiği bir akış hedefliyoruz. Vokal Akademi Pop Caz Korosu ile Aralık ayında DasDas’ta özel ve butik bir yeni yıl konserimiz olacak. Ayrıca 2025’te Endonezya ve Singapur’da iki farklı uluslararası etkinlikte jüri olmak üzere davet aldım; buralarda ülkemi temsil edeceğim.

Dergy’e verdiğiniz bir önceki röportajınızda vocal painting’den bahsetmiştiniz. O sebeple tekrar anlatmanızı istemeyeceğim. (Okurlarımız eğer isterse röportajı tekrar okuyabilir) Benim sormak istediğim nokta, bu yöntemi Türkiye’de uygulayan tek koro şefi sizsiniz. Sizden sonra bu yöntem Türkiye’de yaygınlaşmaya başladı mı? Ya da size bu alanda bilgi sahibi olup gelişmek isteyen insan sayısında bir artış var mı?

Vocal Painting aslında yepyeni bir metod, Türkiye’de uygulanabilmesinin sebebi benim bu metodu ilk öğrenen jenerasyonda olmam. Bu yüzden çok gururlu ve mutluyum. Açtığım atöyelerle, konserde bu metodu kullanarak seyircimizle şarkı söylememizle aslında çok fazla kişiye bu metodu deneyimletebilmiş olduk. Güvenle söyleyebilirim ki Türkiye’de artık koro müziğinde bilinen bir metot oldu.

Hemen hemen her alanda olduğu gibi müzikte ve koro şefliğinde de erkek egemen bir dünya hakim maalesef ki. Bir erkek koro şefine cinsiyeti belirtilmeden sadece şef denirken, sizin gibi müzik insanlarına ‘kadın’ sıfatı ekleniyor. Müzik dünyasında kadın, hatta lider bir kadın olmayı bizlerle paylaşmak ister misiniz? Ya da bu konuya dair neler eklemek isterseniz mikrofon sizin.

Biz de Vokal Akademi olarak, tam da bu konuyla ilgili bir rapor yayınladık. Geçen yıl Ağustos 2023’te, Denizbank Voice Up A Cappella Festival kapsamında, Aylin Vartanyan moderatörlüğünde, Melike Şahin, Ceren Gündoğdu, koro koreografı Panda Van Proosdij, Ece Dizdar ve benim katıldığımız, kadınların müzik endüstrisindeki fırsat eşitliği ile ilgili mevcut durumlarını, algılarını, zorluklarını ve engelleri aşmak üzere önerilerimizi konuşmuştuk. Tam bir yıldır da bu panelde dile getirilen tüm konu başlıklarını bir özet raporda toplamak için çalışıyoruz. 10 Ekim tarihinde kamuoyuyla paylaşmış bulunuyoruz. Burada her sanatçının kendi deneyimleri üzerinden tespitleri, kişisel paylaşımları ve çözüm önerileri öne çıkıyor. Müzik alanında ve tabii ki tüm alanlarda kadının, özellikle lider konumundaki kadınların; anne olma yolculuğunda olanların ve sonra emziren bir anne olarak liderlik eden bir kadın olmanın, toplum içindeki algısı ile ilgili halen mücadelelerimiz sürüyor. Burada vardığımız ilk sonuç şu; kadınlar olarak içinde bulunduğumuz platformlarda, diğer kadınlara da yer vermek, böylelikle taşın suya atıldığında oluşan hareler gibi, etki alanımızı beraber geliştirmek mümkün. Biz Vokal Akademi olarak bir tartışma alanı açtık ve bunu festivalin önümüzdeki edisyonlarında da geliştirerek sürdüreceğiz. Kadınlar olarak var olmak, bildiği yolda ilerlemek ve becerileri doğrultusunda devam etmek, devam etmek ve devam etmek. En temelde yapmamız gereken bana kalırsa budur.

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR