Ana SayfaÖzel DosyaÇığlık kraliçesinin bir tuhaf kariyeri: Jamie Lee Curtis

Çığlık kraliçesinin bir tuhaf kariyeri: Jamie Lee Curtis

Hollywood’un yıldız çiftlerinden birinin çocuğu olarak dünyaya gelip kariyerine düşük bütçeli korku filmleriyle başlayan Jamie Lee Curtis’in ilk Oscar adaylığını aldığı bu seneye kadar geçen bir tuhaf kariyerini inceleyelim.

Aslında bu sene “nepo bebek” terimi ortaya atıldığında adı medyada yine gündeme gelen Jamie Lee Curtis’in, bu tanıma çok da uygun olduğunu söylemek doğru değil. Kendisi de bu kullanımla ilgili yorumlarını sakınmadan dile getirmiş olsa da, annesi Janet Leigh ve babası Tony Curtis’in şöhretinden yararlanarak bir yerlere geldiğini söyleyebileceğimiz en son ünlülerden birisi belki de.

18 yaşında Kaliforniya’da hukuk okumaya başlayan Curtis yalnızca bir dönem sonra okulu oyunculuk uğruna bırakmıştı. Bir yıl boyunca kimisi diğerlerinden daha ünlü birkaç televizyon dizisinde bölüm oyunculuğu yaptıktan sonra, henüz bugünkü kadar ismi bilinmeyen John Carpenter’ın üçüncü uzun metraj filminde başrolü alarak ilk sinema filmi rolünü kapmıştı. Gerçek bir düşük bütçeli bağımsız sinema klasiği olan “Halloween”, yönetmeni Carpenter’ın kariyerini değiştirdiği kadar Curtis’i de bir anda manşetlere taşımıştı.

Çığlık kraliçesi Jamie Lee Curtis

“Halloween”in bir B film olmaktan dünya çapında bir gişe canavarına dönüşmesini muhtemelen kimse beklemiyordu. Özellikle de henüz ilk sinema filmi olan Jamie Lee Curtis… Medyanın “çığlık kraliçesi” ismini taktığı Curtis, lakabının hakkını verircesine kariyerine yeni Carpenter filmleri başta olmak üzere korku, slasher ve bilim-kurgu filmleriyle devam etti. Bir yandan Janet Leigh ve Tony Curtis gibi Hollywood’un iki efsane oyuncusunun çocuğu olması sebebiyle televizyon ve dergiler kendisinin peşini bırakmıyordu. Buna rağmen Curtis’in yolu uzun bir süre anaakım Hollywood yapımlarına uğramadı.

1985 yılında başrolünü John Travolta ile paylaştığı romantik drama filmi “Perfect” bu konuda ilk örnek olabilir. Hatırı sayılır bir beğeni toplayan ve ötesinde Travolta’yla birlikte yakaladıkları uyumla anılmaya devam eden film kısa sürede kült mertebesine erişmişti. Özellikle aerobik sahneleriyle film, bugün hala Jamie Lee Curtis’in kariyerinden en çok hatırlanan ve paylaşılan anları barındırıyordu. 1980’lerin sonuna gelirken Hollywood’un en çok yoğunlaştığı tür olarak aksiyon filmleri Curtis’in filmografisine de sirayet etmişti.

1988 yılında John Cleese’in yazdığı komedi soygun hikayesi “A Fish Called Wanda” ile yine büyük bir başarı yakaladıktan sonra, 1990 yılında Kathryn Bigelow’un yazıp yönettiği aksiyon klasiği “Blue Steel”de başrolde yer aldı. Sonra Bigelow’un o dönem eşi olan James Cameron’ın yönetmenliğini üstlendiği Arnold Schwarzenegger filmi “True Lies”da yer almıştı. Attığı çığlıklarla başladığını söyleyebileceğimiz kariyerinin, oyunculuğundaki komedi yatkınlığının keşfedildiği dönemi tam da bu sıralara denk geliyor aslında. Bu dönemle birlikte daha ciddi olmasını gerektiren “esas kız” rollerinden yavaş yavaş “iyi şakaları yapan yan karaktere” doğru geçiş yapıyordu.

Herkesin çok sevdiği Jamie Lee Curtis

Bundan sonrası aslında bugün bildiğimiz imajıyla her yönüyle her kesime sıcak ve sevecen gelen Jamie Lee Curtis. Televizyon reklamlarının aranılan yüzü, talk show’ların konuk etmekten en keyif aldığı isimlerden biri olarak sürdürdüğü kariyerine yine birçok sevilen film çekerek devam etti. Sanıyoruz bu irili ufaklı sevilen yapımlar içinde “Freaky Friday”in özel bir yeri olduğunda herkes hemfikir olacaktır. Yeni çıkış yapan yıldız Lindsay Lohan ile birlikte başrolünde yer aldığı film, orijinal eserin en sevilen film uyarlamalarından biri oluvermişti. Beden değiştirme komedisinin bu en ünlü klasiğinde ruhları birbirlerinin bedenlerine giren anne ve kızı canlandırıyorlardı.

Açıkçası o zamandan bugüne kadar geçen zamanda başka büyük bir kırılma noktası yaşamayan kariyeri boyunca Jamie Lee Curtis yine sevilen filmler ve “Halloween” serisinin bitmeyen devam filmlerinde yer almayı sürdürdü. Ancak yıldız oyuncu muhtemelen kariyerinin başlangıcından beri başına gelen en büyük olayı henüz yeni yaşıyor. Geçtiğimiz senenin en flaş filmi “Everything Everywhere All at Once”da filmin en sempatik yan rollerinden birinde yer alan Curtis, 45 yıllık kariyeri boyunca ilk kez Oscar ödülüne aday gösterildi. Bu pazar gecesi mutlu sona ulaşacak mı bilinmez ancak kendisi tüm izleyiciler ve sektör içinde bu derece kabul görmüş bir oyuncunun ödül sezonu çemberinin ne kadar dışında kalabildiğine dair tuhaf bir örneği oldu. Tabii biliyoruz ki, Oscar kazansa da kazanmasa da kimsenin Jamie Lee Curtis’e karşı duyduğu sevgi değişmeyecektir.

Jamie Lee Curtis - Everything Everywhere All at Once

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR