Türkiye’nin popüler kültürü çoğu zaman tartışmalı, genellikle dışarıdan devşirme içeriklerle şekillenen ama büyük oranda da ses getiren bir kültür. Bugün cinsellik, bu popüler kültürün içinde görece azalmış olsa da yakın tarih içerisinde tartışmalı ve zaman zaman da absürt şekillerde karşımıza çıkmıştı. Türkiye’nin popüler kültüründe cinsel devrime bakıyoruz…
Batıkan BAKSI / [email protected]
Yolu iletişim fakültesinden geçenlerin çok iyi bildiği bir kural vardır: “Seks satar!” Bu her ne kadar gerçekliği tartışılan bir konu olsa da özellikle işin popüler kültür tarafında, erotizme bulaşmış her şey insanlar tarafından daha çok rağbet görür. Çünkü popüler kültür, eline geçirdiği her alanı meta haline çevirmeye yemin etmiştir ve çoğunlukla da bunu başarıyla gerçekleştirir. Bunu yapmasının en kolay yollarından birisi de insanların içgüdüsel zaaflarına oynamasıdır. Bu zaaflardan en çok iş göreni de tabii ki cinsellik olur çoğu zaman. Genellikle kadın bedeni üzerinden cinsiyetçi bir yaklaşımla üretilen popüler kültür öğeleri, tarihin her döneminde birçok farklı mecrada karşımıza çıktı. Tabii ki yalnızca kadınlarla sınırlı kalmadı ama erkeklerin cinselliği her zaman daha bağımsız yansıtıldı. Yani erkekler için cinsellik mübah, kadınlar içinse yaramazlık ya da istediğini elde etmek için kullanabileceği bir silah gibi görüldü. Mesela 90’ların unutulmaz reklamlarından biri olan “Macit Beni Otomobillendir”, İmar Bankası’nın kadın cinselliğini kullandığı bir reklamdı. Ya da herhangi bir filmin kadın başrol oyuncusunun oynadığı ateşli bir sevişme sahnesi “X’ten cesur sahneler!” şeklinde bir manşetle yayınlandı veya bir dergiye “iddialı” pozlar veren kadın manken “yaramaz” olmakla itham edildi. Ancak aynı şeyler ünlü erkek için genellikle söylenmedi.
Tabii ki konumuz popüler kültürde kadın-erkek eşitliği olmadığı için ben burayı kısa kesip asıl konuşacağımız yere varmak istiyorum. Günümüzde cinselliğin C’sinin bile konuşulması hala bir tabuyken Türkiye’nin yakın tarihinde inanılmaz bir cinsel devrim yaşanmıştı. Bu da yukarıda bahsettiğim popüler kültürün bir yansımasıydı.
“Yeşilçam’da baldır bacak…”
Yazının bu bölümüne Cem Karaca’nın ‘Beni Siz Delirttiniz’ şarkısının bir sözüyle başlamak istedim. Çünkü tam da bahsetmek istediğim şeyi anlatıyor. Türkiye’nin 70’leri sıkıyönetim altında başlayınca haliyle özgürlükten çok da bahsetmek mümkün değildi. Tabii bu sanatsal üretimlerin de önünü tıkayan bir koşul yaratıyordu. 70’lerin Türk Sineması ne kadar kült filme sahip olsa da aslına bakılırsa erotik film furyasının da ortalığı kasıp kavurduğu bir döneme denk geliyor. Sinemalarda büyük rağbet gören bu filmler, genellikle komedi temasıyla da birleşince izleyicinin ilgisini çekiyor ve Türk Sineması’nda ayrıksı bir yere sahip oluyor, 1980 Askeri Darbesi ile bu dönem sona eriyor. Aynı zamanda erotik olmayan filmlerde bile kadın algısını değiştiren “vamp” roller ortaya çıkınca, gelecek yılların sinemasındaki kadın figürü de erotizmle ilişkilendirilmeye başlanıyor.
“Gitarist, gitarı çok erotik çalmış…”
Barış Manço deyince akıllarda beliren şarkılardan biri de ‘Lambaya Püf De’. Manço’nun 1975 yılında çıkardığı “2023” albümünde yer alan ‘Lambaya Püf De’ günümüze kadar sayısız kez cover’landı. Ancak şarkının orijinalinin başına gelenler pişmiş tavuğun başına gelmedi. 70’lerin sanatsal üretimleri TRT’nin katı kurallarıyla boğuşmak zorunda olduğundan her şarkı da yayın kuruluna giriyordu. Nitekim ‘Lambaya Püf De’ bu kurula girdiğinde sözleri dolayısıyla olumsuz yanıt alınca Barış Manço ve Kurtalan Ekspres, şarkıyı sözsüz ve hayvan sesleri çıkararak ‘Tavuklara Kış De’ adıyla bir kez daha kurula sokmuş ancak yine red yanıtı almıştı. Sebebi ise çok komikti: “Gitarist, şarkıyı çok erotik çalıyor ve insanların hayvan sesi çıkarması kültürümüze aykırıdır.”
Kadınca Dergisi, yayın hayatına başlıyor!
Kadınların toplumsal hayatta daha aktif rol almaya başlamasıyla birlikte yayıncılık faaliyetlerinde de kadınlar için bir şeyler yapılma ihtiyacı da duyulmuştu. Bunun için 1978 yılında Duygu Asena tarafından kurulan “Kadınca” dergisi, feminist bir bakış açısıyla hareket ediyor, kadınlar için pembe bir tablo çizmiyor; aksine kadınların toplum içinde daha güçlü bir hale gelmesini ve kendilerini tanımalarını amaçlıyordu. 1998 tarihine kadar yayın hayatına devam eden Kadınca’nın başlıca konuları; kürtaj, doğum kontrolü, cinsel özgürlük, kadına yönelik şiddet gibi önemli maddelerden oluşuyordu. 1992 yılında dergiden ayrılan Duygu Asena’nın kurduğu bir diğer dergi olan “Kim” de aynı konu başlıklarıyla yayın hayatını sürdürmüştü.
Kadınca’dan sonra Erkekçe de sahnede…
Kadınca’nın kadın özgürlüğü ve kadınların toplumsal hayattaki yerinin sağlamlaşması için gösterdiği tutumun tam karşısında bir yayın da 1980’lerde ortaya çıktı. 1981’de yayın hayatına başlayan ve kadın bedenini metalaştıran “Erkekçe”, Amerika’nın ünlü erotik dergisi Playboy’a benzer bir duruşa sahipti. Dönemin ünlü fotoğrafçısı Erol Atar tarafından fotoğrafları çekilen ve yine 80’lere damgasını vuran ünlü kadın yüzleri Erkekçe’nin kapaklarını süslemişti. Çoğunlukla seks ve erotizm üzerine yayın yapan Erkekçe, 1993 yılında kapandı ancak yerine Playmen, Playboy, Penthouse gibi yayınların Türkçe versiyonları piyasada kendisine yer buldu.
Bu kırmızı noktalar da neyin nesi?
1990’lar, hiç şüphesiz ki Türkiye’deki popüler kültürün en büyük patlama yaptığı dönem. Amerikanlaşmayla birlikte toplumda büyük bir özgürlük dalgası da yayılırken televizyonlar da bu dönemden nasibini alıyor ve özel kanallar bir bir açılıyor. Interstar ve Star 1 adıyla bilinen ilk özel televizyonumuzu Show TV, ATV, Kanal D takip ediyor ve 20 Nisan 1994 tarihinde RTÜK’ün kurulmasına dek hiçbir kural tanımadan yayınlarına devam ediyorlar. Peki bu kuralsızlık içinde neler var diye soracak olursanız… Neler yoktu ki? Örneğin 1990’dan 1993’e kadar Almanya’da yayınlanan Tutti Frutti, Türkiye’de de yayınlanmaya başlamış ve gece yarısından sonra striptiz yapan Tutti Frutti dansçılarını tüm ülke televizyonlarından izlemişti. Ebeveynlerin ayırt edebilmesi ve çocuklarını uzak tutması için kırmızı bir nokta konulmasından ötürü “kırmızı noktalı film” olarak da anılan erotik filmlerin yayınlandığı ya da gece jimnastiği adı altında yine erotik figürlerin sergilendiği zamanlar tam da 90’lara denk geliyordu.
Para tuzağı 900’lü hatlar!
Özellikle erotik televizyon ve gazete reklamlarıyla aklımızda kalan ve en başta bilgilendirme hattı olarak kurulan 0900’lü hatlar, bir süre sonra arkadaş bulunabilen ya da erotik hikayelerin anlatıldığı hatlara dönüşmüştü. Karşılarında telesekreter kaydı olsa da insanların arayıp uzun süreler geçirdiği bu hatların dakikası oldukça uçuk tutarlarla fiyatlandırılıyor ve ay sonunda gelen telefon faturasında bu hatları arayan insanlara küçük bir şok geçirtiyordu.
Pop şarkılarında buram buram erotizm rüzgarı…
Müzik tarihimizin her döneminde erotik şarkılara rastlamak mümkün. (Adına da Derler Seks gibi) Ancak 90’lardaki erotizm rüzgarı çok başka! Hangimiz Serdar Ortaç’ın ‘Karabiberim’ klibinde göbekten zeytin yediğini, Metin Arolat’ın ‘Dert Değil’indeki dondurma sahnesini ya da Tarkan’ın ‘Ölürüm Sana’ klibindeki fetiş öğelerini unutabildik? 90’lar her ne kadar güçlü kadın imajının yükselişe geçtiği bir dönem olsa da özellikle pop müzik, erotizmi fazlasıyla kullandı. Yonca Evcimik’in ‘Bandıra Bandıra’sı, Hakan Peker’in ‘Ateşini Yolla’sı, Tarkan’ın ‘Salına Salına Sinsice’si, Harun Kolçak’ın ‘En Büyük Aşk’ı ya da pop dışından Mavisakal’ın ‘Yat Geliyorum’u sözleri bakımından oldukça erotik öğeler barındırıyordu.
2000’lerin ortalarına kadar kitle iletişim kanallarındaki ve popüler kültür alanındaki özgür cinsellik aynı şekilde devam etti. Örneğin Şebnem Ferah, “Kadın” albümüyle başladığı güçlü kadın imajını “Kelimeler Yetse” albümünde de sürdürdü. Güçlü kadını ve cinselliği bir arada barındıran aynı zamanda agresif bir şarkı olan ‘Ben Şarkımı Söylerken’, sözleri itibarıyla bugün bile bize hala “wow” dedirtiyor. Gülşen’in Sezen Aksu cover’ı ‘Sarışınım’ şarkısına çektiği klipteki kıyafetinin ve klibin günlerce tartışıldığını hepimiz hatırlarız mesela. Popüler kültürün farklı bir yere evrileceğinin de işareti olan bu tutumlar, daha sonraki yıllarda müzik kliplerinin ve şarkı sözlerinin de “daha üsturuplu” hale gelmesine sebep oldu. Denetlemelerin artması ve toplumsal değişim, popüler kültürü de negatif yönde etkiledi, erotik klipler ve kışkırtıcı sözlere sahip şarkılar popüler kültürden yavaş yavaş geri çekilmeye başladı. 90’ların popüler kültüründeki özgür cinsellik, yerini daha tutucu ve kapalı kapılar arkasında konuşulan, garipsediğimiz bir cinselliğe bıraktı.