Sinemalarda bu hafta öyle filmler vizyona giriyor ki sinefillerin içinin kıpır kıpır olacağına eminiz! Festival rüzgarı sinemalarda esmeye başladı!
Triangle of Sadness
Bu yıl Cannes Film Festivali‘nde Altın Palmiye ödülünü alan “Triangle of Sadness” günümüz dünyasını usta bir dille eleştiren bir kara komedi. “The Square” ve “Turist” adıyla globalde vizyona giren “Force Majeure” filmlerinin İsveçli yönetmeni Ruben Östlund‘un yazıp yönettiği “Triangle of Sadness”, modellik yapan Carl ve Yaya’nın lüks bir gemide çıktıkları yolculukta yaşadıklarını odağına alıyor. Olay örgüsü ise muazzam!
Beurokeo
Dilimize “Bebek Servisi” olarak çevrilen, “Shoplifters” filmiyle dikkatleri üzerine çeken Hirokazu Koreeda tarafından yazılıp yönetilen film, düşük gelirli ailelerin bakamayacakları ya da istemedikleri bebeklerini isimsiz bir şekilde bıraktıkları bir tesiste yaşanan dramı gözler önüne seriyor. Filmin ana karakterinin onlara bırakılan bir bebeği satmaya çalışmasıyla olaylar gelişiyor.
Bodies Bodies Bodies
Daha vizyona girmeden senaryosuyla çok konuşulan ve Halina Reijn‘in yönettiği “Bodies Bodies Bodies”, arkadaşlık ilişkilerini odağına alıyor. Şehre yaklaşmakta olan bir kasırga sırasında evde toplanan bir grup gencin yaşadıklarını konu edinen filmde, Pete Davidson, Amandla Stenberg ve Maria Bakalova başrolde. Film günümüzde bolca üstüne konuşulan Z kuşağını usta bir dille analiz ediyor.
Emily
Oyuncu Frances O’Connor‘ın ilk yönetmenlik ve senaristlik çalışması olan “Emily”, 1800’lü yıllarda yaşayan ve döneminin çok ötesinde bir kadın olan, İngiliz edebiyatının başyapıtlarından “Uğultulu Tepeler” kitabının yazarı Emily Brontë’un zorluklarla dolu hayatını beyazperdeye taşıyor. Tabii Brontë kardeşlerin arasındaki ilişkiye de değiniliyor.