Yıl sonunda bizlerle albümünü buluşturacak olan Can Oflaz ile hem yeni şarkısı ‘En İyi Bildiğim Şey’i hem de birazcık da hayatı konuştuk. Albümünde bir de İngilizce şarkı bulunan Can bizde şimdiden merak uyandırdı. Gelin detayları ondan dinleyelim.
İpek ATCAN / [email protected]
İlk olarak ‘Yanamam’ı çıkarmıştın. Şimdi de ‘En İyi Bildiğim Şey’ geldi. Biraz şarkıdan bahsedelim…
‘Yanamam’ aslında kariyerimin tekrardan başlangıcı gibi bir şarkı oldu benim için. Pandemide uzun bir ara verdim, ve ürettiğim şeyler yeniden kendini buldu, büyüdü, sonra da kendini gösterdi. Şu an çalıştığım albümün ikinci yayınlanan şarkısı ‘En İyi Bildiğim Şey’. Aynı yanamam gibi bir anda ortaya çıktı şarkı. Albüm çalışmaları genel olarak saatleri belli olan stüdyo çalışmaları içinde oluyor. Ama şarkı yazımı aşaması en beklemediğim anlarda, o saatlerin dışında oluyor. ‘En İyi Bildiğim Şey’, bir kış gecesi, biraz da kendimi çıkmazda hissettiğim bir anda geldi bana. 6 ay boyunca neredeyse klip çekimine kadar şarkı biraz karanlık bir yerdeydi. Ama sanatçı olarak hatta birey olarak hep umut var hayatımda. Bu yüzden bu şarkının hikayesi son anda değişti, ve son eklenen sözlerle birlikte yolumuza yürümeye devam etmemiz gerektiği, sevgiyi seçmemiz gerektiği mesajı ortaya çıktı.
Müzikal olarak diğer şarkının devamı niteliğinde. Bu da albüm konusunda merak uyandırıyor. Albüm ne zaman ve bizi neler bekliyor?
Albüme sanki hayatım boyunca hazırlanıyordum gibi hissediyorum. Şu anıma kadar ürettiğim, ifade etmek istediğim, dinlediğim her şeyin bir yerde buluştuğu ve yeni bir formda ortaya çıktığı bir eser olma yolunda. 90’larda büyümüş birisi olarak, melodilerimde hep esintilerini hissediyorum. Aynı zamanda albümün aranjörlüğünü de yaptığım için parçaya koyduğum her sonik elementin bir anlamı oluyor. Birbirinden çok farklı şarkılar da var şu an albümde. İngilizce yazdığım bir ballad şarkım da var, dans şarkılarım da. Albümün Aralık 2022 olmasını hedefliyoruz. Kendimi bildim bileli bu ana hazırlanıyorum gibi hissediyorum.
Klibini Roma’da çektin bu arada. Merve Deniz tarafından çekildi. Şarkı bir yandan pandemi sonrası ruh haline değinirken bir yandan da pandeminin en korkunç yaşandığı ülkelerden birinde klip çekmenin var mı bir bağlantısı yoksa tamamen tesadüf mü? 🙂
Roma’da çekme fikri aslında hiç buradan doğmadı. Dünyada olan bitenler tabi ki de sanatımızı ve üretimimizi etkiliyor. Fakat bunu özellikle şehirlere ya da insanlara bağlamak yerine, yaşadığımız genel ruhani etkileri sanatımıza aktarmayı daha yakın buluyoruz sanırım. ‘Yanamam’ klibini de Merve Deniz çekmişti, ve bu yüzden kendisiyle çalışmaya çok heyecanlandım. Genelde çok kontrolcü bir yapım oluyor maalesef, ama ilk defa birisiyle çalışırken gözüm kapalı güvenebiliyorum 🙂 Bunun da karşılığını kliplerde izleyince inanılmaz mutlu oluyorum.
Ülkemizde müzik yapmanın gittikçe zorlaştığı şu dönemde seni ne motive ediyor?
Üretmek, sanat, müzik baskılara boyun eğen bir yapı hiçbir zaman olmadı tarih boyunca. Zorlukların sonunun hep ışık olduğunu hissederim fark ettikçe, zorlukların içine daldıkça. Her şeye rağmen bu ülkede müzisyen olmanın bana çok şey kattığını hissediyorum. Farklı ülke vatandaşları arkadaşlarım ile konuştuğumda onların da yaşadığımız zorlukların farkında oluyor olması hem aslında üzüyor, hem de bir yandan umut veriyor. Çünkü yalnız olmadığımızı hissettiriyor. Motive eden çok fazla şey var. Hayatta kalma zorunluluğu, özellikle müzisyen olarak yaşanılan maddi zorluklar, çoğu müzisyen dostumun işsiz kalmış olması… Tüm bu yaşanılanlara rağmen sesimizi çıkarmamız gerektiğini, daha çok üretmemiz gerektiğini hissediyorum. Ve sonrasının çok daha ışık dolu bir yol olacağını.
Bu dönemde Can neler dinliyor, neler izliyor ve nelerden besleniyor?
Hiçbir zaman geek olduğumu saklamadım, stüdyomuzun ismi bile “Star Wars”taki bir gezegen 🙂 Ama ilginç bir şekilde son zamanlarda biraz uzaklaştım geek dünyasına. Belki üretilen içeriklerin çok sık kendini tekrarlamasıyla da ilgili olabilir. Son bir senede izlediğim iki dizi hayatımda izlediğim ilk 10 diziye girecek kadar iyi bence. “Ted Lasso” ve “Atlanta”. İnanılmazdı ikisi de. Müzik olarak da biraz daha canlı enstrümanların olduğu müzikleri özlediğimi fark ettim ve o tarz şeyler dinlemeye çalışıyorum. Hepimiz artık tek bir bilgisayarda müzik üretebiliyor hale geldik, ama bu bizi bir yandan enstrümanımızdan uzaklaştırmamalı. Bu yüzden belki son zamanlarda piyano çalışmaya başladım tekrardan. Hatta ‘En İyi Bildiğim Şey’in piyano versiyonu gelecek yakında.
Müzikal olarak en büyük hayalin ne? Misal Madison Square Garden’da bir konser ya da X bir sanatçı ile düet? Veya bir isme şarkını vermek?
Madison Square Garden çocukluğumda en çok hayalini kurduğum yerdi. 2006 Justin Timberlake konserini tv’de izlediğimde bu işi gerçekten yapmak istediğime karar vermiştim. Ne yapıp edip 2014’te de yine Madison Square Garden’da Justin Timberlake’i izlemiştim. Fakat yaşım ilerledikçe artık bu hayallere tutunmak yerine, ürettiklerimin daha iyi olmasına, kendi kalbimden ve ruhumdan akanı hissetmeye, ve herhangi bir konser alanında buluştuğum seyircimle bağlanmaya niyet etmeyi tercih ediyorum. Bu niyetler beni Madison Square Garden’da konser vermeye götürürse ne mutlu:)