Ana SayfaMüzikBirkan Nasuhoğlu: "Hayatıma keyifle devam edebilmek için üretmeye ihtiyacım var."

Birkan Nasuhoğlu: “Hayatıma keyifle devam edebilmek için üretmeye ihtiyacım var.”

‘Yolların Gözledim’ adlı yeni teklisini bugün yayınlayan Birkan Nasuhoğlu’nu daha yakından tanımak istiyorsanız, sizi şuraya alalım. 
Zeynep SİPAHİ / [email protected]
Alternatif sahnenin en üretken isimlerinden biri olan Birkan Nasuhoğlu, üç parçayla anlatacağı yeni hikayesinin ilk şarkısı olan ‘Yolların Gözledim’i bugün yayınladı. Bu parça Nasuhoğlu‘nun bağımsız olarak çıkardığı ilk şarkı olmasının ötesinde sound olarak da diğer çalışmalarından farklılık gösteriyor. Yeni şarkı vesilesiyle bir araya geldiğimiz Birkan Nasuhoğlu, hayatta dert edindiği şeylerden üretim sürecindeki ruh hallerine kendisine dair merak ettiğimiz soruları içtenlikle yanıtladı.
Son teklin ’Yolların Gözledim’ aslında birçok açıdan bugüne kadar yayınladığın parçalardan farklı bir yerde duruyor. Hem bağımsız olarak yayınladığın ilk şarkı hem de sound olarak alışkın olduğumuzdan oldukça farklı. Bu şarkının doğuş hikayesini senden dinleyebilir miyiz?
Evet, bu şarkıda kendi prodüktörlüğümü yapıyorum ve bağımsız olarak yayınlıyorum. Bu yeniliklere ek olarak birkaç şey eklemek isterim. Şarkıyı tamamlama, kaydetme ve yayına açma süreci de benim standardıma göre biraz hızlı oldu aslında. Bu da beni ayrıca heyecanlandırdı. Genelde yayın tarihine 2-3 ay kala şarkı her şeyiyle hazır ve sisteme yüklenmiş olurdu. Bu sefer şarkıyı besteleme tarihim yayın tarihine epey yakın oldu. Stüdyo evresi de akıcı geçti ve kısa sürede yayına hazır hale getirdik. Bu durum heyecanımın da taze kalmasını sağladı. Şarkının iskeleti bir gece yarısı, aniden oluştu. Nakarat melodisi ve nakarat sözleri yaklaşık olarak kendini o gece belli etti. Bir İzmir seyahatimde de sözlerin genelini ve diğer partisyonları bitirdim.
Şarkının adını ilk gördüğümde “Yollarını” diye okumuştum. Bu açıdan düşününce yarım kalmış, eksik bir şeyin de hikayesini konu ediniyor diyebilir miyiz?
Seninki bana göre daha derin ve yaratıcı bir bakış açısı olmuş. “Yolların” olarak söylemek samimi hissettirdi. Biraz da Anadolu hissiyatını uyandırdığı için bu şekilde bırakmak istedim. Ama şarkının genel hikayesinde söylediğin gibi yarım kalmışlık ve bunun arayışı olduğu doğru.
Bu aslında üç bölümden oluşacak bir hikayenin girişi değil mi? ‘Seni Bana Getir’ ve ‘Uç da Gel’ hikayenin gelişme ve sonuç bölümü mü olacak? Ve onları dinleme şansına ne zaman kavuşacağız?
Evet, önümdeki yayın süreci bu şekilde olacak. ‘Yolların Gözledim’ – ‘Seni Bana Getir’ – ‘Uç da Gel’ şarkıları isimlerinin yanı sıra hissiyat ve anlatımlarıyla da birbirine bağlı üç şarkı. Biraz denk geldi aslında. Ve bu denk gelişleri doğallığından dolayı çok seviyorum. Eğer aksilik olmazsa diğer iki şarkı da Kasım ve Aralık aylarında yayında olacak.
Şarkı “Bugün bütün korkular üzerime geliyor” diyerek başlıyor. Bu korkular neler? Ya da senin hayata dair en büyük korkuların neler?
Korku olarak ele aldığım şey aslında kaygı ve endişelerim. Bunlar da zaman zaman kılık değiştirerek önüme çıkan kavramlar. Yaşadığım korkunun neyin kaygısı olduğunu anlayabilmek için üzerine gitmeyi tercih ediyorum. Kimi zaman da korktuğumu bile fark etmiyorum. Dönemsel olarak değişkenlik gösterdiği ve anlaşılmaz olduğu için bende bu sorunun net bir cevabı yok.
Beş yıllık solo üretim sürecine şöyle bir geri dönüp baktığında kendine yaptığın olumlu ve olumsuz eleştiriler neler?
Şarkılarımdaki müzikaliteyi giderek geliştirdiğimi düşünüyorum. Diksiyonumdan şarkı düzenlemelerime, şarkı sözlerime, stüdyodaki kayıt evresine kadar benzer konuda içime sinen bir yerdeyim. Bunu da kendime yaptığım olumsuz eleştirilerle sağladığımı düşünüyorum. Şarkı yapım sürecimle ilgili kendimi tekrar ettiğim zamanlar oldu, oluyor. O dengeyi koruyabilmek pek kolay değil. Son dönemde yaptığım şarkıları düzenlerken biraz daha denemeye açık olmaya çalışıyorum. Bu da kendimi geliştirmeme yardımcı oluyor.

“Gitarı elime alınca farklı bir Birkan oluyorum.”

En üretken olduğun dönemlerdeki ruh halini nasıl tanımlarsın?
Benim için herhalde akla gelen ilk ruh hallerinden biri depresiflik olur. Ama pek doğru değil. Hatta sahnede ya da normal hayatta bunun sıkıntısını yaşıyorum. Ben şaka yapmayı seven hatta kötü şaka yapmayı seven, ortamdaki gırgırcı, ona buna takılan insanım aslında. Fakat gitarı elime alınca sanırım farklı bir Birkan oluyorum. İçime kapanıyorum, sanki derinlerimde bir yerlerde duyduğum sesleri dinleyip, anlamlandırıp dışarı çıkarmalıymışım gibi hissediyorum. Tabii ki ben de kendimce sıkıntılar, tasalar yaşadım ama bahsettiğim hal kesinlikle bunlardan ayrı bir yerde. O yüzden üretim anım genelde gitarımla yalnız kaldığım zamanlar oluyor. Bazı zamanlar uzunca bir süre ne yeni bir söz ne yeni bir melodi geliyor aklıma. Öyle olduğu zamanlar da içimde yeni duyguların demlendiğini düşünüyorum. Sonra yavaş yavaş ortaya çıkmaya başlıyorlar. Bazı şarkılarımı gerçekten 20 dakikada tamamladım. Bazıları da üç yıl sürdü. O yüzden üretken olmak için beklediğim net bir ruh halim yok, kendime özellikle hazırladığım bir ortamım yok. Ama hayatıma keyifle devam edebilmek için üretmeye ihtiyacım olduğunu biliyorum. Zaten kalbim, zihnim, bedenim de bunun için çalışıyor, çabalıyor onu da biliyorum. Ben de kendime elimden geldiğince yardımcı oluyorum.
Yazdığın çoğu şarkıyı dinleyip sözlerine kulak kesilince, oturup dertleşelim geliyor içimden. Sanki bir terapist edasıyla karşındakini dinler, yol gösterirsin hissi uyanıyor. Öyle bir tarafın var mıdır?
Ben de kendime yardımcı olmak için bahsettiğin şarkıları yapıyorum. Bu yüzden böyle hissettin belki de. Her ne kadar kendime sürekli söz geçiremesem de etrafımda benim fikirlerimi önemseyen arkadaşlarım var. Fikrimi almak isteyen arkadaşlarımın derdini seve seve dinlemeyi, haddimce durumu yorumlamayı da kendim için zaman kaybı olarak görmüyorum.
Diğer yandan Yedinci Ev yeniden bir araya geldi. Hem grup olarak çalışmak hem de solo devam etmek keyifli olduğu kadar zor da olmalı. Bu ikisi arasındaki dengeyi nasıl sağlıyorsun?
Bazı dönemler gerçekten benim için her şey birbirine giriyor ama bu durum bir yandan da mutluluk veriyor. Gücüm ve sağlığım yerindeyken severek yaptığım işe bütün enerjimi vermeyi dert etmiyorum tabii ki. Yoğunluktan çok memnunum. Grup ve solo tarafları uygun bir dengede tutup iki tarafa da gereken önemi gösterdiğimi düşünüyorum.

“Her şeyi gizli kapaklı yapan bir nesilden sonra böyle bir neslin oluşması mutlu ediyor.”

Alternatif sahnede bazı isimler var ki hepsi birbirine destek oluyor, beraber işbirlikleri yapıyor, sen de onlardan birisin, bu paylaşımı nasıl değerlendiriyorsun? Bencilliği, egoyu bir kenara bırakıyoruz diye okuyabilir miyiz bunu ya da sizleri sizce böyle bir arada tutan, destek olmaya iten nedir?
Evet, her şeyi gizli kapaklı yapan bir nesilden sonra böyle bir neslin oluşması mutlu ediyor. Ses mühendisinden enstrümanistine kadar herkes açık iletişimde ve birbirine yardımcı oluyor. Hayatın her alanında olduğu gibi burada da sahtecilik yok değil tabii. Kendi tayfasından olmayanı umursamayan bir kesim de var. Ekipçilik kavramının cılkını çıkaran da bir o kadar… Bir şey raddesince yapılınca güzel ve anlamlı oluyor bence. Sanatçılarımızın kendi arasında fikir alışverişi yapması, birbirlerinin gelişimine fayda sağlaması her şeyden önce ülkemizdeki sanatın değerine olumlu yansıyor. Bu da hepimiz için büyük bir artı demek.
Yaş aldıkça dert ettiğin şeyler değişti mi? Eskiden nelerdi, şimdi nasıl bir şeye dönüştüler?
E tabii kaygılarım, endişelerim gibi dert ettiğim şeyler de değişiyor ama aslında işin gerçeği şu ki; hep bir derdimiz var. Olmalı da aslında. Mühim olan, bu dertleri nasıl karşıladığımız ve kendimizi yormadan onlarla nasıl başa çıktığımız. Kendimde bu özelliği geliştirmeye çalışıyorum. Herhalde bundan daha fenası olmaz dediğim her şeyin daha fenasını yaşadım. O yüzden işin yönetim kısmına odaklanıp, çözüm arayışında olmak motivasyonumu koruyor. Doğada her şey zıttıyla mevcut. Her duygu büyük bir zenginlik. Görmezden gelmemiz ya da yaşamaktan kaçmamız mümkün değil.
BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR