Son yıllarda Türkçe rock sahnesine damgasına vuran Batu Akdeniz hız kesmeden üretmeye devam ediyor. Bugün sevenleriyle yeni teklisi ‘Sevmişim Boşuna’yı buluşturan müzisyenle bir araya geldik.
Biten bir ilişkinin ardından atılan bir feryat gibi ‘Sevmişim Boşuna’. Bu şarkı nasıl bir dönemde ortaya çıktı? Hikayesinin ardında neler var, bizimle paylaşabilir misin?
Bu şarkı geçtiğimiz yıl, ‘Kal Masallarda’ ve ‘Maskeler Düştü’ ile aynı dönemde yazılan beş parçadan üçüncüsü. Ergenlik yıllarımdan beri power ballad dinlemeyi çok severim. Bu şarkıda da nostaljik bir power ballad atmosferi yakalamak istedim. Değişen, değişmeye başlamış bir sevgilinin hikayesini anlatıyor ‘Sevmişim Boşuna’.
“Kendimi çok sert eleştiririm, ama sinirimi çıkardıktan sonra kendimi çok severim.”
Bu şarkıyı dinleyince direkt aklıma 2019’da yayınladığın ‘Yanlış Biriyle Doğru Hikaye’ şarkısı geldi. İkisinin sence ortak noktaları neler? Ya da ‘Sevmişim Boşuna’ için bu şarkının devam hikayesi diyebilir miyiz?
Aslında bir devam hikayesi yok ama insanlar ortak nokta bulabilirler. Dinleyicilerime eski aşk şarkılarımı hatırlatacak birçok nokta da var bu şarkıda ama yenilikler de var. Orkestrasyon mesela, sevgili grup arkadaşım Umut Er harika yaylılar yazdı bu şarkı için ve Blue Kite Stüdyoları’nda alınan sound’umuz müthiş prodüktörümüz Mahmut Albulak’ın emeği ile harika oldu.
Şarkıda derin bir hayal kırıklığı da var. Peki senin hayal kırıklıklarıyla baş etme yolların neler?
Genelde baş edecek gücü yine kendimde buluyorum. Kendime verdiğim sözler var ve bunları tutmazsam ben, ben olamam. Bazen çok büyük bunalımlara girerim; kendimi çok sert eleştiririm, ama sinirimi çıkardıktan sonra kendimi çok severim. İki tarafa da çok sık gidip geliyorum.
Çoğu şarkın gibi bu parçanın da sözü ve müziği sana ait. Üretim sürecini bir metaforla anlatmanı istesek, neye benzetirdin ve neden?
Genelde her şarkı için çok fazla zaman harcıyorum. Beni yakalayan bir melodi veya cümle bulduğumda onun üstüne gitmeyi çok severim ve geri kalan kısmı o yakaladığım melodi veya cümlenin üstüne inşa etmeye çalışırım. Bazen bir nakarata 3 gün kafa patlatıp istediğimi elde edemeyince komple atıyorum. Asla inatçı olmamalıyım çünkü bir nakarat size gelmekte zorlanıyor ve direniyorsa zorlamanın hiçbir anlamı kalmıyor.
Fransız indie pop sanatçısı YorinaDiBasco ile bir düet hazırlığı içerisinde olduğunu duyduk. Bize bundan bahsedebilir misin? Nasıl bir araya geldiniz, nasıl bir şarkı bizleri bekliyor?
Bu yaz sonu Yorina bana ulaştı ve bir şarkısını tekrar düzenleyip birlikte söylemek isteyip istemeyeceğimi sordu. Hala prodüksiyon öncesi kısımdayız; yani ne olacak bunu söylemek şu an için zor ama çok güzel, sakin bir müzik yapıyor. Dokunmak isterim ben de.
“Simon Kirke bana hala rüya gibi gelen bir hikaye.”
Diğer yandan baterist Simon Kirke ile de bir hikayen var. Hatta bu hikaye bir belgesele dönecek değil mi? Yollarınız nasıl kesişti? İş belgesel yapmaya kadar nasıl geldi merak ediyoruz.
Bu bana hala rüya gibi gelen bir hikaye. Simon Kirke rock tarihinin en büyük ve en ünlü davulcularından biri ve 2 İngilizce şarkımda bana eşlik edecek. Ortak bir arkadaşımız var; Simon’ın Free ve Bad Company dönemlerinden 50 yıllık arkadaşı Lucy Piller. Artık akraba gibi olduk, beni internetten keşfetti ve yıllardır birbirimizi ziyaret edip aile olduk. Lucy 2 şarkımda Simon’ın çalması için Simon’la konuştu ve o da sesimi ve şarkıları dinleyip çok sevmiş, kabul etti. Bad Company ve Free benim çocukluğumdan beri duvarımda posterleri asılı olan 2 çok büyük rock grubu. Led Zeppelin gibi, The Who gibi. Ben de bunun bütün aşamalarını kaydederek gitara yeni başlayan bir çocuğa ilham vermesi için, hayallerin gerçekleşebileceğini göstermesi için bir belgesel hazırlama fikri düşündüm. Bu yıl kesin olarak yayımlıyoruz.
Bu arada özellikle alternatif sahneden birçok isimle bir araya gelip iş birliklerine de imza atıyorsun ama bir üst jenerasyondan Koray Candemir’le bir araya gelmeniz ayrı bir güzeldi. Nasıl bir araya geldiniz?
Bizi sevgili menajerim Burçin Gülbahar bir araya getirdi. Sonra da abi kardeş gibi olduk. Bu kadar iyi anlaşabilirdik sanırım, çok sık görüşüyoruz o düetten beri. Hem tecrübelerini benimle paylaşıyor hem de şahane bir dostluğumuz oldu, çok eğleniyoruz birlikte. O Türkiye’nin gerçek anlamda ilk rock yıldızlarından biri ve ‘Bir Sebebi Var’ şarkıma sesiyle harika bir renk getirdi. Onu dostum olarak yanımda görebildiğim için çok mutluyum.
“30 olacağım yakında ama sanırım ruhum 75 yaşında.”
Tarzın, duruşun, tavrın 70’li yılları anımsatıyor hep. Bununla ilgili sen ne düşünüyorsun? Var mı o döneme dair bir hayranlık?
Böyle düşünmeniz çok güzel. Ben 30 olacağım yakında ama sanırım ruhum 75 yaşında olabilir. Beni en çok etkileyen dönem 70’ler ve ben de sanki hala 70’lerde yaşıyormuşuz gibi yaşayan bir adamım. Müziğin her dönemini çok seviyorum ayrı ayrı güzellikler var çünkü. Ama tarz, atmosfer, heyecan ve dünyanın bulunduğu nokta olarak en çok 70’leri severim. Evimin duvarlarında 70’lerin konser afişleri var. “David Bowie – Heroes bu cuma çıkıyor” afişi var mesela 1977 yılından kalma, orijinal baskı! Arabamda Eagles albümüm çalar, albümlerini ezbere bilirim. Biraz zamansız buluyorum o dönemleri. O döneme bu dönemden daha çok aitim ama zaman makinemiz de yok, ben de bir şekilde adapte olabilmeliyim. Yaptığım müzikte de o dönemin etkilerini hala hissettirmeye çalışıyorum; gitar sololarım, vokal tarzım, görüntüm, hepsi bazı insanlara yabancı ve garip gelebilir. Sırf Türkiye’de yaşıyoruz diye rock’n’roll’uma arabesk sosu katmıyorum, olmadığım biri gibi davranmaya çalışmıyorum, ben neysem oyum ve böyle olmaya devam edeceğim. Bu tarafta kalacağım ve ne mutlu ki insanlara ulaşıyor, dokunuyor müziğim, hayatlarının soundtrack’inde yer alıyorum.
Yeni yıl için neler diliyorsun kendi adına? Neleri gerçekleştirmeyi hayal ediyorsun?
Daha çok müzik! Sağlık, mutluluk ve ülkem için en parlak, en dertsiz, en ferah zamanların başlangıcını diliyorum. Sevgiyle kalın!