Ana SayfaMüzikBazı şarkılar neden tüylerimizi diken diken ediyor?

Bazı şarkılar neden tüylerimizi diken diken ediyor?

Bazı şarkılar vardır ki bedenimiz o şarkıları yalnızca dinlemekle kalmaz, etkisini tüm vücudumuza yayarak hissettirir. Üstelik bunun için sizin ekstra bir şey yapmanıza gerek yok, ayrıca o müziğin tarzınıza uyması da gerekmiyor. Dinlerken bir anda tüylerimizi diken diken eden şarkılar neler ve bunu neden yapıyorlar?

Batıkan BAKSI / [email protected]

En son hangi şarkıyı dinlerken ya da hangi konseri izlerken tüylerinizin diken diken olduğunu hatırlıyor musunuz? Çok sevdiğiniz veya o zamana kadar hiç duymadığınız bir şarkıyı dinlerken bedeninizde bazı farklı kıpırtıların olduğuna sık sık şahit olmuşsunuzdur. Kalbimizin hızlıca atmaya başladığı, tüylerimizin diken diken olduğu ya da gözlerimizin dolduğu şarkılar zaman zaman değişse de bedenimiz genellikle iyi müziklere hak ettiği değeri veriyor, üstelik bunu bilincimizin dışında gerçekleştiriyor. O sırada müziğe yeterince kulak kabartmasak bile ortamda çalan alakasız şarkılar bile bizi derinden etkileyebiliyor. Mesela ben kontrolüm dışında birçok kez normalde hiç etkilemeyecek şarkılardan dolayı gözlerimin dolduğunu biliyorum. Şimdi akıllarda tek bir soru var: “Bu şarkılar nasıl oluyor da bedenimizi baştan ayağa etkileyebiliyor?” İşte onun cevabını bu yazıda hep birlikte arayacağız. Hazırsanız başlayalım!

Müzik, beyinde nasıl bir yolculuk yapıyor?

Konumuzun cevabını aramadan önce müziğin beynimizdeki yolculuğuna göz atmak gerekiyor bence. Çünkü her şeyde olduğu gibi müzikte de tüm süreç beyinde başlıyor. Biz herhangi bir müziği dinlemeye başladığımızda (kulak kabartsak bile) işitsel korteks, prefrontal korteks, motor korteks ve hipokampus denilen bölümler bir anda harekete geçiyor. Bu da aslında müzik dinleme eylemini yalnızca dinlemekle sınırlı bırakmıyor, beynin birçok yönden çalışmasına sebep oluyor. Müziği duyunca dopamin salgılayan beynimiz, vücudun ödül mekanizmasını da çalıştırınca bedenimiz bir anda hareketleniyor ve fiziksel tepkiler vermeye başlıyor. Duyguları harekete geçirdiği için müzik, vücuttaki duygu dengesini de kuruyor tabii bu arada. Mesela uzun zamandır dinlemediğimiz ama bizim için çok özel bir anda çalmış olan bir müziği duyduğumuzda aniden o ortama ışınlanabiliyoruz. Çünkü müzik de koku hafızası gibi beynimize işleniyor ve kodlar oluşturuyor. Beynimizin birçok farklı noktasını harekete geçirdiği için aktif bir süreci de başlatan müzik dinleme eylemi, haliyle beyinde gelişen hastalıkların tedavisi açısından da bir araç olarak kullanılabiliyor. Müzik terapisi gibi çalışmalar buna en güzel örneklerden biri.

İyi müziğe herkesin bedeni tepki veriyor!

Müzik dinlerken, konser izlerken ya da sizi çok etkileyen bir filme göz atarken tüyleriniz diken diken oluyorsa yalnız değilsiniz. Dünyanın neredeyse %90’lık nüfusunda aynı durum gözlemleniyor. Üstelik bunun bir de adı var: Frission. Diğer bir ismiyle anacak olursak uzmanlar buna “deri orgazmı” diyorlar. Çünkü kendi deneyimlerinizi de hatırlarsanız, genelde iyi müzik dinlerken tüylerinizin diken diken olması aynı zamanda yerin ayağınızın altından kaymasıyla da sonuçlanıyor. Hatta yabancı literatürde sık sık duyduğumuz ve iyi müziği nitelemekte olan “eargasm” kavramı da bu konuyla biraz iç içe gibi. Zira bedenin sindirim ve kalp atış hızı gibi istemsiz işlevlerini kontrol eden vagus sinirinin bir kısmı kulağa da uzanıyor ve bunun sonucunda dinlediğimiz müziklerin titreşimleri bu sinir aracılığıyla bedenimizin tahrik olmasına da sebep olabiliyor. İşte eargasm da bu şekilde karşımıza çıkabiliyor.

Hangi tür müzikler bedenimizi daha fazla etkiliyor?

Genelde hangi tür şarkıları dinlerken tüylerinizin diken diken olduğunu hissediyorsunuz? Ben çoğunlukla melankolik ya da güçlü ritimlere sahip şarkılarda daha fazla ürperiyorum. Ve büyük oranda yalnız değilim çünkü insanların çoğu üzgün müziklerde bu durumu daha fazla yaşıyormuş. Aslında işin temelinde evrimsel değişimler ve dönüşümler var. Çünkü vücudumuzda yer alan kıllar evrimsel süreç boyunca hayatta kalmamızı sağlayan parçalarımız. Binlerce yıl önce yaşayan büyük büyük büyük atalarımız, tehlikelerden korunmak için vücutlarının verdiği bu tepkileri kullanırken bugün artık kimse tehlikeyi tüylerinin diken diken olmasıyla sezmiyor. Yukarıda dediğim gibi melankolik şarkılar kişilerin vücudunu daha çok etkiliyor çünkü sinir bilimci Jaak Panksepp’e göre melankoli ilk çağlardaki antik ve ürpermeyi tetikleyen mekanizmayı harekete geçiriyor. Kendisinin kaleme aldığı “The Emotional Sources of ‘Chills’ Induced by Music” adlı çalışmada üzgün şarkıların başta insanları tedirgin ettiği ardından ortamda tehlike olmadığını gördüklerinde bir rahatlığa sebep olduğunu belirtiyor. Bu da aslında hüzünlü şarkıların insanları daha çok rahatlattığı sonucunu ortaya koyuyor.

Müzikten etkilenen bireylerin duyguları da çok güçlü!

Müzik dinlerken “Stendhal Sendromu”na yakın hisler yaşıyorsanız muhtemelen diğer tüm duyguları da yüksek perdeden yaşıyorsunuz. Çünkü beyninizdeki işitsel korteks ile duyguları yorumlayan bölüm daha geniş bir alanı kaplayan sinirlere sahip olduğu düşünülüyor. Bu iki noktanın birbirine bu kadar güçlü bağlanmış olması da duygularınızı daha yoğun yaşıyor olmanıza sebep olabilir. Tabii ki bunun kesin ve net bir dayanağı yok. “Ee neden Stendhal Sendromu’na benzettin bunu?” diyecek okuyucular olabilir. Haklılar da. Sebebi şu: Stendhal Sendromu yaşayan kişiler de deri orgazmına benzer hisler yaşıyorlar. Mesela bir sanat eserini gördüklerinde kalpleri hızlanıyor, başları dönüyor, baygınlık geçirebiliyorlar ve hatta halüsinasyon görebiliyorlar. Bu açıdan bakınca deri orgazmı yaşayan kişiler hislerini yoğun yaşadıkları için Stendhal Sendromu’na yakın reaksiyonlar da verebilme potansiyeline sahipler.

Müzik dinlerken tüyleri diken diken olanların ortak özellikleri neler?

Yukarıda %90’lık bir kesim arasında olabileceğinizden bahsetmiştim. Bu özelliğe sahip bireylerin bir de ortak özellikleri var. Temelinde en bilindik olan özellik yeni deneyimlere açık olma hissi. Yani yeni müzikler, farklı tarzlar, alışılmadık melodiler duymayı seven insanlar aynı zamanda “frission” yaşamaya eğilimli insanlar olarak kabul ediliyorlar. Deneyimlere açık oldukları için hayal güçlerini de iyi bir şekilde kullanabilen bu kişiler, duygularını bu doğrultuda şekillendirirken aynı zamanda müziği de iyi okuyabilmekteler. Çünkü bir şarkıyı dinlerken genelde trafiğe hakim olmak, o şarkının nerelere gidebileceğini de tahmin etmeyi peşinden getiriyor. Bu da kişilerin ilerleyen dakikalarda nelerle karşılaşabileceğini kestirerek vücudunu gelmekte olan yükselmeye hazırlamasına yardımcı oluyor.

İşte durumlar bundan ibaret. Bundan sonra müzik dinlerken hiç beklemediğiniz anlarda tüylerinizin en yüksek perdeden diken diken olduğunu hissettiğinizde nasıl bir süreçten geçtiğinizi de hatırlayın ve yaşadığınız bu eşsiz deneyimin tadını çıkarın. Sahi sizin tüylerinizi diken diken eden şarkılar hangileri?

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR