Yeni cover’ı “Severek Ayrılanlar”ı geçtiğimiz günlerde yayınlayan, rock sahnesinin güçlü sesi Can Gox’u Dergy’e konuk ettik.
Sebla KOÇAN / [email protected]
Kadıköy ve Beşiktaş sokaklarında yürürken yolda Can Gox’a rastlayıp bir selam etmeniz çok büyük bir ihtimal. Uzun yıllar buralarda yaşayan Can Gox “Kadıköy canım, Beşiktaş kanım” diyecek kadar çok seviyor bu sokakları… Dinleyicileriyle organik bir bağ kurmaktan yana. Konserlerinde de sahneden inip seyircinin arasında dolaşmayı, molalarında sohbet etmeyi çok seviyor. Can Gox, geçtiğimiz günlerde 90’larda Ayna’nın çok ünlü olan şarkısı “Severek Ayrılanlar”a bambaşka bir ruh üfledi. Onun güçlü sesiyle hayat verdiği “Haydar Haydar”ın YouTube’da 34 milyon, “Unutama Beni”nin 14 milyon izlendiğini de not düşelim. Can Gox’un hem kendi şarkılarını, hem de unutulmaz eserleri yalnızca yorumlamadığını, adeta yaşadığını söyleyenler haklı. 3 Temmuz’da Dorock XL Kadıköy sahnesinde izleyeceğimiz usta müzisyeni Dergy’de ağırladık.
Pek çok şarkıyı orijinaline kafa tutacak şekilde coverlamak kolay iş değil. Siz şarkıyı söylemiyorsunuz, adeta yaşıyorsunuz. Sadece sevdiğiniz şarkıları mı coverlıyorsunuz? Yoksa “Bu benim sesime iyi gider” diye düşündüğünüz oluyor mu? Nasıl seçiyorsunuz coverlayacağınız şarkıyı?
Öncelikle iltifatlar için teşekkür ederim. Ben sadece şarkıları bana ne hissettiyorsa o hissiyatı en doğal haliyle dostlara sunmaktan yana bir yol çizdim kendime. Şunu dürüstçe söyleyeyim asla yorumlarımda kafa tutmak gibi bir amacım olmadı/olamaz haddim değil diye düşünüyorum. Yani bir şarkı seçmişsiniz “yorumlamak” için. Yorumcu ne yaparsa yapsın beste besteciye aittir. Saygıyı hak eder. Besteci ve söz yazarına bu saygı çerçevesinde yaklaşarak gönlümden süzüp söylerim/yorumlarım şarkıyı ve bu hep böyle devam edecek. Can Gox “Bu şarkı bana gider hadi yapalım bir cover’ını” demeyecek.
Pandemiyle birlikte tüm düzenimiz değişse de gene de sıradan bir gününüz nasıl geçiyor diye sormak isterim. Gece çalışmayı sevenlerden misiniz, müzik dışında nelerle ilgilenirsiniz?
Pandemi sürecinde ilk şok ile birlikte bizde evi çamaşır suyu ile çılgınca dezenfekte edenlerdendik. İlk dönemde evet, düzen şaştı saat 6’larda uyku 17’lerde uyanmalar falan… Ancak sonra bu işin bu şekilde yürümeyeceğini gördük ve normal düzene adım attık. Sabah erken uyanırım 9’dan önce. Yürüyüşümüzü yaparız Güler’le. Dizi izleriz, okuruz. Üretkenlik biyolojik tetiklerinizle alakalı bir şey. Kimi sabah üretir, kimi gece yarısı sonrası…. Benim ne zaman ne yapacağım pek belli olmuyor. Nasip kısmet bu üretme denilen hal… Ayrıca alkollü mekanlarda dost buluşmalarını severiz. Pandemi süreci çerçevesinde dikkatlice buluşmalara başlamayı düşünüyoruz 🙂
Sizin bir aşk adamı olduğunuzu, eşinize ne kadar sevgi dolu yaklaştığınızı görüyoruz. Evlendikten sonra hayatınız değişti mi? Aşkın, bağlılığın, evliliğin tanımını nasıl yaparsınız? Aşk sizi nasıl biri yaptı?
Aşk benim için Güler demek. Aşk, saygı, hoşgörü, sadakat, sevgi hepsi bana Güler ile gülümser ☺ Bilmem yeterince açık yazabildim mi?
Evlendikten sonra hayatımda değişim duygusal anlamda bana huzur ve daimi bir mutluluk hali getirdi. Aidiyet bireyin güvende olduğu hissiyatını geliştiren bir kavram. Ayrıca son dönem yaşanan zor günlerde evliliğin; bağın, dayanışmanın ve “bir” olabilmenin nasıl bir şey olduğunu gösterdi. Bu çerçevede aşk da büyüyor sevgi de. Herkese evlilik ile hayatlarını taçlandırmalarını tavsiye ediyorum.
Beste yapmak için ilham kaynaklarınız neler? En çok ne gibi durumlarda çok üretken olduğunuzu hissediyorsunuz?
Beste için belirli bir ilham kaynağı şunlardır diye sayamam. Çok klişe gibi gelebilir ama hayat ve yaşanılanları hayal dünyanızda şekillendirebildiğiniz anda ürettiğiniz herneyse kendiliğinden beliriveriyor. Ben oturup da gitarı alayım “Haydi bi’ beste yapayım“ diye şarkı besteleyemiyorum. Ne zaman nasıl olduğunu bilemiyorum ama uğruyor yanıma, ben de hemen buyur ediyorum ☺
Özellikle Kadıköy sokaklarında sizinle rastlaşan dinleyicilerinizle hep selamlaştığınızı, konserlerinizde de hep seyircinin içinde olduğunuzu biliyoruz. Her zaman yakından ve direkt bir ilişki kuruyorsunuz hayranlarınızla… Siz nasıl gözlemliyorsunuz Can Gox dinleyicisini, nasıl tanımlıyorsunuz? Nasıl bir bağınız var sizce onlarla?
Dinleyicime “dost” demekten yanayım. Benim sahnede yaşadıklarımı paylaşabildiğim can dostlarım onlar. Dostların mutluluklarını, hüznünü paylaşıyorum. Gece çöktüğünde belki yanlarında şarkılarım haricinde kimse olmuyor ve bulundukları mahrem alana beni dahil ediyorlar. Bu benim en büyük saygı dayanağım… Sokakta başka sahnede başka Can göremezsiniz. Adım Can benim, belki ağabey, belki kardeş ama en büyük dileğim ve savaşım hep “Can” kalabilmek.
Caz da söylüyorsunuz, blues da, rock’n’roll da… Peki hiç ters köşe bir şey yapmayı düşünüyor musunuz? Rap gibi ya da tamamen elektronik gibi, veya daha önce hiç denemediğiniz türde başka bir şarkı yapmak hiç geçiyor mu aklınızdan?
Ters köşe bir şey hep aklımda var.Sound olarak hayal ettiğim şeyleri şekillendirip sunabilsem gezegenlerin yörüngesi değişir ☺ Ancak en zor şey bu işte zihnimde tepişen filleri sakinleştirmem lazım ☺ Zamanı gelince duyacaksınız o sound’u.
Kadıköy deyince neler hissediyorsunuz? Sokaklarında gezinmek, irili ufaklı dükkanlarına barlarına girip çıkmak sizin için neler ifade ediyor? Salgın döneminde nasıl bir ruh haliyle yürüyorsunuz Kadıköy sokaklarında?
Vallahi şu an Kadıköy’de bir barda oturdum yazıyorum yanıtları… Kadıköy canım, Beşiktaş kanım derim hep. Yaklaşık 100 seneyi aşkın süredir Beşiktaş’ta yaşayan Arnavut bir ailenin üyesiyim. Ancak babamın mesleği dolayısıyla ergenlik dönemim Kadıköy’de geçti. Kadıköy ve Beşiktaş’ta yaşayabildiğim mahalle ortamından kopmam mümkün değil. Aşımı oldum yine dikkatliyim ama kriz zamanı kadar az sokağa çıkmıyoruz artık. Güler’le yürüyüşlerimiz tüm hızı ile geri döndü. Bu bizi en mutlu eden şey.
Hadi bize çok sevdiğiniz, başucunuzda tuttuğunuz, “hayat değiştirir” dediğiniz bir kitap önerin ve biz de bu röportajı yayınladıktan sonra ilk iş bu kitabı okuyalım…
Başucumda şu an Woody Guthrie’nin “Toprak Ev”i var. Ancak 6:45 yayınları hep evimin çeşitli alanlarında vardır.
KISA KISA
- Son dönemde dinlemekten hiç bıkmadığım albüm, Manchester Orchestra’ya taktım bu dönem. Ama Pandemi sürecinde sanırım en çok God Speed You Black Emperor dinledim. Selda Bağcan, Ahmet Kaya, Cem Karaca, Neşet Ertaş tabii ki vazgeçilmezlerim.
- Günün en sevdiğim saati, karanlık çöktükten sonrası iyidir.
- Dünya üzerinde en çok görmek istediğim ülke Küba istiyoruz Güler’le.
- Tekrarlarını izlerken bile güldüğüm o dizi IT Crowd.
- Ne zaman moralim bozuk olsa hep daha dip şarkılar seçerim. Arızalıyım bu konuda üzgünüm!
- Bugüne kadar izleyicisi olarak gittiğim ve beni çok etkilemiş olan konser pandemi öncesinde, açık hava tiyatrosunda izlediğim Buika; gençliğimin ve Türkiyedeki ilk stadyum konserleri de 90’larda Gun’s and Roses, Metallica ayrıca Cemil Topuzlu açık hava tiyatrosunda da John Mayall and The Heartbreakers’ı (Aynı durum James Brown için de geçerli, 2006 Beylerbeyi stadyumu) 150 kişi izlemek hem acı hem çok özeldi.