Ana SayfaMüzikBîdar: “‘Zaman Zaman’da pür sevgiyi haykıran dertli bir aşık var”

Bîdar: “‘Zaman Zaman’da pür sevgiyi haykıran dertli bir aşık var”

Kendine has tarzıyla son yıllarda müzikseverlerin ilgisini çeken Bîdar, beklenen ilk albümünün habercisi olan ilk teklisi ‘Zaman Zaman’ı yayınladı. Biz de bu vesileyle yetenekli sanatçıyla müziği üzerine bir sohbet gerçekleştirdik.


Kaan DENK / [email protected]


Taptaze çıkmışken yeni teklin ’Zaman Zaman’dan bahsederek başlayalım sohbete. Şarkı nasıl ortaya çıktı?
Şarkı, 2019 sonlarında ekibimden klavyeci arkadaşım Can Arsoy’la yaptığımız bir stüdyo çalışmasında klavye motifini çalmasıyla ortaya çıktı. Daha sonrasında ben onun çaldığı motifi alarak üzerine söz yazmaya başladım ve taslağı oluşturdum. Ardından Özgün Tuncer aranjmana girişti ve yeni bölümler de ekleyerek parçayı zenginleştirdi. Sözleri oturtup, kompozisyonu tamamladıktan sonra kayıt, mix ve mastering süreçleri başladı.


En son geçtiğimiz yaz ‘Yersiz Korkuların’la duymuştuk Bîdar’ın sesini. Müzikseverleri ‘Zaman Zaman’da bekleyen yenilikler neler?
‘Yersiz Korkuların’ daha kendi halinde bir öz-şefkat şarkısıyken ‘Zaman Zaman’da pür sevgiyi haykıran dertli bir aşık var diyebiliriz. Sound anlamında yenilik olarak da kafa sallatan sağlam groove’u ve fısıltılı rap kısmı yenilik içeriyor denilebilir.


Peki ‘Zaman Zaman’ için bir aşk şarkısı mı, yoksa bir aşığın ağzından ilişkiler üzerine bireysel bir bakış mı demek daha doğru olacaktır?
Bence daha çok aşığın ağzından çıkan bireysel bir bakış. İlişki içindeki bütün gereksiz detayları ve tartışmaları bir kenara itmeye çalışıp saf sevgiye odaklanıyor. Parçada hafif bir sitem de söz konusu. Sevgilisini görünce heyecanlanan, kaybetmekten korkan, sahiplenen, yani duygularını çok yoğun yaşayan bir aşık diğerine, bırak bu oyunları, sadece sevgiye odaklanalım diyor… Şarkının fısıltılı kısmında ise kendine güvenen sevgilinin kendiyle yaptığı iç hesaplaşmasını duyuyoruz.


Bugüne kadar yayınlanan işlerinin hepsinde yorumunun yanı sıra özgün besteciliğinin de ön plana çıktığını görüyoruz. Beste sürecinden bahsedelim isteriz biraz… Nasıl bir çalışma rutini izliyorsun ve üretim aşamasında neler senin için bir ilhama dönüşüyor?
Şarkı sözleri kafamın içinde dönüp dolaşan cümleleri kağıda dökmekle başlıyor. Özellikle sabah uyandığımda yazdıklarım yol gösterici oluyor. Çok nadir müzikle sözler aynı anda gelir, genelde ayrı ayrı kurguluyorum. İşin müzik kısmını en başta elimden geldiğince basit tutmaya çalışıyorum. Genelde piyanoda çalarak çıkarttığım taslaklar prodüksiyonda Özgün Tuncer’in de bakış açısıyla biraz daha progresif bir noktaya geliyor.


Daha önce İngilizce sözlü bestelerini de dinlediğimizi düşününce üretim aşamasında dil unsurunun senin için ne gibi farklılıklar yarattığını da duymak isteriz.
Bunu geçenlerde ben de düşünüyordum… İlk şarkı yazma denemelerim İngilizce’ydi ve Türkçe yazmak çok garip gelirdi. Şimdi tam tersi bir durum oluştu. O anda hissettiğim derdin içerdiği duygunun çeşidine göre dil şekilleniyor diye düşünüyorum. Bazı duygular veya olayları belirli bir dilde anlatmayı tercih etmekle ilgili bir şey. Bu aralar her şeyi Türkçe anlatma derdim var.

“Progresif ve meraklı bir yapım var, farklı şeyler denemeyi seviyorum.”

Muhtemelen müziğini ilk kez dinleyen birisi bile herhangi bir şarkında prodüksiyondaki özeni hemen fark edecektir. Şarkılarının yaratım yolculuğunu, beste aşaması ile son kurgu arasında geçen sürecin tamamına doğrudan şahit olan yaratıcısına, yani sana soralım.
Prodüksiyonlardaki özenin ana sebebi yolun başından beri beraber üretim yaptığım partnerim Özgün Tuncer. Bu özenin fark edilmesi hoşumuza gidiyor, teşekkür ederiz. Piyasada yayımlanan, hızlı üretim kaygısıyla yapılmış binlerce parçanın arasında farklı bir yere konumlanmak istiyorum.
Ben şarkının sözünü ve müziğini oluşturduktan sonra genelde aranjmanını Özgün’le tamamlıyoruz ve prodüksiyon başlıyor. Daha sonrası günlerce sesleri oluşturma, her birini tek tek düzeltme, çalma ve vokal kayıtlarını almayla devam ediyor. Parça içimize sindikten sonra Özgün, miks ve mastering aşamalarına geçiyor. Dileğim, bizim üretirken parçayla kurduğumuz bu derin bağı dinleyicinin de kurması.

Birçok türden izler görmek mümkün tabii ki ama müziğinde dinleyiciyi her anlamda alışılagelmiş çizginin dışına çeken kasıtlı bir avangart duruş var. Biraz da senin imzanı oluşturduğunu düşündüğüm bu duruş üzerinden düşünürsek ürettiğin müziği nasıl tanımlarsın?
Daha önce de belirttiğim gibi prodüksiyonlardaki yaklaşımda Özgün Tuncer’in oldukça büyük payı var. Bir yandan ben de üretirken kendini tekrar eden şeyler yapmadığımı fark ediyorum. Progresif ve meraklı bir yapım var, farklı şeyler denemeyi seviyorum. Mesela pandemide evdeyken Özgün’ün diğer grubu hehe ile “FUTURE in da history” adında bir parça yayımlamıştık. Tamamen kaygısız, hafif isyankar bir tavırla rap yazmaya çalışmıştım. Vokal kaydında çok eğlendiğimizi hatırlıyorum.
Yine benzer şekilde Ediz Hafızoğlu ile Nazdrave için yaptığımız müziklerde de bambaşka bir duruş var. Müzik benim için sürekli yeni şeyler keşfetmek ve tüm süreçten keyif almak. “Oh, iyi ki müzik yapıyorum” diyorum her yeni şarkıda! 🙂


Yaratıcılık kimliğini bir kenarda bekleterek dinleyici Bîdar’a soralım biraz da. Son günlerde en çok neler dinliyorsun? Hangi müzikler ve müzisyenler seni heyecanlandırıyor?
Son zamanlarda özellikle yeni çıkan Türkçe müzikleri dinliyorum. Hatta Spotify’da paylaştığım Radar B’ adında bir listem var. Her hafta çıkan parçalardan kulağıma takılanları orada paylaşıyorum, okuyucular bir göz atabilir.
Elif Çağlar’ın sözünden prodüksiyonuna kadar tek başına yaptığı parçaları bana çok büyük ilham oldu. “Go Go Go”yu mutlaka dinleyin. Kadın prodüktörler daha da artmalı ve görünür olmalı. Güneş Özgeç de onlardan biri. Deniz Tekin’in Geeva Flava ile yaptığı EP’yi çok başarılı buldum. ‘Bir Vahayı Deniz Sandım’ bir süre dilime dolandı. Dilhan Şeşen’in çıkacak yeni albümünden teklisi ‘Onca Şeye Koş’ da epey heyecanlandırdı.


Peki çalma listenin zamansız değişmeyen isimleri kimler? Sanatçı olarak seni her daim üretmeye iten ve örnek aldığın müzik ikonları var mı?
İlham aldığım o kadar çok sanatçı var ki… Örneğin Jill Scott’un sağlam groove şarkıları ve hikaye anlatıcılığı; FKA Twigs’in hayranlık uyandıran sesi ve kurguladığı ses dünyası; Jamiroquai’nin muhteşem orkestrasyonu; Carmen McRae’nin eşsiz caz yorumları; Anderson Paak’ın ritmik ve kompozisyonel uyumu; Björk ve Aziza Mustafa Zadeh’in inanılmaz sahne performansları; Hiatus Kaiyote’nin progresif parçaları; Taylor McFerrin ve Flying Lotus’un ilginç ses dünyası… 


Müzikseverler şu ana kadar hep yayınladığın teklilerle sesine aşina oldu ve oynatma listelerindeki yerini aldın. Bu şarkıları ve henüz tanışmadığımız yenilerini yakın zamanda bir albüm kapağı altında görecek miyiz?
Evet! ‘Zaman Zaman’ aslında çıkış albümüm olarak tasarladığımız projeden ilk tekli. “İçi Kafamın” 4 şarkılık bir EP ve her birinin birbirine bağlanan bir müzik klibi var. Kliplerin yönetmenliğini H. Arif Turgut, kurgu-renk ve çoğu görsel efektini ise Taha Bayramoğlu üstlendi. Kliplerin birleşmiş haliyle de ayrıca bir gala gösterimi yapacağız. Bu projeyi çekirdek bir ekiple 2 – 2,5 yıl çalışarak tasarladık, çektik, kurguladık ve son haline getirdik. Ekibimizde birbirinden yetenekli arkadaşlarım var, hepsinin ismini tek tek paylaşmak için sabırsızlanıyorum. Benim için sonuçtan çok sürecin önemli olduğu ve kendime çokça deneyim kattığım bir proje oldu.
Umarım dinleyiciler de bu mini görsel albümümüzü severek dinler, izler ve paylaşır! Bu vesileyle yolumun başından beri yanımda olan ve merakla yeni müzikleri bekleyen destekçilerime de teşekkür etmek isterim. Umarım yakın zamanda konserlerde bir araya geliriz!

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR