Ana SayfaMüzikBeach Fossils: “Bir müzisyen, kendi müziğini kendi sesini bularak, kendi yolundan yürüyerek...

Beach Fossils: “Bir müzisyen, kendi müziğini kendi sesini bularak, kendi yolundan yürüyerek yapabilmeli.”

14 yıl sonra ilk kez 9 Ağustos’ta İstanbul’a gelecek Beach Fossils’in kurucusu ve frontman’i Dustin Payseur’le buluşup “Bunny”i ve İstanbul konserini konuştuk.

Ant Arın ŞERMET

New York’un alternatif sahnesinin güçlü simalarından Beach Fossils, 2023’ün dikkat çeken albümlerinden “Bunny”nin turnesi kapsamında 2010’dan sonra ilk kez İstanbul’a gelip Blind İstanbul‘da buradaki hayranlarıyla buluşacak. Biz de bu buluşma öncesinde Dustin Payseur’le, Denver’daki Beach Fossils konserinin soundcheck’i bittiği gibi konuşmaya başladık. Dustin’in bulabileceği en sakin konuşma yeri, Denver’daki konser mekanına yürüme mesafesinde bir kafeydi. Ancak Dustin kalabalığı hesap edemeyince sohbetimiz boyunca sık sık televizyonun sesini kıstırmaya ve kahvesini yeniletmeye çalıştı. Bu çabanın karşısında şapkamızı çıkarıp sözü daha fazla uzatmayıp mikrofonu Dustin Payseur’e ve Beach Fossils’e bırakıyoruz. Keyifli okumalar.

“Bunny”, ilk dinlediğim günden bu yana “Clash the Truth”la kan bağı olduğunu hissettiğim bir işiniz oldu. Sözlerinizdeki bireyselliğiniz. Başkası olmakla ilgilenmeyip kendiniz olmayı söylemekten çekinmemeniz… Bir yandan da müzik tarafında da tekinsizliği bol ve agresifleştiği yerleri var sanki “Bunny”nin. Belki Modest Mouse ve erken dönem Slowdive albümleri gibi. Sizin düşüncenizi alabilir miyim?

Bir şarkıyla ya da albümle uğraşırken nasıl bir duyguya hizmet edeceğimi ya da takip edeceğimi önceden kestirmiyorum. Herhangi bir spesifik planım olmuyor. Sadece o anki hislerimi ve duygularımı, bir terapi seansındaymış gibi müziğime aktarıyorum. Belki de daha doğru bir ifadeyle boca ediyorum. Bir albüm yaparken benim tarafımdaki durum, yaşadığım hayatı müziğime yansıtmak oluyor. Bunu da çoğunlukla duygularımı dürüstçe açığa çıkararak yapıyorum.

“Bunny” öncesindeki albüm kapaklarınız karanlık ve kafkaesk bir havaya sahip. “Bunny” ise “Alice In Wonderland” havası veren bir görsel üsluba sahip. Belki biraz da tekinsiz. Bu üslup değişikliği kararını nasıl aldınız?

Bunu tekinsiz ya da görsel ifade değişikliğinden ziyade daha renkli ve dikkat çeken bir albüm kapağımız olsun istediğim için yaptım. Albüme ismini ve görselini veren Bunny, bizim stüdyomuzun maskotu. Kendisi bir oyuncak. Ama Beach Fossils için bir oyuncaktan daha fazlası. Sürekli bizim nazımızı çeken bir arkadaşımız. İyi de bir dinleyici. Albümün kapağında Bunny’i görmek istediğime karar verince tanıdığım bir sanatçı arkadaşımı aradım ve aklımdakini anlattım. O da harikulade bir iş çıkarıp aklıma gelenden çok daha fazlasını olabilecek en sade şekilde kapağa yansıttı. Dışardan bakan ve müziğimizi bilmeyen biri için tatlı ve arkadaş canlısı duruyor olabilir. Ancak kapağın arkasındaki şarkıları dinleyen bir dinleyici için aynı zamanda karanlık da bir atmosferi var “Bunny”nin. Bu ikiliğin müziğimizi de oldukça yansıttığını düşünüyorum. O sebeple stüdyomuzun maskotu Bunny’i sizlerin de tanıması beni çok mutlu ediyor.

content Beach Fossils by Iya Forbes for Bandwagon PH 3086

Bir röportajınızda, yaptığınız bir albümün çıkmasının sizin için rahatlamayı ifade ettiğini söylemiştiniz. Sonrasında müzik yazarlarının, plak şirketinin ya da hayranların ne dediğiyle o kadar da ilgilenmediğinizi. Müziğiniz yıllar içinde değişimler yaşamış da olsa her zaman Beach Fossils gibi tınlamasında başkalarının sesini değil, kendi sesinizi tercih etmeniz olabilir mi?

Kesinlikle öyle. Bizim gibi azımsanmayacak zamandır müzik yapan özgün grupların, eleştirileri dinleyerek değişmemesi lazım. Kendi sesimizi kaybetmemiz durumunda bir sonraki Beach Fossils albümünü kimse merak etmez, bir sonraki Beach Fossils konserine kemik kitlemiz dışında kimse gelmez. Elbette bizim hakkımızdaki yazılanları okuyor ve dinliyoruz. Çünkü, insanların farklı bakış açılarıyla yaptığımız işi nasıl ele aldıklarını görmek bizim için de önemli. Bazen beğeniyorlar, bazen beğenmiyorlar ki bundan daha doğal bir şey olamaz. Ancak müzik yazarlarının eleştirileri her zaman işe yaramıyor. Hatta çoğu zaman bir işlevi olmuyor. Müziği yapan biziz sonuçta. Elbette bazen temelde bir şey keşfeden eleştiriler de oluyor. Onlarla karşılaşınca “vay canına dostum, bunu hiç düşünmemiştim” diyoruz. O eleştirilerin bizim için kıymeti çok büyük. Çünkü düşünmediğimiz yerlere gitmek, yeni fikirlerle ve o zamana kadar hiç denemediğimiz yaklaşımlarla buluşmamızı sağlıyor. Bu da müziğimizin çeşitliliğini, özgünlüğünü güçlendiriyor. Ama hepsinden çok daha önemli olan tek bir nokta var. O da enstrümanın başına oturduğunda kendi müzikal bakış açına ve sesine sahip olabilmek. Çünkü bu onların müziği değil. O şarkıların her bir ince detayının yapım aşamasını onlar düşünmüyor. Sen düşünüyorsun. Sen yapıyorsun. Sen ter döküyorsun. Bu sebeple de bu senin müziğin oluyor. Bir müzisyen, kendi müziğini kendi sesini bularak, kendi yolundan yürüyerek yapabilmeli.

Beach Fossils 2023 Far Out Magazine F

Bu soru biraz daha Beach Fossils’in müzikal anlamda temelini oluşturan ilham kaynaklarınızla ilgili olacak. Beach Fossils müziğinin oluşmasında, sizlerin bu yola girmesini sağlamakta etkili olmuş birkaç albüm saymanızı isteyebilir miyim?

Çok klişe olacak ama böyle pat diye sorulunca insanın kilitlenip kalıyor. O sebeple aklıma ilk gelenleri sıralayacağım. The Velvet Underground’un kendi adını verdiği o muzlu klasik albümü. Belki biliyorsundur Spacemen 3, hayatımda beni en etkilemiş, en sevdiğim gruplardan. Onlardan bir albüm seçmeyi isterdim ama seçemiyorum. O yüzden tüm diskografilerini yazıyorum buraya. Şöyle yapalım, albüm seçmek beni çok zorlayacak. Gruplardan ilerleyeceğim. Spiritualized diyebilirim gönül rahatlığıyla. Harika bir gruplar. Hani, onları kelimeye dökmek yersiz bir çaba. Açıp dinlemek istedim. Seksenli yıllardan biraz unutulmuş ama bence harika bir müzik yapan McCarthy’i söyleyebilirim. Stereolab, Stereolab olmadan önce McCarthy’di. Stereolab’den Tim Gane, McCarthy’nin kurucu elemanıydı. Stereolab kurulunca bu grup dağıldı. The Byrds’ün ilk iki albümünün –“Mr. Tambourine Man” ve “Turn! Turn! Turn!”– adını burada geçirebilirim. Tabii ki Buzzcocks. Onlar dönemsel değil, tüm zamanlardaki en büyük ilhamlarımızdan. İyi ki Buzzcocks müziği var.

Son olarak tur hayatı nasıl gidiyor? İstanbul’a son gelişinizden bu yana neredeyse 15 sene geçti. Sizin gelişinizde ben bir ilkokul öğrencisiydim misal. Bunca sene sonra tekrar sizi canlı izleyecek İstanbul’daki dinleyicilerinize 9 Ağustos akşamı için neler söylemek istersiniz?

Tam tarihi ben de hatırlamıyorum ama 2010 ya da 2011 olması lazım. Soğuk bir gün olduğunu hatırlıyorum. Her neyse. Bizi orada yalnız bırakmayıp müziğimize olan tutkunuzu yansıtacağınız için şimdiden teşekkür ederim. 15 yıldır turlayan bir grubuz. Dünyanın birçok yerine gittik. Birçok festivalde çaldık. Ancak İstanbul gibi bir şehirde, bunca sene sonraki ilk konserimizde birçok yeni yüz görmek, orayı dolduracağınızı bilmek bizim için dünyalar demek. Tahmin edebileceğin gibi heyecanlıyız tabii ki. Konserden önce ya da sonra bizi görürseniz yanımıza gelip selam vermekten çekinmeyin. Bizimle iletişime geçmeniz bizi mutlu eder.

 

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR