2 yıla yakındır yayınladığı single’lar ile bizi Sony Music Türkiye etiketiyle çıkan yeni albümü “Köprülerin Üzerinde”ye hazırlayan Cihan Mürtezaoğlu ile yeni albümünü konuştuk. Yeni albümündeki denemelerden, müzik üretiminde farklı roller oynamasına kadar birçok şeye değindiğimiz sohbetimizde Mürtezaoğlu, müzik ile bugünkü tüketim dünyasından bağımsız şekilde çağ ve zamanı aşan bir ilişkimizin olduğundan da bahsetti.
Batıkan BAKSI / [email protected]
2022’nin son günlerinde başlayıp 2023 yılı boyunca da devam eden single’lar ile biz yeni albüme zaten hazırlanıyorduk, sonunda buluştuk, hayırlı olsun. Albümün yapım sürecini, hikayesini, iniş çıkışlarını hazır dumanı da üstündeyken sizden dinlemek isterim.
Daha önce bu kadar arka arkaya tekli şarkı yayınlamamıştım. Tekli olarak yayınlanan şarkılar yeni eklenen şarkılarla birlikte meğer bir albüme hazırlanıyorlarmış. Şarkıları derli toplu bir arada görmek istedik, albüm fikri böyle ortaya çıktı.
Sizin daha çok konsept işler sevdiğinizi ve dolayısıyla bu doğrultuda çalışmalar yayınladığınızı biliyoruz. “Köprülerin Üzerinde”yi hayatınızın neresine koyuyorsunuz? Yani 2 yıldır şarkılar dinlediğimiz bu albüm, yaşamınızdaki değişim ve dönüşümleri de kapsamıştır herhalde?
Geçmişle şimdiki zaman arasında tuttuğum bir günlük gibi bu albüm. Bir kısmı geçmişe, diğer kısmı şimdiki zamana salınan bir salıncak gibi. İçinde dönüşen şeyler de var, hiçbir zaman değişmeyecek olanlar da.
“Dışarıdan katkı aldığımda hafifliyor, rahatlıyorum…”
‘Camdan Tepside’ şarkısıyla müziğinizde bir sound değişimi olacağının sinyalini almıştık aslında. Ama albümün geneline bakınca sizin kendinize has tarzınız kendisini duyurmaya da devam ediyor. Yeni şeyler deneme isteği ağır bastı mı bu albümü hazırlarken? Mesela daha elektronik melodiler duydum ben dinlerken.
Bir şeyler denemek heyecanlandırıyor genelde. Müzikle ilgili aslında çok fazla deney yapan biri değilim ama biçim çerçevesini esnetmek hoşuma gidiyor. Bazen sound’la, bazen de dokuyla bunu aramak ilgimi çekiyor.
Multi enstrümanist bir müzisyensiniz, aranjör, söz ve müzik yazarı kimliğiniz de işin içine dahil oluyor. Şarkılarınızı çıkarırken tüm kontrolü elinizde tutmak yorucu değil mi? Gerçi bu albümdeki bazı şarkılarda düzenlemelerde eşlik eden bazı isimler görüyoruz. Dışarıdan bir gözün çalışmalarınıza müdahale etmesi ne gibi zenginlikler katıyor şarkılara?
Açıkçası epey yorucu olduğunu söyleyebilirim. Kontrolcülükten değilse de; bir tür zaruret gibi hâl alıyor. İşin başa düşmesi misali. Dışarıdan katkı aldığımda hafifliyor, rahatlıyorum. Bunun için doğru insanlara yönelmek ya da insanlar için doğru insan olmak gerekiyor.
“Birlikte çalıştığım insanlardan çok şey öğrendim!”
Çok yönlülüğe de girmişken şimdiye kadar birlikte çalıştığınız isimlere de değinmeden geçemeyeceğim. Yasemin Mori, Ceylan Ertem, Mabel Matiz, Burcu Tatlıses ve daha fazlası… Bu tarz çalışmalar, müzikal yolculuğunuzda nasıl bir yere sahip? Yani bir yanda kendi müziğiniz var, bir yanda eşlik ettiğiniz insanların müzikleri. Ortaya nasıl bir karışım çıkıyor? İki ruhun birleşmesi sonuçta.
Bir kısmıyla sadece sahne müzisyeni olarak çalıştım, bazılarıyla içerik ortaklığımız oldu. Birlikte çalıştığım insanlardan çok şey öğrendiğimi söyleyebilirim. Çok fazla katkıları oldu bence bana. Bendeki yerleri kendi müziğimi keşfetmem konusunda çok büyük müzik arkadaşlarımın.
Oynadığınız bir sürü farklı rol var müzik hayatınızda; enstrümanist, söz yazarı, besteci, aranjör gibi… Peki Cihan Mürtezaoğlu, hangisini daha çok seviyor? Hayatınızın sonuna kadar hangisini hiç sıkılmadan yaparsınız?
Ben müzisyenlikle söz yazarlığı arasında bir yerde hissediyorum kendimi. Yani sözel anlatı ilgimi çekiyor yoğunlukta. Ama pusulam son kertede hem müzik oldu. Müzisyen bir söz yazarı gibi hissediyorum kendimi.
“Tüketim de kendini tüketecek sonunda…”
Hızlı tüketimi sormak istiyorum bir de ben size. Müziğiniz “hadi bir şey dinleyelim” denilerek arka planda açılacak bir müzik değil. Haliyle bu kadar hızlı tüketen bir dinleyici profili oluşmuşken böyle nitelikli işler yapmak da risk. Müziğin bu hızlı tüketim çılgınlığı hakkında ne düşünüyorsunuz? İnsanlar bir yerden sonra yorulacak mı sizce bu tempodan?
Tüketim de kendini tüketecektir sonunda. İnsanların her daim müzikle, çağ ve zamanın özelliklerini aşan bir ilişkisi olacaktır diye düşünüyorum. Müziğin bir hatırlatıcı, bir bellek türü özellik taşıdığına inanıyorum.
Anlık dinlenip geçilen şarkılara inat ben açıkçası bu albümü hem kapağıyla hem de içindeki şarkılarla bir plak olarak görmek istiyorum. 🙂 Yalnızca dijitalde kalınca sanki biraz uzay boşluğunda salınıyormuş gibi geliyor. Albümün bir plağı gelecek mi ilerleyen zamanlarda?
Açıkçası plak çok nostaljik geliyor bana. Yani o duygu hoşuma gitse de, kaç insanın plak çaları vardır ve bu müziği plaktan kaç kişi dinleyebilir emin olamıyorum. Belki daha ileride “best of” gibi bir plak yapılabilir 🙂
Albümün ardından 2024 boyunca sizi hangi çalışmalarda göreceğiz, yeni konserler veya yeni iş birlikleri olacak mı özel projelerde?
Konser vermeye devam etmeyi düşünüyorum. Bu albümden şarkıları konserlerde insanlarla paylaşmak güzel olacak diye hissediyorum. Spesifik olarak özel bir proje tasarım yok aklımda.
Son olarak dinleyicilerinize ve dergy.com okuyucularına bir mesaj göndermenizi istesem, ne dersiniz?
Genelde pek mesajcı biri değilim ama enseyi karartmadan hep beraber hayatlarımıza dokunup, iyi niyetle güzelleştirebiliriz diye düşünüyorum. Müzik de bu niyetin bir taşıyıcısı yalnızca.