Ana SayfaÖzel Dosya"Comfort Media": Aklımızın ve kalbimizin spa'sı

“Comfort Media”: Aklımızın ve kalbimizin spa’sı

Kendimizi iyileştirmeye ya da yenilemeye çalışmak bazen sadece bireysel çabamızla yürüttüğümüz bir proje. Bu projenin hepimize tanıdık gelen yöntemlerinden birini anlatacağım bu yazıda. “Comfort media” ya da rahatlatıcı medya tüketimi aslında hepimizin düzenli aralıklarla, belli medya araçlarını kullanarak gerçeklerden kaçıp, kafalarımızı ve kalplerimizi rölantiye aldığımız, travmalarımızı tedavi etmek için tutunduğumuz bir dal.

Neslihan Atcan ALTAN

Nedir kuzum bu rahatlatıcı medya?

Önceden izlediğimiz ve sevdiğimiz bir filmi ya da diziyi defalarca seyretmek, yine daha önceden okumuş olduğumuz bir kitabı tekrar tekrar okumak ya da sevdiğimiz şarkıları sürekli dinlemek rahatlatıcı medyayı tanımlayan ortak özellikler. Aslında tükettiğimiz bir medyayı yeniden ve yeniden tüketmeye doyamamak diye de tanımlanabilir bu psiko-sosyal fenomen…

İyi ama neden?

Gerçekten neden önceden tükettiğimiz medyayı yeniden tüketme ihtiyacı duyuyoruz? Bunun birkaç sebebi var: 1-Türkiye. 2-Dünya. 3-Sen. 4-Ben. Şaka şaka… demek isterdim ama ne yazık ki değil. Küresel ve yerel kıyamet alameti gündemden kaçmak, ekonomik, sosyolojik, ahlaki ve çevresel her türlü çöküşten kendimizi sakınmak, bireysel sıkıntı ve krizlerimizi ötelemek ve ilk başta söylediğim travmalarımızı tedavi etmek amacıyla sığındığımız o “bildik” güven verici, sıcak, samimi ve nostaljik hissiyatı tekrar tekrar yaşamak için.

Ayrıca bazı araştırmalar göstermiş ki, rahatlatıcı medya, içinde tatlı veya tatsız herhangi bir sürpriz barındırmadığı için anksiyeteye de iyi geliyor. Stres ya da tehlike altında olduğumuz zamanlarda salgıladığımız kortizol ve adrenalin gibi hormonlar biz bu rahatlatıcı dizilerimizi, filmlerimizi izlerken baskılandığı için anksiyete yaşama olasılığımız epey düşüyor. Buna da deneyime bağlı kontrol deniyor. Bu ne demek? Önceden hikayesini bildiğimiz bir dizi ya da film bizi endişelendiremez. Hissedeceğimiz duyguların kontrolü bizde. Hakikaten, kim “Friends”i izlerken anksiyete yaşayabilir ki? Tamam politik doğrucu bir kısım insan “Friends”i sevmeyebilir ama milyonlarca insan bu diziyi tekrar tekrar izliyorsa bir sebebi var. Sebebi anlattım. Boşuna bir çıkış yapmış oldum. Devam ediyorum.

Diğer bir araştırmanın sonucu ise özellikle de pandemi süresince ve sonrasında rahatlatıcı medyayı en çok tüketen nesillerin Y ve Z olduğunu göstermekte -başka bir araştırma da en stresli neslin Z kuşağı olduğunu iddia ediyor. Bence yerinde bir iddia-. Bu araştırmaya göre bahsi geçen nesiller o bildik ve tanıdık duyguyla kendilerini tatlı bir nostalji battaniyesiyle örtmekte. Neden? Çünkü battaniyenin altı hep sıcacık ve güvenlidir. Pandemi günlerine geri dönecek olursak, istisnasız hepimizin ilk kez deneyimlediği o tarifsiz korkuyu bildik bir dizinin kahkahalarında boğmaya çalışmak, hayata tutunma adına gayet anlamlı bir çaba olarak nitelendirilebilir.

En çok hangi diziler izlenmiş ve izlenmekte?

friends-hafiza-muzik

Öncelikle janr olarak en çok tercih edilen türün komedi ve sit-com olduğunu belirteyim ve çoğu kaynaktan devşirdiğim listeye bir göz atalım: “Friends”, “How I Met Your Mother”, “The Office”, “Gilmore Girls”, “Gossip Girl”, “Scrubs”, “Avatar (The Last Airbender)” -sit-com değil ama olsun- “Glee” ve daha birçok show…

Peki ya filmler?

Yine özellikle Z kuşağı arasında pandemi boyunca en çok izlenen film serilerinden birisi “Harry Potter”ın filmleri olmuş. Ayrıca “Shawshank Redemption” ve “Matrix” kapanma esnasında Netflix’te en çok izlenen filmler arasına girmiş. Covid’den bağımsız, insanların durup durup, özellikle de yılbaşı zamanı Home Alone” tarzı filmlere dönüşü bir tesadüf değil. Ya da romantik filmler söz konusu olduğunda hemen herkes neden “Love Actually”, “Bridgette Jones” ve şu an aklıma gelmeyen ama hepimizin en az üç kez izlediği filmlere tezahürat yapıyor? Çünkü bize kendimizi iyi hissettiriyorlar. Bu kadar basit.

Ben de rahatlatıcı medyanın şifalandırıcı yönüne inananlardan ve bu tüketimi büyük bir iştahla gerçekleştirenlerdenim (Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız gibi bişi oldu bu!) “Friends”i hiç izlemediysem 10 kere izlemişimdir. Envai çeşit üzüntü, öfke ve yorgunluk desenli kalp kırıklıklarımı en çok toplayan dizidir kendisi. Birbirini seven, kollayan, güldüren güzel arkadaşlık ve aşkların olduğu bir hayatı ya da hayatları kim istemez ki? Aynı şekilde “The Office”i 3, “Parks and Recreation”ı 2, “Gilmore Girls”ü de 2 tur döndüm.  Kapımdan dışarıya, telefonumdan içeriye ve aynada kendime baktıkça daha da dönecek gibiyim. O zaman ne diyoruz? Dön baba dönelim.

BENZER İÇERİKLER

EN ÇOK OKUNANLAR

ÖZEL DOSYALAR