Ana SayfaMüzikCan Bonomo: "Sahneyi çok seviyorum, fakat yazmak başka."

Can Bonomo: “Sahneyi çok seviyorum, fakat yazmak başka.”

Can Bonomo ile ilk romanı “Ateşli Silahlar ve Bilardo”yu konuştuk.

İpek ATCAN / [email protected]

Bugüne kadar 3 şiir kitabı çıkaran Can Bonomo, ilk romanı “Ateşli Silahlar ve Bilardo” ile bir kez daha okurlarıyla buluştu. Şarkıları ve sahne performansı ile yıllardır hayatımızın bir parçası olan Can, yazdıklarıyla da bambaşka bir noktaya doğru gidiyor. Hatta gidiyor demek çok hafif kalır, uçuyor demek daha doğru olabilir. En son “Kara Konular”ı konuştuğumuz (röportaja buradan ulaşabilirsiniz) Can ile bu sefer biraz da yazmayı konuşalım istedik. Gelin detayları bir de kendisinden dinleyelim.

“Ateşli Silahlar ve Bilardo” ilk romanın. Modern dünyadaki başarıdan yola çıkan bir hikâye var. Ofansif mizah içeriyor da diyebiliriz kitabına. Bütün bu hikâye nereden ortaya çıktı diyeceğim ama öte yandan göbeğinde yaşıyoruz, yine de sorayım sahi nereden çıktı bu hikâye?

İçinde yaşadığımız zamanın tuhaflıklarını, çelişkilerini ve insanlık hâllerini anlatmak istedim. Mizah, bana göre olayları biraz daha çıplak ve dürüst bir şekilde gösterebilmenin en eğlenceli yolu. Dediğin doğru, hikaye absürde dokunuyor olsa da gerçekliğin sınırından asla taşmıyor. Dediğin gibi, göbeğinde yaşıyoruz bu tip durumların.

CanBonomo Rop 02

Kitabın tanıtımındaki soruyu sana yöneltmek istedim; Modern Robin Hood’lara yer var mı bu hayatta?

Var gibi aslında. Koşullar zor sadece. İyi insan olmayı seçmek  gittikçe zorlaşırken adaleti sağlamaya çalışmak düpedüz delilik oldu artık.

Şiir kitaplarının editörlüğünü Küçük İskender yapmıştı, muazzam bir mentor ve kıymetli bir dostluk bence. Şu an hayatta olsaydı yine bu romanının da bir yerlerinde olur muydu dersin? 

Mutlaka olurdu ama kitaptan ayrılmam çok daha uzun sürerdi sanıyorum. Çok hırslı ve mükemmeliyetçiydi çünkü. Harika bir öğretmendi ama zor bir adamdı. Hala onun benim için çizdiği çıtaya yetişmeye çalışıyorum.

Şiir ve roman iki farklı disiplin. Gerçi sana da multi-disipliner biri demek hiç yanlış olmaz ama ikisi arasında üretim süreci olarak farklılıklardan ve zorluk/kolaylıklardan bahsedecek olsan bunlar neler olurdu?

Hiç öyle tartmadım, bilmiyorum. Müzik ve şiir arasında da yapmadım bunu. Bana ne neşe veriyorsa onun üzerine gittim hep. Dolayısıyla hiçbir üretimim bana zorluk yaşatmadı. Bazen kendimi ifade etmekte zorlandım, bazen kafam durdu, bazen kötü yazıp çöpe attım ama bunların hiçbirine zorluk demem. Süreç derim herhalde. Sevdiğin işi yaparsan hayat sana her gün tatil derler ya. O şansı yakaladığımı düşünüyorum bu hayatta.

Senin için yazmak mı daha önde (şiir, roman, şarkı fark etmeksizin),  yoksa sahne mi? Sahnede de süper neşeli birisin ama bana sanki yazmak gibi geliyor?

Yazmak. Açık ara… Sahne zor. Binlerce insanın duygu durumunu orkestre etmeye çalışırken bir yandan iki saate yakın fiziksel performans sergiliyorsunuz. Herkes bir tarafa bakıyor, siz öteki tarafa. Yazmak öte yandan yalın bir eylem. 37 yaşındayım, bu zamana kadar kimse bir kelime yazdığımı görmedi benim. Tek başımayım çünkü orada. Bunun yadsınamaz bir hafifliği, rahatlığı var. Sahneyi çok seviyorum, büyük bir keyif veriyor sahne bana. Fakat yazmak başka.

Screen Shot 2025 01 12 at 21.24.21

Bu arada neredeyse çıkar çıkmaz 3. baskısını yaptı kitap ki bu müthiş. Başka roman planın var mı peki?

Şu an iki tane fikrim var. İkisini beraber başladım kurmaya. Hangisi bana daha çok keyif verirse ona devam ederim diye düşünüyorum. Herhalde yaza kadar hikayeyi kurmuş olurum. Yazın da yazmaya başlarım.

Podcast konusu ne alemde? Çevremdeki birçok sektörden farklı farklı arkadaşlarım bir dönem O Tarz Mı dışında bir şey konuşmuyordu 🙂

O Tarz Mı’ya bir buçuk sene kadar ara verdik. O boşlukta ben Kara Konular albümünü ve romanımı bitirdim. Can Temiz keza bir albüm ve bir roman bitirdi. Bengi sold out üstüne sold out olan bir stand up kariyeri inşa etti. Aramızda onun şakasını yapıyoruz, belki de daha sık ara vermeliyiz diye. Geçen hafta başladık tekrar bölüm kaydetmeye. Meraklısı 9. sezonu Spotify’dan takip edebilir.

Bir yıla 1 albüm, 1 roman sığdırdın. “Kara Konular” da güzel işbirliklerinin olduğu (Melike Şahin, Mabel Matiz…) bir albümdü ve çok beğenildi. Gökhan’la ‘Delinin Düşüşü’ harikaydı, peki yıl biterken; 2025 planların ne diye soralım bunca büyük üretimden sonra? Üretim dolu mu yoksa dinlenme dolu mu bir yıl hayalindesin?

Çalışırken de dinleniyorum ben. O bağlamda muhteşem yorucu bir iş değil bizim yaptığımız. Seviyorum da çalışmayı. 2025 yılında da oturur yazarım bol bol. Ne çıkar yazdıklarımdan bilmiyorum. Dördüncü şiir kitabımı bitirdim. Onu çıkartırım belki sene sonuna doğru.

Dergy okuyucularına varsa söylemek istediklerin ve kapanış 🙂

Bana vakit ayırdığınız için teşekkür ederim! Ateşli Silahlar Ve Bilardo benim ilk romanım. Çok eğlenceli, komik, yer yer dramatik, güzel bir kitap oldu. Bir şans vermeyi düşünebilirsiniz. Konserlerde gülüşmek üzere…

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR