Yerli alternatif sahnenin en yeni isimlerinden Damla Topçu, ilk single’ı “Tek Derdim”le dikkatleri çekti. Topçu’yla merak ettiklerimizi konuştuk.
Sebla KOÇAN / [email protected]
Pop ve R&B’yi biraraya getiren ilk single’ı “Tek Derdim”i yakın zamanda Epic İstanbul etiketiyle yayınlayan Damla Topçu, kimya mühendisliği eğitiminin ardından Tuluğ Tırpan ve Edis gibi isimlerle birlikte çalıştı. Çağımızın iletişim problemleri, sentetikleşen duygular ve buna bağlı iç hesaplaşmanın dışavurumu olan “Tek Derdim” şarkısının söz ve bestesi de kendisine ait. Birkaç single daha yayınladıktan sonra bir EP yayınlamak istiyor. Müzik dünyasını Damla Topçu ismini daha sık duyacağız.
Konservatuvarlı bir müzisyensiniz. Piyano eğitimi aldınız. Sizi müzik eğitimi almaya yönlendiren aileniz mi oldu? Nasıl bir evde büyüdünüz, evin içinde neler dinlenirdi?
Annem ve babam çok yoğun çalışıyordu, ben genelde odama kapanıp yeni müzikler keşfederdim. Evde her tür müzik dinlenirdi. Ben odamda Destiny’s Child dinlerken alt kattan dedemin çaldığı bağlamanın sesi gelirdi. Teyzem bizi ziyarete geldiğinde Bryan Adams ve Sting dinlerdik. 14 yaşımda eve ağlayarak aldırdığım elektro piyanonun gelmesiyle beraber müziğe olan ilgim katlanarak arttı. Önce özel piyano dersi aldım sonrasında konservatuara girdim. Aldığım eğitim klasik müzik temelliydi.
Sonrasında Boğaziçi Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünden mezun oldunuz. Eğitimini aldığınız mesleği hiç yaptınız mı? Neden bu bölümü seçtiniz?
Kimya mühendisi olarak hiç çalışmadım ama iki senelik kurumsal deneyimim var. Satış, pazarlama departmanlarında çalıştım. Kısa bir danışmanlık tecrübem de oldu. Annemin kimya mühendisi olması bölüm seçimimi etkiledi.
Sosyal medyada pek çok olumlu yorum alıyorsunuz. Peki olumsuz yorumlar veya sert eleştiriler karşısında nasıl bir tutum sergiliyorsunuz? Bunlar sizin motivasyonunuzu düşürüyor mu, sizi üzüyor mu, nasıl etkiliyor?
Negatif dinleyici yorumlarını dikkate alıyorum tabii ama üretim sürecinde kötü yorumların tempomu çok etkilediğini söyleyemem. Arkadaş çevremde de sürekli bir üretim hali var, bu beni çok motive ediyor. Müziğini beğendiğim insanlardan iyi yorumlar almak da motive ediyor tabii ama içime sinen şarkılar yapıyor olmak en büyük keyif unsuru.
“Tek Derdim” yayınlanan ilk single’ınız. Bundan sonrasında yeni single’lar mı gelecek, bir albüm ya da EP niyetiniz var mı?
2-3 tekli daha yolda, onların düzenlemelerine çalışıyoruz. Geçtiğimiz bir ayda birkaç şarkı daha yazdım, teklilerden sonra bir EP gelebilir.
“ALTERNATİFÇİLER İÇİN GÜZEL GÜNLER YAKINDA”
“Tek Derdim”de iki Grammy ödüllü, Pharrell Williams ve Justin Timberlake gibi isimlerle ortak projelere imza atmış Andrew Coleman ile çalıştınız. Nasıl bir deneyimdi böyle bir isimle çalışmak? Size neler kattı?
Andrew Coleman süper bir kulak ve çok iyi bir ses mühendisi. “Tek Derdim”i bana mix’ten sonra yeniden sevdirdi. Yeni şarkılarda prodüksiyon sürecine girmeye cesaret etmemin en büyük nedenlerinden biri de kendisi.
Tuluğ Tırpan ve Edis gibi müzisyenlerle çalıştınız. Bu dönem nasıl geçti, size nasıl bir deneyim kazandırdı?
Çok büyük prodüksiyonlarda çok fazla insana şarkı söyleyebildim. Sonsuz sahne anksiyetemi biraz daha kontrollü hale getirdim diyebilirim.
Çok yetenekli müzisyenlerden oluşan orkestralarda söyleyebilmek çok büyük bir şans, her performans bambaşka bir ders niteliğinde oluyor.
Alternatif müziğin altın çağını yaşadığımız bir dönemdeyiz. Özellikle de dijital stream sitelerinin payını yadsıyamayız. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz 2013’ten bu yana süregelen alternatif müzik çağını?
Bilgi alışverişi çok hızlandı tabii, 7 sene önce yeni iyi müzik keşfetmek daha zordu. Bilgi alışverişi o kadar hızlandı ki müzisyenler özgün müziğini evde üretme cesareti buldu ve çeşitlilik çok arttı. Şu an Grammy’ler “bedroom producer”lara (odasında prodüksiyon yapan müzisyenler) gidiyor. Türkiye’de de durum benzer, Batı sound’lu evlerde yapılan Türkçe müzik çok daha fazla yer buluyor artık. Alternatifçiler için daha güzel günler yakında.
Sizin için hayatınız boyunca idol olan, şarkılarını dinlediğinizde sizi müzik yapmak için motive eden, bir gün birlikte çalışmak isteyeceğiniz özel bir isim var mı, neden?
Hayatım boyunca bu tanımlamaya uyan insanlar kronolojik olarak şöyle: Sertab Erener, Justin Timberlake, Sia, H.E.R, James Blake.
KISA KISA…
- Gardrobumda en sevdiğim parçalar siyah olan her şey. Bıraksalar sürekli onları giyerim.
- Bugüne kadar izlediğim ve beni en çok etkileyen film Gaslight . Özellikle de şu sahnesi: “You think i’m insane” (Kaçık olduğumu düşünüyorsun!)
- Kesinlikle dinlemeye tahammül edemediğim müzik türü tekno. Ne kadar denesem de asla başaramadım.
- Müzik dışında hayattaki en büyük ikinci tutkum oyunculuk.
- Netflix başına geçtiğimde hiç düşünmeden “Oynat”a bastığım dizi Rick & Morty.
- Son okuduğum kitap Adnan Ziyalar’ın Sokma Akıl Para Etmez’iydi.
- Günün bana göre en keyifli saatleri gece saatleri. O zamanlar kendimi daha iyi hissediyorum.